Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım,
mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar,
arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar!
Gece telefonları, ıssız konuşmalar!
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler, bırakılmış mektuplar!...
Ve ey yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık!
Ey hayatıma girenler ve çıkanlar!
Ey uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat!

O kadar çok anlattım ki, kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını,
başkalarında çözmeye çalışan insanlardan.
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, ofset duyarlılıklardan.
Kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizelerime açılan pencereleri,
Durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına,
Zamanı düşünüyorum; koyuluyorum.
Anlamını yitiriyor şimdiki zamanın boş yüceliği,
tarihin unutkan sayfalarındaki mürekkep lekeleri.
İşimin başına dönüyorum, içimde ıssız bir gönül erinci...

Murathan Mungan