Günün sözü olurda günün şiiri olmazda her güne bir şiir paylaşalım :)
Yazdırılabilir Görünüm
Günün sözü olurda günün şiiri olmazda her güne bir şiir paylaşalım :)
Olduğum Gibi Kim Görebilir Beni
Olduğum gibi kim görebilir beni
Ne rengim var benim, ne nişanım
Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama
Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım
Olduğum gibi kim görebilir beni..
Olduğum gibi kim görebilir beni
Ne rengim var benim, ne nişanım
Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama
Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım
Bu gönül ne vakit durulacak bilmem
Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim
Yürüyüp giden de ben
Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan
Uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz
İki dünya da yok oldu gitti bende
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan
Sen bizim aynımızsın dedim ey can!
Amma yaptın dedi, o da ne demek
Şu gördüklerin hep benim
Yoksa dedim sen O musun?
"Hey, kendine gel! Sus!" dedi.
"Benim ne olduğum dile gelmez.."
Öyleyse dedim sana işte dilsiz, dudaksız konuşan biri
Yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi
İşte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri
"Böyle koşup durmak," dedi bir ses, "senin nene gerek?"
Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim
Sen beni gör asıl beni!
Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum
Eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben
Tebrizli Şems'i gördüm göreli
Mevlana
Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan
Uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz
İki dünya da yok oldu gitti bende
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan...
(çok güzel)
tşkkrlr
Gece Nöbeti
daha az seviyorum seni..
giderek daha az..
unutur gibi seviyorum..
azala azala..
aramızdaki uzaklığın karanlığında..
geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
daha az seviyorum seni..
kendini iyileştiren bir yara gibi..
daha az..
ve zamanla..
sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
uzak dağ kışlalarında..
görmüyoruz birbirimizi..
usul usul sis iniyor..
kopmuş yollara..
işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
sevgilim sevgilim
yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
artık daha az seviyorum seni..
unutur gibi..ölür gibi daha az..
yeniden ödetiyorum kendime
onca aşkın öğretemediğini..
kolay değildi..
yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
kaç acı birden imtihan etti beni..
bir tek gece vardır insanın hayatında..
ömür boyu sürer nöbeti..
bu da öyleydi..
iyi ol..
sağ ol..
uzak ol..
ama bir daha görme beni..
Murathan Mungan
O zaman ölünce de şiirler yazar insan
Ölünce de yazdıklarını okutur elbet
ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
Yaşamanın her bir yerinde.
Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
Herkes, hep bir ağızdan: gül!
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek
Saçların, alınların, göğüslerin üstüne
Yüreklerin üstüne
Bembeyaz kemiklerin
Mezarsız ölülerin üstüne
Kurumuş gözyaşlarının
Titreyen kirpiklerin üstüne
Kenetlenmiş çenelerin
Ağarmış dudakların
Unutulmuş çiğlıkların üstüne
Kederlerin, yaşların, sevinçlerin
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek.
Bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül
YIllarca esecek belki
Ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah
Göreceğiz ki
Biz dünyamızı gercekten görmemişiz daha
Geceyi, gündüzü, yıldızları
Görmemişiz hic
...
Edip Cansever
Özledim
İki güneş geçti bir gece
Biraz yağmur yağdı bana
Biraz ben yağmura...
Sevdiğim bir şarkı çıktı radyoda
Yarısına ben eşlik ettim
Yarısına gözlerim...
Anlatmak istemiyorum ama
BEN SENİ BURDA ÇOK ÖZLEDİM! ...
Ceyhun Yılmaz
bu günün şiiri de benden olsun..
"yarın gelirim" demiştin ya!..
işte bekliyorum ben hala..
aynı sokağın başında..
gelirsin de bulamazsın diye evi taşıdım bu sokağa..
ama yine de sokağın başında bekliyorum..
eve pek girmiyorum.
hani olur da gelirsen beklediğimi gör diye..
sanma ki yeni geldim.
hep burda olduğumu bil diye..
...
"yarın gelirim" demiştin ya..
bekliyorum ben hala..
aynı sokakta...
önceleri garipsediler ama..
sonra alıştılar bana..
sormuyorlar artık "ne bekliyorsun" diye..
selam bile veriyorlar geçerken.
hatta alay eden çocuklara kızıyorlar "ayıp" diye..
...
yarın gelirim demiştin ya...
bekliyorum ben hala..
aynı sokakta..
aynı bakışla...
bazen "acaba" diyorum, "unuttu mu"
yanlış anlama..
sitem değil.
"belki işi çıkmıştır" diye..
bir düşünce sadece...
...
yarın gelirim demiştin ya...
bekliyorum ben hala...
saymıyorum günleri
yanlış anlama...
çocuklar söylüyor her gün.
bilmem doğru bilmem yalan..
582 diyorlar..
sitem değil..
öylesine bir sayı sadece...
...
yarın gelirim demiştin ya...
bekliyorum ben hala...
aynı sokakta..
aynı köşe başında...
yanlış anlama..
sitem değil...
ama ..
sadece..
biraz yoruldum galiba...
...
yarın gelirim demiştin ya...
bekliyorum ben hala...
aynı sokakta..
yanlış anlama.
ama...
yarın gel, olur mu?
(gf)
teşekkürler canım. arada uğruyor ilhami abi :011:
siteden çıkana kadar bekliyorum.
ekleyen olmazsa yine günün şiirini ben ekliyorum...
(bak zaten şiir gibi oldu:D)
SEVGİ ÜSTÜNE
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
Bir tek meyve veren dalı keserler
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
Bir tek meyve veren dalı kesmeli
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.
Gel çıkalım sevgilim gel
Gel kurtaralım birler hanesinden
Çekelim gidelim bir uçtan uca
Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
hep ben eklemiş olmayayım aslında.. günde bir şiir az.. başkaları da eklesin.. biz de okuyalım..
TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.:043::043::043:
nazım hikmet
(en sevdiğim şiir)
GİT
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!
Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.
Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.
Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.
Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.
Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leylâ bilirler.
Sanırlar ki sen beni biricik yâr saymıştın;
Oysa ki hep yedekte hep elde var saymıştın.
Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!
Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.
Her darbene tahammül edecektir bedenim,
Gururum mâni olur perişanıma benim.
Yâri Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.
Henüz lâyık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!
Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!
Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.
Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!
Güllere de aşkolsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşkolsun gene sen çıkacaksan!
Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.
Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!
Git işi işten geçmeden çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!...
Cemâl SÂFİ
:045::045::045:
AŞK'IN MEVSİMİ YOKTUR
Sufi,
Seven için aşkın mevsimi yoktur.
O doğarken kalbe saplanmış bir oktur.
Sorsan, kendini aşık sanan avare çoktur.
Oysa asıl seven bu dünyaya toktur.
Bil ki,
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur.
Alıntı.
BULMAK RENGİNİ
Sufi,
Tut ki. Ömrün bir kelebek,
Sanma kendini yaşam zengini
AŞK'I hep başkasında ararsın,
Bulmak için aslında hep kendi kendini.
Kolay mı sanırsın?
Gökkuşağı altında bulmak rengini.
Şükür et! Şükür et! Şükür et!
Mevlam mutlak verir, dengi dengini...
Alıntı
SEN İÇE DÖN
Sağ sol arka veya ön
Hepsi çıkmaz gelir sana.
Bulamazsın kendine doğru bir yön
Hep istersin kendine doğru bir yön
Hep istersin " aşk " için yanmak.
Amma yanmadan, sen önce sön
Sonra bulmak istersen dur!
Asıl aradığın yol içeride,
Sen içe dön...
Alıntı.
Bil ki,
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur.
çok manidar bir dize tşkkrlr:))
BİR EFLATUN ÖLÜM
kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki
sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
Behçet AYSAN
YouTube Video
Palyaço
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan" dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! eksilmesin
bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
"duyamadım", derdim, "tekrar et! "
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum
kahrol, kahrol!
diyorum
geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
"olur öyle" dedi palyaço,
"herkes alçaktır biraz"
"otur ulan! " dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz
"rakı doldur! " dedim, "eksilmesin! "
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim
örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan"
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz
haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz
Turgut Uyar
çok güzel
tşkkrlr:))
ÜVERCİNKA
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Cemal SÜREYA
FOTOĞRAF
Durakta üç kisi
Adam kadin ve çocuk
Adamin elleri ceplerinde
Kadin çocugun elini tutmus
Adam hüzünlü
Hüzünlü sarkilar gibi hüzünlü
Kadin güzel
Güzel anilar gibi güzel
Çocuk
Güzel anilar gibi hüzünlü
Hüzünlü sarkilar gibi güzel
cemal süreya
Rahmetle anıyoruz.
AŞK
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreya
Beni Güzel Hatırla
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar...
Farzet ki bir rüzgardım
Esip geçtim hayatından
Ya da bir yağmur
Sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim
Belki de bir rüyaydım senin için
Uyandın ve ben bittim....
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben
Her şeyini....
Sana sırdaş oldum
Dost oldum koynumda ağladın
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
Beni üzdün kınamadım
Alışıktım vefasızlığa
El oldun aldırmadım...
Beni güzel hatırla
Sayfalarca mektup bıraktım sana...
Şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de
Anlamadın.....
Beni güzel hatırla
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü....
Gözlerimi...
Sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka....
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda...
Ne ararsan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda....
Beni güzel hatırla
Dizlerimde uyuduğunu düşün
Saçını okşadığımı
Üşüyen ellerini ısıttığımı
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
Alnından öptüğüm dakikaları......
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun?
Bu da sana son sürprizim olsun
Şimdi seninle yaşan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla
Gidiyorum.....
Okan Savcı
Geceleri yıldızlar örter üstünü
Bilirsin de yine üşürsün.
Kaçışır boşluğa bu korkak sözcükler
Kan ter içinde. Susar düşünürsün.
Boşuna mı sana bu sevda yaşamda
Bu yürek. Bu insan onuru.
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım,
mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar,
arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar!
Gece telefonları, ıssız konuşmalar!
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler, bırakılmış mektuplar!...
Ve ey yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık!
Ey hayatıma girenler ve çıkanlar!
Ey uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat!
O kadar çok anlattım ki, kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını,
başkalarında çözmeye çalışan insanlardan.
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, ofset duyarlılıklardan.
Kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizelerime açılan pencereleri,
Durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına,
Zamanı düşünüyorum; koyuluyorum.
Anlamını yitiriyor şimdiki zamanın boş yüceliği,
tarihin unutkan sayfalarındaki mürekkep lekeleri.
İşimin başına dönüyorum, içimde ıssız bir gönül erinci...
Murathan Mungan
ADINA
Gece, denize yanaştım.
O, sulardan geliyordu.
Duydum.
Ne iyi, dedim.
Baktım,
O, bir gemide geçiyordu.
Bağırdım. ...
Gel'siz, gitme'siz.
Döndüm çakıllara sordum,
Siz kimdensiniz.
Dediler durandan,
Bizi yakın edenden.
Denizi sorguya çektim.
Dedim,
Görüyor musun yaşadığımı..
Yetinemedim.
Tuttum yakaladım kendimi
Getirdim gözlerinize serdim.
Durdum, size soruyorum..
Yaşadığımı görüyor musunuz.
Yaşadığımı
Görüyor
Musunuz.
Özdemir Asaf
3 gün öncenin şiiri :D
Her Gün Seninle
Güzel olan
Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
Erimek yarını olmayan zamanlarda
Durdurmak bir yerde bütün saatleri
Bütün kuralları kırıp parçalamak
Sonra varmak o yerlere
Mevsimlere dur demek
Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere
Delicesine içmek
Ve unutabilmek her şeyi ansızın
Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
Güzel olan
Sevmek seni Tanrılar gibi
Seninle Tanrılaşmak...
Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin
Ne bu şehir kalacak
Ne bu duygusuz sürü
Bu korkunç kalabalık
Her vapur seni getirecek bana
Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
Kapılar sana açılacak
Senin için söylenecek şarkılar
Şiirler senin için yazılacak
Her evde bir resmin
Her meydanda bir heykelin olacak
Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
Kopup ötelerden, ötelerden
Yalnız bana geleceksin
Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin.
Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
Sende buldum erişilmez hazları
Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
Duyguların en ölmezini sende duydum
Susuzluğum dudaklarında dindi
Yalnızlığım ellerinde
Çoğu gün unuttum açlığımı
Sende doydum...
İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
Anladım yaşadığımı her nefes alışta
Seninle geçtim bütün zamanlardan
Seninle var oldum
Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta.
Boynunda bir yer vardır, ben bilirim
Ne zaman oradan öpsem,
Değişir gözlerinin rengi
Yanar dudakların, terler avuçların
Dökülür kapkara aydınlık gibi
Omuzlarına saçların
Gitgide artar kalbinin vuruşları
Bir musiki halinde dünyamı doldurur
Ansızın bütün sesler kesilir
Zaman durur
Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde
Her gün seninle yeniden var oluruz
Eriyip kaybolduğumuz yerde...
Sesini duymadığım gün
Yaşanmış değil
Açan çiçek değil
Öten kuş değil
Yüzünü görmediğim gün
İçimde yıldızlar sönük
Güneşler güneş değil
Seni sevmediğim gün
Seni anmadığım gün
Olacak iş değil...
Her günüm seninle geçsin
O güneşe en yakın
Kimsenin varamayacağı bir dağ başında
Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
İnsan ayağı değmemiş ormanlarda
Uzaklarda, en uzaklarda
O gemilerin uğramadığı limanlarda
Işığım ol, alınyazım ol benim
Vatanım ol, evim ol
Yeter ki bir ömür boyu benim ol
Her günüm seninle geçsin..
Ümit Yaşar OĞUZCAN
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
AHMED ARİF
şairin kendi sesinden:045:
YouTube Video
Baş parmağım sağcı,
İşaret parmağım solcu,
Yüzük parmağım türk,
Serçe parmağım kürt,
Sonuç...
hangisini kessem acıyor...
Muhsin YAZICIOĞLU
SEVDAN BENİ
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
Ahmed ARİF
ÇOCUKSUN SEN / II
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
Dursam ölürüm paramparça olur dünya
...
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte
Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(Soluğunun elma kokması bundandı belki)
Bir elma kokusuna tutundum düşerken
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Çocuksun sen, çocuğumsun
AHMET TELLİ