Aslında renkleri değil renklerin tanımlarını, adlarını öğretiyoruz. Renkleri çocuklar zaten biliyorlar. Renklere ilk çocukluktan itibaren aşinalar. Sadece kavramsal tanımlarını daha geç öğreniyorlar.
Renklerin isimlerini tek tek vermekten ziyade tamamını öğretmeye çalışmanın daha etkili olduğunu düşünüyorum. Yani bu hafta kırmızıyı öteki hafta mavi öğreteyim diye bir mantık değil. Hepsini en başında anlatmak gerekli. Ana ve ara renklerin tamamının anlatılması, çocuklarda karşılaştırmalı olarak daha kolay öğrenme sağlıyor. Çünkü çocuk çevresinde bütün renkleri görüyor. Bu hafta çevrede maviyi görüp öbür hafta sarıyı görmüyorlar.
Bence tüm renkler bol örneklerle anlatılmalı. Sonraki zaman diliminde “renklerle ve renk tonlarıyla” ilgili pratikler yapılmalı. Hatta renk tonlarına daha fazla ağırlık verilmeli.
Bol örnekteki amaç, renklerin somut olmadığı, dolayısıyla ilk defa renk tanımlanırken, çocukların, rengin bulunduğu cisimle o rengi kavramsal olarak özdeşleştirilmesini engellemek. Yani kırmızı bir kalem gösterdiğimizde “bu kırmızı” demek çocukta kalemin kavramsal olarak kırmızı diye tanımlanması anlamına gelebilir. Diğer bir deyişle başka bir renk kalem gösterdiğimizde de çocuk o kaleme de kırmızı diyebilir.
Bu şekil grafiğini yıllardır kullanıyorum. Bu şekilde dizilimin etkili olduğunu düşünüyorum. Ana renkler ve ara renkler olması gerektiği yerde. Ara renkleri daha anlaşılır olsun diye biraz daha küçük yaptım. Ortada beyaz var. Tüm renklerin karışımı beyazı verir. Çünkü bütün renkler beyazdan türer.
Bu şekil grafiğinin kalıpları eskiydi. Yeniden bilgisayarda çizdim. Kalıplarını yüklüyorum. Renkli a4 kağıtlarına çıktı alarak siz de kullanabilirsiniz.