Sınıf kurallarını oluşturmaya başlamak için en uygun zaman çocukların tamamının okula uyum problemlerinin çözülmesi ile başlamalı , ancak öğretmen daha ilk günden başlayarak dolaylı yollarla da olsa toplumsal kuralları vermeye başladığı bir gerçektir. Tıpkı eğitimin anne karnında başladığı gibi... Işte bu yüzdendir ki, öğretmen kendi disiplin anlayışını çocukla ilk karşılaştığı an yansıtmaya başlar.

ÖĞRETMEN TUTUM VE DAVRANIŞLARI
Çocuk, ilk tanışmada öğretmenin tutum ve davranışlarını zihninde şekillendirir. Öğretmen, kararlı ve tutarlı disiplin anlayışına sahipse, sınıf yönetimini ilk günden sağlamıştır. Kararlı ve tutarlı olmayan eğitim anlayışındaki öğretmenler genelde duygusal yapıya sahip kırmaktan, kırılmaktan hoşlanmayan kişiliğe sahip öğretmenlerdir. Onlar, duyguları ile hareket ederler. Bu yüzden sınıf yönetiminde sakin yapıları dikkat çekicidir. Duygular ön planda olduğu için kurallarda esnektirler. Oysa çocukların istediği budur. Ya sınıf yönetiminde istenilen davranış bu mudur? Elbette hayır. Çünkü çocuk bu zaafı kendi yönünde değerlendirir. O halde, değişime kendimizden başlamalıyız.

Sınıf yönetimi; sabır, istikrar ve kararlılık, adalet ve çocuklarla birlikte kurallar oluşturularak yürür.
Çocuklar ilk günler tuvalete sıra olarak gitmeyi, onu doğru şekilde kullanmayı, öz bakımlarını toplum içinde tek başlarına yapmayı öğrenirken belki de ilk kez okul kurallarıyla tanışmış olurlar. Çünkü o ana kadar aile yardımı ile ailede öğretilenlerle bu yaşa gelmişlerdir. Onlar için önceki öğrendikleri ile öğretmenin öğrettikleri arasında farklılıklar vardır. Bunu özümsemeleri zaman alabileceği gibi hemen yeni yaşama adapte olabilirler. Yukarda kısaca bahsettiğim gibi bu konuda da öğretmenlerin kendilerine has hijyen anlayışı devreye girer. Her öğretmen öğrencilerini kendi çocuğu olarak düşünüp, empati kurarak gerekli özeni gösterdiğinde, sınıfındaki çocuklarının sağlığını da en başta yönetmiş olacaktır. Ben bu eğitimin verildiğinden velinin ilk veli toplantında açıklanmasından yanayım. Ev/okul eğitimi bütünlük içinde olmalı. Baştan belirteyim siz eğer oluşturduğunuz sınıf kurallarını velileriniz ile paylaşmazsanız, egitiminiz askıda kalır.
Öğretmen, gözlemlerini yapıp notlarını ilk günden almaya başlarsa hangi konularda sınıfındaki öğrencilerin kurallara ihtiyacı olduğunu da yazılı olarak belirlemiş olur. Bundan sonraki aşamada uygun etkinlikte, uygun zaman dilimi içinde çocuklarla birlikte toplumsal kuralların gerekliliği ve yaşama getireceği kolaylıkları yaş özelliğine uygun anlaşılır dille açıklamaya kalır. Birlikte kurallara karar vermek, herkes tarafından anlaşıldığından emin olmak için hemen öğretmen yaptığı gözlemlere dayalı olarak etkinlik başladığında oturmakta geciken bir ogrenciyi yanina çağırır ;
- Şimdi sen benim sandalyeme otur. Sen öğretmen ol. Diger çocuklara hitap ederek, simdi sizlerde oyun oynuyormuş gibi yapın, ayağa kalkın. Ama kulağınız öğretmenimizde olsun.
Öğretmen rolü verilen çocuğa dönerek;
- Türkçe etkinliği saatimiz geliyor. 5 dakika sonra oyunu bitirip oturmamiz gerektiğini söyle.
Çocuk ve yönergeyi uygular.

Neden bu 5 dakika, 10 dakika?Çocuklar zaman kavramını bilebilir mi?
Burada amaç, oyuna doyamayan çocuğun başka bir etkinliğe geçişine kendisini hazırlamasıdır. Çocuk, birden bire oyunu sonlandıramaz . Ona süre verilmelidir. Tabii öğretmen rolü alan çocuğun bunu uygulayabilmesi için önceden öğretmenin örnek olmuş olması gerektiğini hatırlatmak isterim. Buna göre çocuklar toplumsal kurallarin gerekliliğini öğrenmeye ve uygulanmaya başlayacaklardır. Yine bu yöntemi veli toplantınızda velileriniz ile paylaşmayı unutmayınız!
OYUNDA BIRBIRINE VURAN, ISIRAN, OYUNCAK PAYLAŞMAYAN ÇOCUKLARA UYGULANACAK YÖNTEM NEDIR?
-Aaa siz okullu çocuklar oldunuz, hadi barışın bakalım! Gibi. Gibi....
Yanlışlıklar yapıyor musunuz?
Bu çocuk gözünde onları anlamadığınız anlamı taşır. Ne yapmalısınız, doğrusu nedir? Ogretmen:
- Burada bir anlaşmazlık olduğunu görüyorum. Ali , sen neler hissettin?
Ali:- Kaan bana vurdu öğretmenim. Canım acıdı.
Kaan:- Sen de bana vurdun ama benim de canim acıdı.
Öğretmen:
- Görüyorum ki, ikinizin de canı acımış ve kızgın görünüyorsunuz.
Ali: -Evet, ben Kaan'a çok kızdım. Onunla oynamak istemiyorum.
Kaan: - Bundan sonra ben de seninle oynamayacağım.
Öğretmen:
- Çocuklar şu an biliyorum ikinizde çok üzgünsünüz. Kaan hatırlıyor musun sen Ali'ye neden vurmuştun?
-Arabayı elimden çekti, vermek istemedim. Izin isteseydi verirdim. Çok sinirlendim.
Öğretmen:
- Seni anlıyorum Kaancığım.
Aliciğim sen şimdi arkadaşının sana neden vurduğunu anladın mı?
-Evet, öğretmenim. Ondan arabayı istemem gerekirdi. Ama vermezdi ki!
Öğretmen:
-Bundan sonraki oyununuzda tekrar denemenizde yarar var. Eminim bundan sonra birbirinizi üzmeden, kırmadan sorunu çözebilirsiniz. Birbirinize söylemek istediğiniz birşeyler var mı?
Evet, bu olayda öğretmen ne yaptı?
Çocukları suçladı mı?
Dinledi mi?
Problemi çözen kimlerdi?
Haklı haksız arandı mı? Elbette hayır. O halde değişecek kişi sadece kendimiziz. Anne-babayiz, öğretmeniz.
-Arkadaşım kağıdımı çizdi, yırttı.
- Evet, kağıdın çizilmiş, neler hissettin?
-Resmim kötü görünüyor.
Diğer çocuğa dönün.
- Arkadaşının kağıdı çizilmiş, resminin kötü göründüğünü söylüyor. Sen neler hissettin?
-Kolum çarptı, istemeden oldu.
Diğer çocuğa dönün.
-Kolu çarpmış, kağıdını çizmek istememiş.
Tamam bundan sonra dikkat ederim.
Sadece dinleyin ve duyguları yansıtın, ayna olun! Işte öğretmen rehberliği budur.
4.09.2019
Emel Özdemir