Zihinsel Engelli Bireyler ve Cinsellik*
Yazar : Ayşegül BİLGE**
Zehra BAYKAL***

* Individuals with Intellectual Disabilities and Sexuality
** Yrd. Doç., Ege Üniversitesi İzmir Atatürk Sağlık Yüksek Okulu
Assistant Proffessor., Ege University, İzmir Atatürk Health High School
*** Arşt. Gör., Ege Üniversitesi İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu/Ruh Sağ.ve Hast.
Researcher., Ege University, İzmir Atatürk Health High School. / Mental Health and Mental Disorders




ÖZET


Cinsellik yaş, cinsiyet veya gelişim düzeyi ne olursa olsun önemli bir insan hakkıdır. Zihinsel ve gelişimsel engeli olan bireyler cinsel yaşamı olan ve aşırı yaşayabilen bireylerdir. Ancak geçmişten beri zihinsel engelli bireyin cinsel yaşama sahip olduğu gerçeği inkar edilir ve sağlıklı cinsellik ile ilgili engeller oluşturulur. Zihinsel engeli olan bireyin aile üyeleri bu konu hakkında çocuklarına anlamlı kişisel ilişkiler kurarlar. Genellikle bu aile üyeleri çocuklarının özründen dolayı çocuklarını yaşamları boyunca kendileri tarafından korunması gereken birey olarak görürler ve cinsel yaşamları, yaşayabilecekleri istenmeyen gebelik gibi durumlardan dolayı korkutur. Ayrıca düşük IQ düzeyine sahip olma ile cinsel istismar arasında anlamlı bir ilişki de vardır.


Sonuç olarak; zihinsel ve gelişimsel engeli olan bireylerin cinsel yaşamı ile diğer bireylerin cinsel yaşamı benzerdir, ancak engelli bireyler özel durumlarından dolayı diğerlerine bağımlılardır. Bu nedenle cinselliğin sağlıklı sürdürülmesi için yeterli cinsel eğitim verilmelidir.


Anahtar Kelimeler: Cinsellik, zihinsel ve gelişimsel engeli olan birey, engelli ailesi, cinsel eğitim.



ABSTRACT


Sexuality is a human right that is important to all individuals regardless of age, gender, orientation, or developmental level. Individuals with intellectual and developmental disabilities have a right to sexuality and sexual expression. Nevertheless, individuals with intellectual and developmental disabilities have historically been denied this right, and many structural and attitudinal barriers exist to their healthy sexuality. Parents can provide opportunities for their sons and daughters to network and form meaningful personal relationships, with peers including encouraging association with peers outside of school or work hours. Parents see their children as eternal kids as they are afraid of the utmost outcome of their children’s sexual life: unwanted pregnancy, and risk of syndrome recurrence. Somewhat apart, sexual abuse history was significantly associated only with lower Performance IQ.


Conclusions; individuals with intellectual and developmental disabilities sexuality develops similarly to other individuals, but individuals with intellectual and developmental disabilities experience restrictions depending on their social context. Adequate sex education must be provided to protect the rights of this population.


Key Words: Sexuality, individuals with intellectual and developmental disabilities, parents, sex education



GİRİŞ


Toplumların gelişmişlikleri son on yılda, insana ve insan gelişimine verdikleri önemle belirlenmektedir. Önceki yıllarda gelişmişlik ölçütü olarak kabul edilen ortalama yaşam süresi, bebek ölüm hızları gibi istatistiksel parametreler, son dönemlerde insan gelişimi ve insanların yaşam kalitelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Özellikle engelliler gibi, destek ihtiyacı duyan kesimlerde bu ölçütler daha da bir önem kazanmaktadır (Şatıroğlu, 2008).


Türkiye Özürlüler Araştırması’nın 2002 yılı sonuçlarına göre; engelli olan nüfusun, toplam nüfus içindeki oranı % 12.29 olduğu, 20-29 yaş grubunda görülen zihinsel engelli nüfusun % 0.58’inin erkeklerden, % 0.38’inin ise kadınlardan oluştuğu saptanmıştır (Türkiye Özürlüler Araştırması, 2002). Zihinsel engelli bireylerin gelişim süreçleri, normal gelişim gösteren bireylerin gelişim süreçleri ile aynı basamakları izlemektedir. Tüm gelişim alanlarında olduğu gibi cinsel gelişim de her ne kadar aynı basamakları izlese de, normal gelişim gösteren bireylerden bu süreç daha yavaş olmaktadır. Bu fark zihinsel engelli bireyleri normal gelişim gösteren bireylerden ayıran en önemli farklardandır (Seyyar, 2008).


Cinsellik; insan yaşantısının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Üreme organları, sosyal cinsiyet rolleri, fiziksel olgunlaşma, beden imajı ve sosyal ilişkiler gibi birçok kavramı içinde barındıran geniş bir yelpazedir. Tüm bunların yanında cinsel kimlik ise, kişinin cinsiyetinden haberdar olması ve cinsiyetine uygun davranışlar göstermesidir. Bu noktada bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak, karşı cinsle ilgilenmesi de cinsellik olarak adlandırılmaktadır (Kanbaş, 2008; McCabe, 1999; Murphy, 2006; Seyyar, 2008).


Cinselliği yaşamlarına geçirmekte yardıma gereksinimleri olan zihinsel engellilere, tüm bireylerde olduğu gibi cinselliğin karmaşıklığını kavramayı, cinselliği keşfetmeleri, kendi cinselliklerini olumlu şekilde ifade etmeleri ve sağlıklı biçimde yaşamaları için fırsat verilmesi gerekmektedir (Seyyar, 2008).


Genellikle toplumdan soyutlanan, sosyal ortamların dışında kalan ve yaşamları birine bağımlı olan zihinsel engelli bireylere yönelik cinsel fonksiyonlarının ve olgunlaşmanın gerçekleşemeyeceği, her zaman çocuk olarak kalacakları yönünde bir takım yaklaşımlar bulunmaktadır. Dolayısıyla zihinsel engelli bireylerin cinsel bilgi ve deneyimlerini diğer bireyler gibi aileleri, yaşıtları ve okulun yardımı ile paylaşma ve sosyalleşme içinde geliştirme şansları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak verilen cinsel bilgilere daha çok gereksinimleri vardır. Zihinsel engelli bireylerin cinsel istismarı da içeren tüm istismar biçimlerine diğer bireylere göre daha fazla maruz kaldıkları ve aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ya da gebe kalma risklerinin de daha yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu gereksinim daha da önem kazanmaktadır (Levy, 2004; Murphy, 2006; Seyyar, 2008).


Ebeveynler, zihinsel engelli olsun olmasın tüm çocuklar için en uygun danışma kaynağıdır. Değişik kaynaklardan çelişkili mesajların verildiği cinsellik konusunda, en doğru bilgilendirmenin öncelikle aileler tarafından yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte cinsellikle ilgili en doğru bilgi paylaşımının; aile, okul ve bireyler arasında kurulacak iyi bir iletişimle etkili olabileceği dikkate alınmalıdır.


Bu makalenin amacı; okuyucuya, zihinsel engellilerdeki cinsel gelişimi ve zihinsel engellilere/ ailelerine cinsel eğitimin verilmesinin önemini sunmaktır.




Zihinsel Engelli Birey


Zihinsel engelliler; gelişim süreci içerisinde genel zihinsel işlevlerde normal bireylere göre önemli derecede gerilik ve uyumsal davranışlarda yetersizlik gösterirler. Zihinsel işlevlerinin önemli derecede ortalamanın altında olması; onların iletişim, öz bakım, ev hayatı, sosyal beceriler, toplumsal hayata katılım, insiyatif kullanma, sağlık ve güvenlik, işlevsel akademik beceri, boş zamanı değerlendirme ve iş alanlarının iki ya da daha fazlasında sınırlılık göstermesine neden olur (Seyyar, 2008). Türkiye Özürlüler Araştırması (2002) sonuçlarına göre, engelli nüfusunun % 0.48’ini zihinsel engelliler oluşturmaktadır. Zihinsel engelli nüfusun; % 20.54’ü eğitilebilir, % 26.49’u öğretilebilir, % 18.32’si ağır, % 19.66’sı çok ağır olarak dağılım göstermektedir (Türkiye Özürlüler Araştırması, 2002).


Zihinsel engellilerin zeka yetenekleri, takvim yaşlarının altında olup, genellikle dikkat ve bellek sorunları, sosyal yetersizlik, olgunlaşmanın gecikmesi ve gelişim dönemlerinde duraklamalar görülür (Levy, 2004). Buna rağmen, tüm zihinsel engelli bireyler aynı özelliklere sahip değildir. Kendi içlerinde önemli bireysel farklılıklar gösterirler. Bu farklılıklar nedeniyle, sınıflandırılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bilimsel çalışmalar sonucunda zeka düzeyine, öğrenme yetersizliğine ve zihinsel işlevlerine göre çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır (Levy, 2004). Bu makalede zeka düzeyine ve eğitsel burumlarına göre yapılan sınıflamaya yer verilmiştir;


Zeka Düzeyine Göre Yapılan Sınıflama: Bu sınıflamada, zihinsel engelliler zeka bölümlerine göre dört grupta ele alınmaktadır (Levy, 2004).

• Hafif Derecede Zihinsel Engelliler (Zeka Bölümü 75-50)


• Orta Derecede Zihinsel Engelliler (Zeka Bölümü 50-35)


• Ağır Derecede Zihinsel Engelliler (Zeka Bölümü 35-25)


• Çok Ağır Derecede Zihinsel Engelliler ( Zeka Bölümü 25-0)


Eğitsel Sınıflama: Bu sınıflamada, zeka bölümlerine göre üç grupta ele alınmaktadır.


• Eğitilebilir Zihinsel Engelliler: Zeka bölümü, çeşitli ölçeklerde sürekli olarak 45 ile 75 arasında olup temel okuma, yazma, ve sayma becerilerini öğrenebilecek olan zihinsel engellileri kapsamaktadır. Bu çocukların dikkat süreleri sınırlı, motor gelişimleri normal gelişim gösteren yaşıtlarına yakındır. Sözel yönlendirmeleri anlarlar ve sosyal uyumda fazla güçlük yaşamazlar.


• Öğretilebilir Zihinsel Engelliler: Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde sürekli olarak 25 ile 45 arasında olup temel okuma, yazma, ve sayma becerilerini öğrenmede sorun yaşayan zihinsel engellileri kapsamaktadır. Özel eğitime ve rehabilitasyona ihtiyaçları vardır. Eğer eğitim alırlarsa, günlük yaşam aktivitelerini, öz bakım becerilerini ve sosyal davranışları öğrenebilirler. Motor gelişimlerinde gerilikler görülebilir.


• Ağır ve Çok Ağır Zihinsel Engelliler (Klinik Bakıma Muhtaç) (Zeka Bölümü 25-5) : Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde sürekli olarak 5 ile 25 arasında olup sosyal yaşama kesinlikle uyum sağlayamayan, başkalarına tamamen bağımlı olan ve sürekli bakıma muhtaç zihinsel engellileri kapsamaktadır.


Zihinsel engellileri normal gelişim gösteren bireylerden ayıran en belirgin özelliklerden biri öğrenme yeteneklerindeki geriliktir. Genellikle konuları algılamada ve akılda tutmada güçlük yaşarlar. Öğrendikleri bir bilgiyi yaşamlarında karşılaştıkları her duruma aktarmada güçlük çektikleri için özel yardıma ihtiyaç duyarlar. Bir durumdan, diğerine kolayca genelleme yapamazlar. Bu nedenle de bu bireylere her konunun ayrı ayrı öğretilmesi gerekir. Zihinsel engelin derecesi arttıkça, öğrenmede bir başkasının yardımına daha da fazla gereksinim duyulur. Dikkat ve ilgi süreleri kısa ve dağınık olduğu için, öğrenmeleri ağır ve uzun sürelidir. Zaman gibi soyut kavramları geç anlarlar. Genellemede, kazanılan bilgileri aktarmada, yeni durumlara uymada zorluk çekerler (Levy, 2004).

Zihinsel engellilerin gelişim hızları, yaşıtlarına göre daha yavaştır. Bu bireylerin gelişimlerini değerlendirirken, takvim yaşlarını değil, gelişim düzeylerini göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin “A” 17 yaşında, ancak zihinsel gelişim düzeyi altı yaşında bir bireydir. O halde; “A”ya bazı şeyler öğretirken, anlayabileceği bir düzeyin esas alınması gerekir. Bu da “A” için altı yaş düzeyidir. Örneğin “A” 17 yaşında olduğuna göre vücudu gelişmiş ve hormonları yaşına uygun faaliyet göstermektedir. Bu durumda “A”ya cinsellikle ilgili bilgileri anlayabileceği altı yaş düzeyinde vermek gerekir (Murphy, 2006). Örneğin; takvim yaşı 15, ancak zihinsel düzeyi altı yaş olan bir genç; cinsel organlar, göğüsler, bebeklerin nasıl doğduğu ile ilgili sorular sorabilir. Bu sorular, altı yaş zihinsel düzeyi için beklenen normal sorulardandır. Bu durumda bireyin gelişimsel düzeyine uygun eğitim ve tepkiler verilmelidir (Kanbaş, 2008; Seyyar, 2008).




Zihinsel Engelli Bireylerin Cinsel Yaşamları


Cinsellik canlının yaşamının başlangıcından ölümüne dek sürer ve özellikle de erinlik yıllarında kişinin yaşamında büyük rol oynar. Erinlik, ergenliğin başlangıç evresi olan ve ortalama üç yıl (12-15 yaş) süren, en hızlı ve yoğun bedensel ve cinsel değişimlerin yer aldığı evredir. Ergenlik çağı ise davranış bunalımlarının en yoğun olduğu bir dönem olarak ifade edilmektedir. İster engelli ister normal olsun, her birey için bu yılların bunalımsız geçmesi çok ender görülür (Yurdakul, 1999).


Cinsellik, geniş anlamda cinsel gelişim aşamalarına göre tanımlandığında;
a) Cinselliğin birinci aşaması, kişinin bedensel değişiminin tamamlanması sonucunda ortaya çıkan psiko-sosyal tutum ve davranışla ilgilidir. Toplumsal rolün bir gereği olarak kişinin kendisini kadın veya erkek olarak kabul etmesi, bedeninin, biyolojik ve cinsel yapısının farkına varması ile mümkündür. Cinsel kimlik olarak ifade edebileceğimiz bu süreç, cinsiyet yoğunlaşması ile başlayan gençlik dönemine aittir.


b) İkinci aşamada oluşan cinsellik, başka bir cinse duyulan ilgi, sevgi ve muhabbet ile ilgilidir. Burada, kişi, sevdiği insanla sohbet etmekten ve birlikte olmaktan mutluluk duymaktadır. Bedensel anlamda cinsel ilişkinin olmadığı bu atmosferde, her iki taraf birbirlerini daha yakın tanıma fırsatı bulmakta ve gönüllü olarak karşılıklı bağlılık söz konusu olmaktadır.


c) Üçüncü aşamada cinselliğin somut tezahürü gerçekleşmektedir. Bu noktadan itibaren çiftler, üreme sürecine girmekte ve neslin devamını sağlamaktadır. Cinselliği, biyolojik olarak sadece neslin devamı olarak algılayanlar; gerçekte cinsel hayatın bir parçası olan beden dışı unsurların ve yansımaların kişilerin sosyal hayatlarına ve manevi gelişmelerine sağladığı olumlu katkıları görmezlikten gelmektedirler. Bundan dolayı, cinsel hayatın ve üremenin tıbbi, biyolojik, sosyal, psikolojik ve ahlaki yönlerini ve tehlikelerini anlatan cinsel eğitim, özellikle zihinsel engellilerin genel sağlığı için son derece önemlidir (Yurdakul, 1999).


Biyolojik olarak cinsellik; cinsel ilişkinin, genlerden, cinsel organlara kadar olan değişik işlev ve cinsel davranışların işleyiş ve mekaniğinin sağlanmasıdır. Bireyin cinsel işlevi, kasların da katkıları ile bedenin dolaşım sistemleri ile sinir sistemi ve hormonlar tarafından düzenlenmektedir. Psikolojik olarak cinsellik; cinsel ilişkiden haz alma, sevgi, sevme ve sevilme gibi bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulmasını amaçlamaktadır. Bunlarla ilgili olarak çeşitli bireysel davranışları ve karşılıklı insan ilişkilerini kapsamaktadır. Toplumsal olarak ise cinsellik; insan yaşamının pek çok yönü ile ilgilidir. Cinsellik; toplumun işleyişi, özelliği, değer yargıları, yasal kuralları, insanların yaşam biçimi, farklı cinse verilen roller, üretim biçimi, cinselliğe bakışı, eş seçme ve evlenme tercihleri ile çok yakından ilişkilidir (Seyyar, 2008).


Zihinsel engellilerin cinsel yaşamları ile ilgili görüşler ikiye ayrılmaktadır; birincisi engelli bireyin cinsellik ile ilgili bilgiye ihtiyacı yoktur, ikincisi ise her insan gibi engelli bireyde cinsel yaşama sahip olmalı ve yaşamalıdır. Araştırmalar hafif düzeyde zihinsel engelli bireylerin normal insanlar gibi cinsel dürtülerini kontrol edebildiğini, orta düzeyde zihinsel engelli bireylerin yardıma ihtiyaçları olduğunu, ağır düzeydeki zihinsel engelli bireylerin ise cinsel dürtülerini çok az kontrol edebildikleri psikososyal- cinsel gelişimlerinin eksik olduğu şeklindedir (McCabe, 1999; Seyyar, 2008; Tepper, 2001).


Cinsel sorunlar, kişinin zeka düzeyine ve dolayısıyla eğitilebilir ve öğretilebilir durumuna göre değişik boyutlara ulaşmaktadır. Cinsel sorunların en yoğun olarak yaşandığı dönem cinsiyet kimliğinin elde edildiği gençlik dönemidir. Bu durum, zihinsel engelli olsun veya olmasın, bütün gençler için geçerlidir. Çocukluktan gençliğe dönüşüm sürecinde ahenk içinde olan çocuğun beden yapısı, hızlı bir şekilde değişmektedir (Yurdakul, 1999). Yapılan bilimsel çalışmalar da, zihinsel engelli gençlerin, normal gelişim gösteren gençlerle aynı cinsel güdülere sahip olduklarını göstermiştir. Zihinsel engelliler de, nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa; ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, aynı şekilde, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktiviteleri olmaktadır. Zihinsel engellilerde fiziksel gelişim normal olduğunda, cinsel gelişimde normal sırayı izlemektedir (Seyyar, 2008; Yurdakul, 1999).

Zihinsel engellilerin genelde yaşıtlarından daha fazla cinsel ilgilerinin olduğu, daha fazla cinsel içerikli davranışlar sergilediği düşünülür. Oysa zihinsel engelliler, cinsel içerikli davranışların nerede, ne zaman, hangi durumlarda uygun olup olmadığını bilemedikleri için, yani cinsel içerikli davranışlarını kontrol edemedikleri için böyle algılanmaktadırlar.


Yapılan araştırmalara göre erkek zihinsel engelli çocukların kız çocuklarına nazaran cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğu bildirilmektedir. Ayrıca zihinsel engelli çocuklarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle cinsel sapmaların daha sık görüldüğü belirlenmiştir (Khemka, 2005; Levy, 2004; Seyyar, 2008; Şatıroğlu, 2008). Ayrıca öğretmenlerin, anne ve babaların, engellilerin cinselliğine olumsuz tavır takınmaları, engellilerde cinsel bilgi yetersizliği ve kötü sonuçlara yol açmasıdır (Murphy, 2006). Bir araştırmada; zihinsel engellilerin bakıcı, anne-baba, eğitmen veya öğretmenlerinin, bireyin cinsel davranışlarını baskılamaya çalıştığı saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada zihinsel engelli bireylerin, cinsel istismara uğradıkları, evlilikte sorunlarının olduğu, kısırlaştırma müdahalelerine maruz kaldıkları, gebelik bakımı ve doğum yardımı alma gereksinimleri olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun paralelinde jinekolojik yardım-takip, cinsel eğitim, ruhsal değerlendirme-takip, grup ve/veya bireysel cinsel danışmanlıkların önemi bir kez daha bu çalışmayla vurgulanmıştır. Sonuçlar göstermektedir ki; zihinsel engelliler, istense de istenmese de cinsel olarak aktiftir, düzenli takip ve eğitimle; hem ruhsal, hem de sosyal olarak gelişim gösterebilmekte ve topluma uyumu mümkün olabilmektedir (Murphy, 2006; Seyyar, 2008)


Normal bireylerde olduğu gibi zihinsel engelli bireylerde de, kendini tatmin (mastürbasyon) sıklıkla görülmektedir. Bu kişilerde cinsel tatmin ihtiyacı, aileler tarafından farklı şekillerde giderilmeye çalışılmaktadır. Bunlar arasında karşı cins ile ilişkiye girmesini sağlamak, cinsel isteklerini ortadan kaldırmayı denemek, ameliyat, ilaç, evlendirmek yer almaktadır. Cinselliği sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü çözümlerin tıbbi, ahlaki, sosyal ve hukuki boyutları vardır (Seyyar, 2008).


Özetle; her şeyden önce zihinsel engelli bireylerin cinsel tutumlarını değerlendirerek bu konudaki durumlarını saptamak sorunları saptamak açısından önemli olabilir. Bu bağlamda Cuskelly ve Gilmore (2007) tarafından “Attitudes to Sexuality Questionnaire (Individuals with an Intellectual Disability)” adlı bir ölçek geliştirilmiştir. Bu ölçek sayesinde engelli bireyin cinsel tutumları saptanarak gerekli girişimler yapılabilmektedir.



Zihinsel Engelli Birey ve Cinsel İstismar


Cinsel İstismar; bir yetişkinin cinsel gereksinimlerini ve isteklerini karşılamak amacı ile hedef aldığı kişide mutsuzluk, üzüntü, sıkıntı hatta bedensel zarar oluşturan, sözle ya da davranışla yapılan cinsel içerikli bir sömürü ve saldırganlık biçimidir (Kanbaş, 2008; Khemka, 2005; Seyyar, 2008).


Zihinsel engellilerde görülen istismar türlerinden biri ve en önemlisi, cinsel istismardır. Zihinsel engelliler, kendilerine sunulan ilgi ve sevgiye olumlu cevaplar verirler. Ancak, yargılama ve değerlendirme yetersizliği nedeniyle, cinsel ilişki için yapılacak bir teklifi ya da bir cinsel yakınlaşmayı, cinsel olarak sömürülebileceklerini bilmeden, sessizce kabul edebilirler. Yapılan araştırmalar, engelli çocukların normal çocuklardan daha çok istismar edildiklerini göstermektedir. Engelli çocuklar içinde de zihinsel engelli çocuklar, diğerlerinden çok daha fazla cinsel, fiziksel ve duygusal istismara uğramaktadırlar (Kanbaş, 2008; Khemka, 2005; Seyyar, 2008).


McCurry C ve arkadaşlarının (1998) yaptıkları çalışmada düşük IQ’ye sahip olmak ile cinsel istismar arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Zihinsel engelli çocukların dezavantajlı konumlarından yararlanma isteği, zihinsel engelli bireyin kendini ifade etmede güçlük çekmesi, toplumun zihinsel engelli çocuğu tanımaması ve davranışlarını toplumsal açıdan aykırı bulması gibi nedenler cinsel istismar nedeni olarak sayılabilir (Kanbaş, 2008; Khemka, 2005; Seyyar, 2008).


Cinsel istismara uğrayan bireylerde, güvensizlik, benlik saygısının düşük olması, fiziksel ve zihinsel aktivitelerde gerilik, öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı, saldırgan davranışlar ya da tam tersi içine kapanıklık, toplumdan kendini uzak tutma, uyku bozuklukları, gece korkuları, altını ıslatma, ayrılık kaygısı ve bebeksi davranışlar görülebilir. Cinsel istismara uğrayan zihinsel engelli bireylerde de aynı davranışlar görülmekle birlikte bazı durumlarda zihinsel engelli birey haz alabilir ve bu hazzı tekrar elde etmek isteyebilir (Kanbaş, 2008; Khemka, 2005; Seyyar, 2008). Bu nedenle cinsel istismara uğramış zihinsel engellinin ailesi;


• Çocuğa zaman ayırmalı ve çocuk konuşmak istediğinde onunla rahat konuşulabilecek bir ortam yaratmalı, konuşmak istemiyorsa zorlamamalı,


• İstismar hakkında konuşurken, soğukkanlı, anlayışlı ve sevecen olmaya özen göstermeli; çocuğu suçlayıcı ve yargılayıcı tutumlardan sakınmalı,


• İstismar sonrası içe dönük davranışlar sergileyen çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olacak etkinlik ortamları hazırlamalı, birlikte, hoşlandığı etkinlikleri yapmalı (Oyun oynamak, sinemaya gitmek, parka gitmek vb.),


• Şartlar ne olursa olsun onu sevdiğini ve her zaman ona destek olacağını ifade etmeli ve kaybettiği güveni kazandırmaya çalışmalı,


• Yaşadığı olayları hatırlatacak ortamdan, eşyalardan ve konulardan uzak tutulmalı,


• İstismar ile ilgili olayı başkalarıyla konuşmamalıdır. Çünkü çocuk bunu duyabilir ve kendisini kötü hissedebilir ya da bunun iyi bir davranış olduğunu düşünebilir.
Ebeveynlerin çoğunluğu, zihinsel engelli çocuklarının cinselliğe olan ilgisinden rahatsızlık duymakta ve bu durum karşısında kendilerini çaresiz hissedebilmektedirler. Bazı aileler, bir yandan zihinsel engelli çocuklarının kendi cinsel dürtülerini kontrol edemeyeceklerinden ve böylece başlarını derde sokacaklarından veya cinsel sömürüye maruz kalacaklarından; bir yandan da bu dürtüleri bastırmanın çocukta gerginlik (sinirlilik) ve davranış problemleri yaratmasından korkmaktadırlar. Bu sorunu azaltmak için öncelikle çocuğa kendi vücudu ve diğer insanların vücudu öğretilmeli, “Vücudumuza yakınlık konusunda nelere izin verilebilir? İyi niyetli ve kötü niyetli davranışlar neler olabilir?” sorularına cevap verilmelidir. Gelişim sürecindeki zihinsel engelli bireylere; herkesin bedeninin özel olduğu, muayene sırasında doktorun dışında ya da herhangi bir acı duyduğunda ailesi dışında, kimsenin bedenine dokunmasına izin vermemesi gerektiği öğretilmelidir. Böylece, cinselliğin doğal, ama kişiye özel bir davranış olduğunu algılaması da sağlanabilir (Seyyar, 2008).


İstismarı önlemek multidisipliner bir hizmet gerektirir. İngiltere’de primer bakım veren doktorların, toplumda zihinsel engelli bireylere yönelik uygulanan cinsel istismarı önlemek ve var olan istismarları kayıt etmek ve onarmak üzere görevli olduğu bilinmektedir (Jamie ve Morano, 2001). Zihinsel engelli bireylere verilen multidisipliner hizmet, zihinsel engelli bireylerde farkındalığın artmasını da sağlayacaktır. Bunun yanı sıra verilen hizmetin amaca uygun olabilmesi için engelliliğin boyutuna göre farklılık göstermesi ve sürekliliğinin olması gerekmektedir. Bununla ilgili olarak Carr (1995), hemşirelerin hastaları ile sürekli birlikte olabilmelerinden dolayı, öğrenme engeli olan bireylere cinsel eğitim vermelerinin uygun bir yaklaşım olduğunu belirtmiştir. Verilen hizmetin sürekliliği sağlanarak, cinsel sorunlarla ilgili farkındalık da sağlanmış olacaktır.



Cinsel Eğitim


Cinsel eğitim bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik geliştirmesi, başkalarının haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimleri ve değer yargıları geliştirmesi eğitimidir (Seyyar, 2008). Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, öğrenme zorluğu çeken zihinsel engelliler için 1971 tarih ve 2586 sayılı “Zeka Açıdan Geri Kalmış Kişilerin Hakları Beyannamesi”ni kabul etmiştir. Burada, zihinsel engellilerin, aynı yaşta olan diğer sağlıklı kişilerle aynı haklara sahip olarak özellikle eğitim, sağlık, çalışma ve sosyal hayatta korunmaları öngörülmektedir. Buradan yola çıkarak, zihinsel engelli çocukların ve yetişkinlerin günlük hayatta karşılaşabilecekleri cinsel sorunlarına yardımcı olma ve cinsel yönden bilinçli ve sorumlu olabilmeleri yönünde eğitme önemlidir (Yurdakul, 1999).


Ülkemizde Kozan ve arkadaşlarının (2006) yaptığı “Zorlananlar (Engelliler) İçin Cinsel Sağlık/Üreme Sağlığı Projesi” ile (ZOR-CSÜS), altı bölgede engelli birey ve ailelerine cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda eğitim verilerek, gelişimleri sağlanmıştır. Projeyi Türkiye Engelliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (ÖZEV), Bilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı (BİTAV) ile Türkiye Aile Planlaması Derneği (TAPD) yürütmüştür.


Zihinsel engelli bireylerin dikkat eksikliği, yargılama yeteneğinin azlığı, sorgulama yeteneğinin olmamasından dolayı cinsel istismara yatkın olması ve gerçeklik algısında güçlük yaşamasından dolayı cinsel eğitimi gereklidir (McCabe, 1993; Murphy, 2006; Tepper, 2001). Yapılan çalışmalarda zihinsel engelli bireylerin standart, geçerli ve güvenilir bir cinsel eğitim programından geçmesi gerektiğini belirtilmiştir. Böylece zihinsel engelli bireyler cinsel eğitim sayesinde gelişebilecek risklerinden kendilerini koruyabileceklerdir. Bu doğrultuda engelli bir genç kızın gebelik ve cinsel ilişki arasındaki farkı bilememesinin önemi de ortaya çıkmaktadır (Murphy, 2006; Tepper, 2001).


Zihinsel engelli olan bireyin, duygusal olarak da engelli olduğu düşünülmemelidir. Herkes gibi bu bireyler de karşı cinse ilgi duyabilir, sevebilir ve cinsellik yaşayabilir. Ne kadar engellenmeye çalışılsa da, gençliğin getirdiği ruhsal ve bedensel değişiklikler mutlaka yaşanacaktır. Bu yüzden cinselliklerinin farkına varmaları engellenemez. Bu, normal bir süreçtir. Pek çok zihinsel engelli, cinsel davranışların, yeri ve zamanın olduğunu öğrenebilecek kapasiteye sahiptir (Seyyar, 2008).

Zihinsel engellilerin, cinsel gelişimleri normal olmasına ve diğer bireylere oranla daha yüksek düzeyde cinsel istismara maruz kalmalarına rağmen, cinsel eğitimleri aileleri tarafından göz ardı edilmektedir. Bunun nedenleri şu şekilde sıralanabilir (Kanbaş, 2008; Khemka, 2005; Seyyar, 2008).


• Zihinsel engelli bireylerin çocuk olarak kalacakları ve cinsel gereksinimleri olmayacağı için cinsel eğitime de gereksinimleri olmadığı konusunda inanışlara sahiptir.


• Cinsel bilgiye sahip olan çocukların, bunları denemeye meyilli olacakları ve bu nedenle zarar görecekleri konusunda korku yaşarlar. Aileler, çocukları cinsel bilgiye sahip olmadıklarında, cinselliklerini ifade etmek için bir istekte bulunmayacakları ümidini taşırlar.


• Çocuklarıyla cinselliği tartışırken güçlük çekerler. Özellikle de çocuklar zihinsel engelliyse ve kavramları anlamakta zorlanıyorsa bu daha da güçleşir.


• Çocuklarıyla cinselliği konuşma girişiminde bulunur, fakat bilgileri çocuğun anlayabileceği biçimde ifade edemedikleri için sorun yaşarlar. Bu başarısızlıklar ise, anne-babaların bu girişimleri bırakmasına neden olur.


Yapılan çalışmalarda, engelli bireylere cinsel konularda yeterli bilgi verilmediği saptamıştır. Normal çocukların arkadaş ve anne-babadan bilgi alma şanslarının engelli çocuklardan daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle de anne-babalar, zihinsel engelli bireylerin cinsel eğitimine gereken önemi vermelidirler (Kanbaş, 2008; Seyyar, 2008). Bu eğitimin bazı yararları şunlardır:


• Vücut bakımı ve hijyenini sağlamak,


• Kendi cinselliği ile ilgili daha fazla sorumluluk alma yeterliğini kazandırmak,


• Cinsel istismara maruz kalma, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ya da gebe kalma riskini en aza indirmek,


• Cinselliğini ifade etmek üzere daha kabul edilebilir davranış geliştirme ve uygun olmayan davranışları azaltmaktır.


Çocuklar yaşları ilerledikçe cinsellik ile ilgili sorulara başka yerlerden cevap aramaya çalışırlar. Bu nedenle öncelikle anne-babaların eğitimi hedeflenmelidir. Çocuğa ilk bilgileri vermek, çocuğu konuya yaklaştırmak, diğer bilgi kaynaklarından öğrendiklerini kontrol altında tutmak anne-babanın sorumluluğudur. Anne-babalar çocuğun cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olmalı; bunun yanında çocuğun gelişim ve gereksinimlerine uygun tutum ve davranışları benimsemelidirler (Jobling, 2001).


Normal gelişim gösteren çocuklar, cinsel bilgi ve deneyimlerini, aileleri, yaşıtları ve okulun yardımı ile paylaşırlar ve sosyalleşme içinde olurlar. Zihinsel engelli bireyde ise durum farklıdır. Bu nedenle cinsel eğitim, bireyin zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak profesyonel bir yaklaşımla verilmelidir (Murphy, 2006).




Eğitimcilere ve Aileye Düşen Görevler


Zihinsel engelli bireylerin ruhsal yönden sağlıklı yetişebilmeleri için, cinsel yönden cinsiyet kimliklerine uygun olarak eğitilmeleri ne kadar önemli ise aile üyelerinin de bunları bilmesi ve benimseyerek uygulaması bir o kadar önemlidir (Murphy, 2006). Zihinsel engelli bireylerin aileleri cinsellik ile ilgili çocuklarını eğitmek için uygun zamanı oluşturmaya çalışırlar. Onlar için uygun zaman söylediklerini anlayabildikleri zamandır (Ailey, Marks, Crisp ve Hahn, 2003). Ayrıca cinsel eğitim konularında da multidisipliner bir yaklaşımın sergilenmesinde fayda vardır (Murphy, 2006).


Zihinsel engelli çocuklara verilen cinsel eğitimde, esas olan temel kriter veya yaklaşım tarzı; çocuklara zihin seviyelerine uygun olarak örnek modeller üzerinden eğitim verilmesidir. Ayrıca, yapılması gereken işlem ve görevlerin parçalar haline bölünmesi ve gerçek hayat şartlarına endeksli olarak somut ve pratik davranış kalıplarının geliştirilmesi gibi yöntemler de cinsel eğitimin parçalarını oluşturmaktadır. Daha somut bir ifadeyle, cinsel eğitimde; “Bunu çocuğuma nasıl söyleyebilirim veya anlatabilirim?”den ziyade “Bunu çocuğuma nasıl gösterebilirim?” sorusu önem kazanmaktadır (Tepper, 2001).


Hangi yöntem tercih edilirse edilsin, zihinsel engellilerin cinsel tutum ve davranışlarını sosyal yönden kabul edilebilir bir düzeye getirebilmek, birkaç gün içinde gerçekleştirebilecek bir konu değildir. Ancak, cinsel eğitime erken yaşta başlayan ve bu hususta hassas davranan aileler daha başarılı olabilmektedir.




Zihinsel Engelliler ve Evlilik

İnsani ilişkiler çerçevesinde cinsler arasında sevgi derecesinde meydana gelen arkadaşlıklar ve dostluklar sayesinde evlilikler ve dolayısıyla cinsel hayat da söz konusu olmaktadır. Zihinsel engelli olmayan insanlar, sevgi ve evlilik gibi meselelerini ve cinsel duygularını sosyal şartların bir gereği olarak karşı tarafın gönlünü kazanma niyetiyle daha dikkatli bir biçimde dile getirme becerisini gösterebilmektedirler. Zihinsel engelliler ise duygularını, beden dili yardımıyla, çoğu zaman açıkça ve dolaysız bir şekilde sergileyebilmektedirler. Zihinsel engelliler ilişkiye geçme girişiminde bulunduğunda sosyal çevrenin tepkisi ile karşılaşabilmektedirler. Zihinsel engellilerin bu davranışları yadırganmakta veya saldırgan cinsellik olarak algılanmaktadır (Shearer, 2002).


Pincus (1988) yaptığı çalışmasında zihinsel engellilerin evliliğe dayalı yeterli bir bilgi birikimine sahip olmadığını bildirmiştir. Bu nedenle zihinsel engellilerin evlilik ilişkilerinde çevre desteği önemlidir. Genetik hastalıklara bağlı engellilik halinde istendiğinde gebeliği önleyici etkin yöntemler kullanılabilmektedir (Şatıroğlu, 2008). Castelão, Schiavo ve Jurberg (2003) tarafından yapılan çalışmada down sendromlu çocukların aileleri, çocuklarını ömür boyu bakım gerektiren çocuk olarak gördüklerini ve çocuklarının cinsel yaşamının gebelik riski olduğundan dolayı kendilerini ürküttüğünü belirtirken, sağlık personelleri ise daha ılımlı bir yaklaşımla down sendromlular için aile tutumlarının önemli olduğu ve bu bireylerin cinsel yaşamlarını sağlıklı sürdürmesi gerektiğini vurgulamışlardır.


Aslında zihinsel engelli bir insanın da cinselliği olan bir varlık olduğu unutulmaktadır. Cinsel ihtiyaçların karşılanması yöntemleri arasında başvurulacak en ideal yol şüphesiz evliliktir. Her ne kadar sosyal çevrenin bazı kesimleri zihinsel engellilerin evlenmesine kuşku ile bakıyorsa da cinsel sağlık ve mutluluk açısından evliliğin bir alternatifi bulunmamaktadır.




ÖNERİLER


Zihinsel Engelli Bireyin Cinsel Yaşantısını Sürdürmesinde Eğitimcilere Yönelik Öneriler


• Bireylerin cinsellikle ilgili sorularına cevap vermeyi reddetmemeli, gerekli bilgiler cinsel gelişim evrelerine, zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak ve zamanında verilmesi,


• Cinsellikle ilgili sorular yalın, doğru ve yeterli olarak cevaplanması,


• Bireyin anlayabileceği düzeyde eğitim verilmesi, her şeyi öğretmeye çalışmaması,


• Ergenlik öncesi dönemdeki çocuğa, yaşayacağı cinsel ve bedensel gelişimler hakkında bilgi verilmesi,

• Öz güvenini pekiştirecek (el becerileri, müzik, resim, spor...) aktivitelere yönlendirilmesi (Murphy, 2006).


• Zihinsel engellilere yönelik aile odaklı cinsel eğitim ve politikaların belirlenebilmesi için bir bilgi bankası oluşturulması, bu bilgi bankası kapsamında sadece zihinsel engellilerin değil, diğer engelli grupların demografik özelliklerine, bibliyograflarına ve sayısal verilerin analizine de yer verilmesi, cinsellik olgusunu ortaya koyan ve bu alanda gerçekçi bir veri tabanı oluşturan saha araştırmalarının yapılması, zihinsel engelli gençleri, evliliğe ve aile hayatına hazırlayacak eğitim programları geliştirilmesi, ayrıca, yapılan evliliklerin uyumlu bir şekilde devam edebilmesi için, aileler psiko-sosyal boyutuyla sürekli olarak desteklenmesi,


• Engellilerin evlilik yoluyla cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için, evlenmeye aday olanların birbirleriyle tanışabilmelerini kolaylaştıran imkanların sağlanması ve bununla ilgili olarak kurumsal yapılanmalara gidilmesi,


• Engelli ailelere, cinsel konuları da içeren profesyonel danışmanlık hizmetleri götürebilecek eğitimli bireylerin yetiştirilmesi önerilmektedir.




Zihinsel Engelli Bireyin Cinsel Yaşantısını Sürdürmesinde Aile Üyelerine Yönelik Öneriler


• Zihinsel engelli bireyin engeline yönelik eğitilme ve öğrenebilme özelliklerinin iyi bilinmesi,


• Zihinsel engellilerin cinsel olarak aktif olduğu, eğitimle hem zihinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterebildiği,


• Aşırı derecede cinsel içerikli davranışlar görüldüğünde telaşlanılmaması ve engellinin suçlanmaması (Seyyar, 2008),


• Cinsel organına dokunmak istiyorsa, o dönemlerde onun dikkatini başka yönlere kaydırmaya çalışılması, zaman zaman gözetim altında yalnız kalmasına ve cinsel organına dokunmasına izin verilmesi,


• Toplum içinde mahremiyet duygusunun kazandırılması,


• Cinselliği arttırıcı besinlerden kaçınılması,


• Engelli sadece cinselliğe odaklandıysa mutlaka bir uzmana başvurulması, doktor önerisiyle, gerekirse ilaç kullanılması önerilmelidir (Kanbaş, 2008; Tepper, 2001).

• Öz güvenini pekiştirecek (el becerileri, müzik, resim, spor...) aktivitelere yönlendirilmesi (Murphy, 2006).


• Zihinsel engellilere yönelik aile odaklı cinsel eğitim ve politikaların belirlenebilmesi için bir bilgi bankası oluşturulması, bu bilgi bankası kapsamında sadece zihinsel engellilerin değil, diğer engelli grupların demografik özelliklerine, bibliyograflarına ve sayısal verilerin analizine de yer verilmesi, cinsellik olgusunu ortaya koyan ve bu alanda gerçekçi bir veri tabanı oluşturan saha araştırmalarının yapılması, zihinsel engelli gençleri, evliliğe ve aile hayatına hazırlayacak eğitim programları geliştirilmesi, ayrıca, yapılan evliliklerin uyumlu bir şekilde devam edebilmesi için, aileler psiko-sosyal boyutuyla sürekli olarak desteklenmesi,


• Engellilerin evlilik yoluyla cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için, evlenmeye aday olanların birbirleriyle tanışabilmelerini kolaylaştıran imkanların sağlanması ve bununla ilgili olarak kurumsal yapılanmalara gidilmesi,


• Engelli ailelere, cinsel konuları da içeren profesyonel danışmanlık hizmetleri götürebilecek eğitimli bireylerin yetiştirilmesi önerilmektedir.
Zihinsel Engelli Bireyin Cinsel Yaşantısını Sürdürmesinde Aile Üyelerine Yönelik Öneriler


• Zihinsel engelli bireyin engeline yönelik eğitilme ve öğrenebilme özelliklerinin iyi bilinmesi,


• Zihinsel engellilerin cinsel olarak aktif olduğu, eğitimle hem zihinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterebildiği,


• Aşırı derecede cinsel içerikli davranışlar görüldüğünde telaşlanılmaması ve engellinin suçlanmaması (Seyyar, 2008),


• Cinsel organına dokunmak istiyorsa, o dönemlerde onun dikkatini başka yönlere kaydırmaya çalışılması, zaman zaman gözetim altında yalnız kalmasına ve cinsel organına dokunmasına izin verilmesi,


• Toplum içinde mahremiyet duygusunun kazandırılması,


• Cinselliği arttırıcı besinlerden kaçınılması,


• Engelli sadece cinselliğe odaklandıysa mutlaka bir uzmana başvurulması, doktor önerisiyle, gerekirse ilaç kullanılması önerilmelidir (Kanbaş, 2008; Tepper, 2001).


Kaynak:T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı