Özürlüler İdaresi Başkan Yardımcısı Reyhan Gazel ve başkanlık yetkilileri, Şizofreni Dernekleri Federasyonu tarafından açılan ve şizofrenlerin çalıştığı Mavi At Kafe'yi ziyaret etti.

Mavi At Kafe'de şizofrenler ve aileleriyle buluşan Gazel, onların sorunlarını dinledi, talepleri hakkında bilgi aldı.

Türkiye'de otizm ve şizofren gibi hiç bilinmeyen, ilgilenilmemiş engel grupları bulunduğunu belirten Gazel, ruhsal engellilik alanında da ezberi bozmak gerektiğini vurguladı. Toplumda, engelli denildiği zaman genellikle fiziksel engelliliğin anlaşıldığını dile getiren Gazel, bu algıyı değiştirmek istediklerini belirtti.

Şizofreninin sağlık sorunları arasında en ön sıralarda yer alan bir hastalık olduğunu ifade eden Gazel, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini oluşturan bu grubun sorunlarının yaşam boyu devam ettiğini anlattı. Şizofreninin insanları en üretken çağlarında yakaladığını kaydeden Gazel, sosyal, mesleki ve aile içi ilişkileri son derece olumsuz etkilediği için toplumsal ve ekonomik açıdan bedeli en ağır hastalıklar arasında yer aldığını söyledi.

Şizofrenlerin de sağlıklı bireyler gibi yaşamalarının en doğal hakları olduğuna dikkati çeken Gazel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şizofrenler en ihmal edilmiş gruplardan biridir. Büyük bir önyargı ile karşı karşıyalar. Aile ve toplum desteğinden yeterli düzeyde yararlanamazken, toplumun ihmal ve istismarı gibi olumsuz muamelelerle de karşı karşıya kalıyorlar. İş bulmaları neredeyse imkansız. Oysa tedavilerini etkileyen en olumsuz etken bu dışlanma. Biz Özürlüler İdaresi olarak bütün dezavantajlı grupların olduğu gibi onların da içlerine düşen ateşin acısını hissediyoruz. Bu yüzden onların yanlarındayız."

Günümüzde şizofreninin daha kontrol edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Gazel, şizofrenlerin uygun koşullarda çok iyi şekilde çalışabileceklerini söyledi.

Ankara Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği Başkanı Merve Yüksel de şizofrenlerin toplumsal önyargılarla mücadele etmek durumunda olduklarını söyledi.

Şizofrenlerin hem özgüvenlerinin ve eğitimlerinin artması hem de toplumsal yaşama katılabilmeleri için çalışma hayatında var olmaları gerektiğini ifade eden Yüksel, ancak şizofrenlerin engelli kadrosuna dahi alınmadıklarını belirtti.

Kafe'yi şizofrenlere istihdam desteği sağlamak amacıyla açtıklarını dile getiren Yüksel, ayrıca sağlıklı bireylerle şizofren hastalarının vakit geçirmesini sağlayarak toplumdaki önyargıyı değiştirmeyi amaçladıklarını ifade etti.

Özgürlüğün sembolü olduğu için kafenin adını Mavi At koyduklarını anlatan Yüksel, 20 kişinin çalıştığı kafede bir aşçı ve 2 garsonun sağlıklı olduğunu, bu kişilere işe başlamadan önce şizofreniyle ilgili eğitimler verdiklerini kaydetti.

Şizofreni Dernekleri Federasyonu üyesi ve şizofreni hastası çocuğu bulunan Nilüfer Girgin ise Türkiye'nin bir ruh sağlığı yasasının olmamasından şikayet etti. Girgin, "Bir ülkenin ruh sağlığı yasasının olmaması düşünülebilir bir şey değil" dedi.

Toplumda, şizofren hastalarının okuyamadığı, çalışamadığı , evlenemediği gibi önyargıların bulunduğunu kaydeden Girgin, tıbbın tam tersini söylemesine mukabil; toplumun bunu halen kabullenemediğini vurguladı.

Çocuklarını hastaneye götürmekte de ciddi sıkıntılar yaşadıklarına değinen Girgin, bununla ilgili bir kriz masası kurulmasını istedi.

Şizofrenlerin çalıştığı bir kafenin açıldığını duyan 42 yaşındaki Şükrü Mercan, kalacak yeri dahi olmadan Konya'dan Ankara'ya çalışmak için geldiğini anlattı.

Federasyon üyelerinin desteğiyle 2-3 günlüğüne bir yerde kaldığını belirten Mercan, yüzde 80 engelli sağlık raporu olduğu halde iş bulamadığını söyledi. Kısa süreli çalıştığı pek çok iş yerinde de maaşını alamadığını dile getiren Mercan, kafenin açıldığını duyar duymaz Ankara'ya geldiğini söyledi.

Kalacak yer için Büyükşehir Belediyesinin şefkatevlerine başvurduğunu, ancak buralarda "bulaşıcı hastaları olan ve ruhsal tedavi görenlerin alınmadığı" yönünde kural olduğunu belirten Mercan, kalacak bir yer bulamaması halinde mecburen Konya'ya döneceğini ifade etti.

-memurlarnet-