Çocukluk Çağı Kanserlerinde Uzun Süreli İzlemde Görülebilecek Ruhsal Sorunlar


Bu sorunları Bilişsel fonksiyonlar ve Duygusal- Sosyal alanda yaşanan sorunlar olarak 2 başlık altında toplayabiliriz.

Bilişsel alanda olumsuz değişimler, daha sık olarak beyin bölgesine yüksek doz uygulanmak zorunda kalınan radyoterapiler veya beyin-omurilik sıvısı içine kemoterapi uygulamaları ile ilişkilendirilmektedir. Okul başarısında düşüklük, dikkat sorunları, nöropsikolojik testlerde yetersizlik bu çocuklarda sık karşılaşılan sorunlar olup yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Duygusal ve sosyal alanda yaşanan sorunlar: Kanser hastalığı olan çocuklardaki psikososyal sekeller birçok araştırmacının uzun yıllardır ilgisini çeken bir konudur. Ancak bu alanda yapılan çalışmaların sonuçları birbiriyle tutarlı değildir. Ana olarak 3 bölümde sınıflanabilecek sonuçlar çıkmıştır. Ruhsal durumun daha kötü olması, benzer bulunması ve kardeşlerine göre daha iyi yönde olduğu yönündeki bu araştırmalar şunlardır:

Kanser hastalığı olan çocukların ruh sağlıklarının kontrol grubundan daha kötü olabileceği yönündeki araştırmalarda; depresyon, posttravmatik stres bozukluğu ve somatizasyon bozukluğu gibi ruhsal hastalıkların daha sık rastlandığı bulunmuştur. Davranış ve uyum sorunları, benlik değerinde düşüklük ve beden imajı ile ilgili sorunlar kanserli çocuk ve gençlerin uzun süreli izleminde saptanan diğer önemli güçlükler olarak saptanmıştır(Mulhern ve ark. 1989, Barakat ve ark. 1997, Stuber ve ark. 1996, MadanSwain ve Brown 1991).
Kanserli izlem hastaları ile sağlıklı yaşıtları arasında ruhsal gelişim ve uyum sorunları açısından önemli bir farkın olmadığı yönündeki araştırma sonuçları(Anholt ve ark. 1993, Chesler ve Zebrack 1997).
Kanser hastalığı olan çocukların sağlıklı akranlarına göre ruhsal durum ve sosyal uyum açısından daha iyi durumda olduğunu bulan çalışmalarda ise kardeşleri ile karşılaştırıldığında; kardeşlerde depresif duygudurumun daha belirgin olduğuna dikkat çekilmiştir (Kupst ve ark. 1995, Çetingül ve ark. 1999, Zebrack ve ark. 2002).
Bu tutarlı olamayan sonuçlar; araştırma metodlarındaki zorluklar(her kanser tipinin farklılığı, karşılaştırma grubunun seçimindeki zorluklar gibi), tepkilere verilen bireysel farklılıklar, savunma düzenekleri, sosyal desteklerin gücüyle kişinin olduğundan çok daha iyi hissedebileceği yorumlarıyla açıklanabilinir.

Araştırmalarda kanser hastalarında cinsiyet ve yaşın ruhsal hastalıklar ile ilişkisine bakıldığında belirgin bir saptama elde edilmemiştir. Ancak biliyoruz ki sosyoekonomik düzeyin düşüklüğü tüm aileyi etkileyen ve ruhsal sorunlara zemin hazırlayabilen bir durumdur.

Ağrının eşlik etmesi, hastalığın merkezi sinir sistemini tutması gibi özellikler psikososyal sorunları arttırmaktadır. Tedavi özelliklerine bakıldığında yoğun kemoterapi alanlarda daha fazla somatik ve depresif belirtiler saptanmıştır. Yüksek doz steroid kullanımı hem tıbbi (vaskülit gibi) komplikasyonlara yol açarak, hastanede yatış süresini uzatmakta, hem de depresyon gelişimine katkıda bulunabilmektedir. Hastanede yatış süresi psikososyal etkilenmede önemli bir değişkendir, örneğin nötrofil sayısında azalmaya ikincil araya giren sık enfeksiyonlar ve hastanede yatış süresinin uzaması psikolojik olarak olumsuz etkilenme riskini arttırmaktadır.

Uzm. Dr. Nuşin Bilgin
Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı