Çocuk deyip geçmeyin. Çocuğunuzun 50 yıldır hakları olduğunu unutmayın.

20 Kasım 2009 Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi’nin yayınlanışının 50. yıldönümü yani “Dünya Çocuk Hakları Günü”. Dünyada hala milyonlarca çocuk eğitim olanaklarından yararlanamıyor ağır çalışma koşullarında sömürülüyor aile içi şiddete maruz kalıyor çeşitli hastalıklardan küçük yaşta yaşamını yitiriyor ya da savaşlarda ölüyor. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1959’da oybirliğiyle kabul ettiği Uluslararası Çocuk Hakları Bildirisi, çocukların sahip olduğu hakları ve devletlerin çocuklara karşı yerine getirmesi gereken görevleri belirlemesi açısından çok büyük önem taşıyor.

54 maddeden oluşan ve 191 ülkenin imzaladığı bu sözleşmenin temelinde yatan iki kavramın özellikle altının çizilmesi gerekir. Bunlardan ilki, çocuğun birey olarak var olduğu ve haklarının bulunduğu ikincisi ise çocuğun yararları ilkesinin temel ilke olarak değerlendirilmesi gerekliliğidir.

Türkiye’nin de 1990 yılında kabul ettiği bildiride yer alan haklar, 4 alt başlıkta toplanabilir.

Refah Hakları

Bu haklar bütün çocukların beslenme, barınma, tıbbi hizmet ve eğitim alma gereksinimlerini kapsar.

Korumacı Haklar

Çocukları yetersiz ilgiden, ev içindeki ihmal fiziksel ya da duygusal istismardan ya da başka herhangi bir tehlikeden koruyacak haklarla ilgilidir.

Yetişkin Hakları

Aynı anda yetişkinlerin tek başlarına sahip oldukları haklara çocukların da sahip olmaları gerektiğini söylemektedir.

Ailelere Karşı Haklar

Çocukların reşit olmadan önce anne-babaları karşısında daha fazla bağımsızlık sahibi olmaları gerektiğini ifade eder.

İşte toplam 54 maddeden oluşan bildirinin ilk on maddesi:

Ben çocuğum. Ben bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanma hakkına sahibim.

Çocuklar onurlu ve saygın insanlardır. Yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurları zedelenmeyecek şekilde yetiştirilmeleri sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuklara en yüksek çıkarlar gözetilmelidir.

Çocuk doğduğu anda bir ad ve bir devletin vatandaşı olma hakkına sahiptir.

Çocuk sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklı bir biçimde büyümek için çocuğa ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır.

Çocuğa yeterli beslenme, barınma, dinlenme, oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır.

Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlanmalıdır.
Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir.

Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.

Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır.

Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.

Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.

Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.