Bilindiği gibi, insanların, hayvanların ve bitkilerin, diğer bir deyimle yaşayan tüm yaratıkların en küçük ya pı parçası, yapı elemanı hücredir. Hücreler daima ikiye bölünerek her bir hücreden iki ayrı ve yeni hücre meydana gelir. Bir süre sonra bu iki yeni hücreden her biri de ikiye bölünerek 4 hücre meydana gelmiş olur. Böy lece, hücrelerin sayıları devamlı bir artış gösterir.
Hücreler bir taraftan böyle bölünür ve çoğalırken, diğer taraftan da yaşlanmış ve yaşama yeteneğini kay betmiş hücreler ölürler ve çeşitli yollardan vücuttan dı şarı atılırlar. Şu halde doğa, insan vücudunu oluşturan hücrelerin bir taraftan çoğalmasını, diğer taraftan da Ölmeleri sonucu azalmasını öngörmüştür. Aynen ağaç larda gördüğümüz gibi, bir taraftan yapraklar yaşam gücünü yitirir, sararıp dökülürken, diğer taraftan da ta ze yeşil yapraklar doğar ve gelişirler. Demek oluyor ki, doğa yaşayan yaratıklarda iki güç arasında bir denge oluşturmuştur. Ancak, bu denge doğuştan ölünceye ka dar yaşam boyu aynı düzeyde sürüp gitmemektedir. Insan yaşına ve çeşitli koşullara göre bu denge değişir.
Özellikle ana rahminde ve doğumdan sonra takriben 25 yaşına kadar bu denge çoğalmadan yanadır. Böy lece, 25 yaşma kadar insan vücudu sürekli bir büyüme ve gelişme gösterir. 25 yaşından sonra denge değişir. Ço ğalma mekanizması yavaşlar ve fakat durmaz. Yani, hücrelerin çoğalma oranında bir azalma görülür. Oysa, yaşamını kaybeden ve Ölen hücrelerin sayıları ise çoğa lır. Böylece, 25 - 60 yaşları arası, hücrelerde çoğalma ve Ölmeler takriben aynı orandadır. Şu halde, bu yaşlar arasında insan vücudunda büyüme ve gelişme hemen hemen durur. 60 yaşından sonra ise, hücrelerde çoğalma azalır ve ölümler çoğalır. Bu nedenle, ileri yaşlarda in sanların zayıfladıkları ve hatta vücut yapılarında oran tılı olarak bir küçülmenin yer aldığını görürüz.

Gebelik süresince, ana rahminde sayıları süratle çoğalan ve böylece, çocuğun büyümesine ve gelişmesi ne yardımcı olan hücreler için başta protein olmak üze re vitaminlerin ve minerallerin gerekli olduğunu daha önce belirtmiştik. Eğer anne gereğinden fazla kalori alırsa, bu kaloriler yağ dokusu olarak vücutta yerleşir ler ve şişmanlık başlar demiştik. Annenin gebelik esna sında aşırı beslenmesi ve dolayısıyla şişmanlamasının hem doğumu uzun sürdürerek güçleştirdiğini ve hem de çocuğun iri ve normalden büyük olarak doğum yolunu geçmesinin güç olmasına neden olduğunu bundan önce ki bölümde belirtmiştik.Şimdi ise, annenin aşırı şişmanlığı ve dolayısıyla çocuğun normal ağırlığın üstünde doğmasının diğer bir sakıncasına değinmek istiyoruz.

Doğan çocuğun, normal kabul edilen ağırlığın üze rinde bir kiloda doğması ne anlam taşır sorusunu cevaplandıralım.Hücreler anne rahminde çoğalırlarken büyüklükleri ne, şekillerine ve görevlerine göre ayrılır, gruplaşırlar. Böylece de kaslar, kemikler, sinirler, guddeler, organlar ve sistemler oluşur. Şu halde, hücreler bulundukları yer lere ve görevlerine göre çeşitli cinslere ayrılmışlardır: Adale hücresi, beyin hücresi, kemik hücresi ve diğerleri. Bunlar arasında bir de yağ hücreleri vardır, insan vücu*dunda. Bu yağ hücreleri de diğer hücreler gibi ana rah minde oluşmaya başlarlar ve her doğan çocukta kesin likle az veya çok bir miktar yağ hücresi vücudunun muhtelif yerlerinde bulunur. Eğer bu yağ hücreleri ge reğinden fazla oluşmuş ise, ana karnından çocuk iri, şiş man ve yağlı doğar. Böylece, normalden ağır doğan bir çocukta, diğer hücrelere oranla gereğinden fazla yağ hücreleri ve bunların oluşturduğu yağ birikimi var de mektir.
Doğa kanununa göre, yeni doğan bir çocukta her cins hücre süratle bölünüp sayıları çoğalacağına, böy lece de gelişme ve büyüme yer alacağına göre, mevcut yağ hücreleri de bölünüp sayıları artacağı tabiidir. Bu ku rala göre, doğuşta gereğinden daha yüksek oranda yağ hücrelerinin bulunması, gelecekte yağ hücreleri sayısı nın ne kadar çok olacağını tayin güç değildir. Bu ise, çocuğun ileride şişman bir kişi olacağını gösterir. Ayrıca, araştırmalar, normalin üstünde bir ağırlıkta ve yağlı doğan çocukların gelecek için şişman bir kişi adayı ol duklarını kanıtlamıştır.

Yine araştırmacılar, çocuklarda şişmanlık ile ilgili olarak diğer önemli bir hususu aydınlatmış ve bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmıştır. O da şudur: Yeni do ğan çocuğun özellikle ilk yaşında aşırı beslenmesi, vü cut ağırlığının normalin üstünde artması ve şişmanla ması, doğuştan mevcut yağ hücrelerinin çoğalmalarına, ilave olarak yeni yeni yağ hücrelerinin doğmasına ne den olmaktadır. Böylece, eski hücreler bölünüp sayıları artarken, yeni ilave hücreler de meydana gelmekte ve bunlar da bölünerek çoğalmaktadırlar. Demek oluyor ki, doğumdan sonra, çocuğun gereğinden fazla beslenmesi, fazla kilo alması ve vücutta gereğinden fazla yağ dokusunun bi rikmesinin bazı sakıncalara neden olduğu kanıtlanmıştır.

Bu sakıncalar, kısa ve uzun vadeli sakıncalar olmak üze re iki gruba ayrılır. Kısa vadeli sakıncalar arasında, bu tür çocukların daha geç yürümeye başladıkları ve bun larda çarpık bacak ile düztabanlığın daha sık görüldüğü yer alır. Uzun vadeli sakıncalara gelince: Bu çocukların ileride şişman kişiler oldukları tespit edilmişti. Yani, bunlar gelecek için şişmanlık adaylarıdırlar. Yine bu ko nudaki araştırmalara göre, anne sütü ile beslenen ço cuklarda şişmanlık, diğer süt ve mamalarla beslenmele re oranla daha az görülmektedir.

Çocuklarda şişmanlık konusunu özetlersek, diyebili riz ki: Zararlarını daha önce sıraladığımız şişmanlık, an ne karnında ve yaşamın ilk yılında başlayabilmektedir. Bu nedenle, anne gebelik süresince fazla beslenmemelidir ve böylece doğacak çocuğun normalden fazla kilo alması önlenmelidir. Ayrıca, anne, sağlıklı yaşam açı sından, normal kiloda doğan çocuğunun ,bir yaşma ka dar fazla beslenmemesine ve kilosunun normalin üstün de bir artışa gitmemesine önem göstermelidir. Yeni do ğan çocuk, alması gereken kiloyu almalı ve gereksiz ye re aşırı beslenmemelidir.

ALINTI