Ter kokuları ile savaşmada ilk kural, temizliktir. Deodorant kullanımının en önemli noktası da deodorantların temiz ve kuru koltuk altına uygulanıyor olmasıdır. Böylelikle deodorantınızdan en iyi ve etkili sonucu alabilirsiniz. Ter kokan bir koltuk altına tekrar deodorant sıkmak, oluşmuş ter kokusu ile deodorantın parfümünün karışımından oluşan ağır ve kötü bir kokuya neden olur. Bu yüzden mutlaka koltuk altı temizlenmelidir. Sabahları temiz ve kuru koltuk altına deodorant uygulamak en iyi yoldur.

Sprey deodorantlar, koltuk altına 15 cm.lik mesafeden ve kutu dik tutularak püskürtülmelidir. Eğer bu sprey antiperspirant özelliğe sahip pudralı bir deodorant ise mutlaka çalkalandıktan sonra kullanılmalıdır. Deodorantı giysilerinize sıkmaktan kaçınmalısınız, çünkü leke yapabilir.

Roll-on ve stick deodorantlar koltuk altına sürülerek kullanılır. Yine uygulama öncesinde koltuk altınızın temiz ve kuru olduğundan emin olun, böylece en etkin sonucu alırsınız.

Gün ortasında tekrar deodorant kullanma ihtiyacı hissederseniz koltuk altını tekrar temizlemeniz gerekir. Böylece en iyi sonucu alabilirsiniz.

Terleme
Terleme, ter bezlerinin vücut yüzeyine sıvı salgılanmasıdır. İnsan vücudunda 2 çeşit ter bezi bulunmaktadır; daha ufak olan ve doğru kıl köklerine bağlı olan ve bu köklere açılan apocrine ter bezleri. Bu iki tip ter bezinin dağılımı, fonksiyonları ve salgılamaları aşağıda açıklanacağı gibi tamamıyla birbirinden farklıdır.

Eccrine ter bezleri
İnsan vücudunda tüm vücut yüzeyine dağılmış olarak 2 – 3 milyon adet ter bezi bulunmaktadır. Cildin çok damarlı (kırmızı) bölgelerinde ter bezi bulunmaz (dudaklar gibi). Cilt üzerindeki ter bezi yoğunluğu cm2 başına 100-400 adet arası değişir. Ter bezlerinin toplam sayısı sabittir ve yaş ile birlikte artması söz konusu değildir. Bu yüzden çocuklarda ter bezi yoğunluğu yetişkinlerden daha fazladır, ancak ter bezleri daha ufaktır.

Eccrine ter bezlerinin temel fonksiyonu sıcak bir ortamda ya da fiziksel alışma sırasında vücut ısısının dengelenmesidir. Bu durumlarda vücut ısısı dengelenmezse sıcak çarpması oluşur. Bu yüzden eccrine ter bezlerinin alışması insanların ter türlü iklime uyum sağlamasına yardımcı olur.

Terin vücut yüzeyinden buharlaşması sonucu derideki kılcal damarlar soğur ve vücut ısısında bir düşme sağlanır.

Eccrine ter bezlerinin başka bir fonksiyonu ise avuç içlerinde ve ayak tabanlarında oluşan zihinsel ve duygusal terlemedir.

Eccrine ter bezi temel olarak su içerir (%99). Bunun yanı sıra sodyum klor, potasyum, lactat, üre ve protein de bulunmaktadır. Bu maddelerin dağılımı, su ile larışım, sağlık, yer ve zamana göre değişebilir. Günlük normal terleme hızı 0,5 litredir ancak bu miktar duruma göre günde 10 litreye kadar çıkabilir.

Apocrine ter bazleri
Apocrine ter bezleri özellikle koltuk altı, genital bölge ve yüzde bulunmaktadır. Dağılımları ise vücut bölgesine göre farklılık gösterir. Örneğin koltuk altlarında apocrine ter bezlerinin sayısı, eccrine ter bezlerinin 10 katı kadardır. Apocrine ter bezleri doğumdan itibaren vardır ancak ergenlik ile birlikte aktif hale gelirler.

Ter ifrazatı, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların salgılanmasıyla alakalıdır ve kişiden kişiye değişir. Ter, heyecan, acı veya cinsel dürtülerle salgılanır.

Vücuttan çıkan sıvı ilk anda yağlı ve kokusuzdur. Ancak cilt yüzeyindeki bakteri florasında yerleşik bulunan bakterilerin çürümesiyle ter kokusu ortaya çıkar. Çevre faktörleri ile birleşen koltuk altı, bakteri oluşması için ideal bir ortam oluşturur. Yarı kapalı bir ortam ise bakteri büyümesi için gereken suyun buharlaşmasını en aza indirir. Ayrıca her iki ter bezi de, eccrine ve apocrine, bakteri gelişimini destekleyen aminoasit, yağ ve eloctrolit gibi kalıntılar salgılar.

Bakteri florasının yapısına ve toplam bakteri sayısına göre değişen çeşitli koltuk altı kokuları oluşur.



Ürünler
Her ne kadar antiperspirant ve deodorant kelimeleri birbirinin yerine kullanılsa ve pek çok tüketici bunlar arasında bir fark görmese de aslında bu ikisi eş anlamlı değildir. Deodorantlar bakterilerin çürümesiyle ortaya çıkan apocrine teri maskelerken, antiperspirantlar eccrine ter bezlerinin salgılanmasını azaltarak çalışır.

Antiperspirantlar
Yaklaşık yüz yıl önce koltuk altı ıslaklığını kontrol etmek ve düzenlemek için ilk ürünler geliştirilmiştir.

Kozmetik olarak kullanılan antiperspirantlarda mekanizma şu şekilde işlemektedir: Antiperspirantların aktif maddesi, eccrine ter bezlerinin cilt üzerindeki yüzeyinde engelleyici bir rol oluşturur. Bu nedenle ter bezinden yüzeye çıkan sıvı azalır.

Bu tür engelleme kalıcı değildir. Bunun bir nedeni, aşırı terlemenin bu engeli zayıflatması ve tekrar terleme yeteneğini kazanmasıdır. Başka bir neden ise 25 - 30 günde bir gerçekleşen ve gözeneklerdeki engeli ortadan kaldıran, yüzeydeki ölü deri tabakalarının dökülerek vücuttan atılması olayıdır.

En çok kullanılan antiperspirant aktif maddeleri alüminyum klorohidrat ve alüminyum klorohidreks-glysindir.

Deodorantlar
Yaklaşık 4000 yıl önce, ter kokusu Çin’de söz konusu olan bir kavramdı ve ağaçlardan elde edilen aromatik reçinelerin hayvansal yağlarla karıştırılması bir çözüm olarak kullanılıyordu. Aslında merkanizma ter kokusunun maskelenmesiydi. Daha etkin olan diğer yöntem ise kokudan korunmaktır. Apocrine ter bezi tarafından ortaya çıkarılan sıvı kokusuz olduğu ve ter kokusu bakterilerin bu ortamda çürünmesiyle oluştuğu için bu yaklaşım koltuk altı yüzeyindeki bakterilerin yok edilmesine yöneliktir. Deodorantın aktif maddesi olan bir antimikrobiyal ajanın uygulanması ile bakteri florası yok olur ve ter kokusu oluşumu engellenir.

Klasik antimikrobiyal ajanlar triklosan, farnesol veya polyglycerin-2-caprate’dir.

Özetlemek gerekirse ter kokusunu azaltmanın iki temel yolu vardır:

Birincisi antimikrobiyal özellikle lokal bir ajan kullanarak koltuk altında yerleşik bakteri florasını azaltmaktır. Bu da deodorantların içerisinde bulunan aktif maddeler ile gerçekleşir.

İkincisi ise uygulamadan sonra bakteri gelişimini azaltan ve antimikrobiyal bir ilaç gibi çalışan bir antiperspirant kullanmaktır. Bu ürünler de terlemeyi düzenleyerek daha az ter sıvısının bakterilerle bir araya gelmesini sağlar, dolayısıyla bakterilerle temas eden ter sıvısı çok az miktarda olunca ter kokusu da oluşmaz.

ALINTI