Yalnız anneler...

“Anne olmak nasıl bir duygu?” sorusunun cevabını bir anne nasıl verir dersiniz? “Harika”, “Çok güzel”, “Süper”, “Dünyanın en güzel duygusu…” olarak cevabınızı alabilirsiniz. Anne adayı bebeğinin olacağını öğrendiği ilk andan itibaren bu farklı duyguları hissetmeye başlar. Ay ay bebeğinin gelişimini heyecanla takip eder ve endişelerle karışan duyguları bebeğini ilk kucağına alacağı ana kadar yoğun bir biçimde hisseder.

Psk. Eda Gökduman: “Güzel duyguların içerisinde endişeler ve zorluklar da tek tek başlamış olur. Uykusuz geçen geceler, ateşler, hastalıklar… Bu okurken çocuklarını büyütmüş anneler de “Offf! Çok zor günlerdi.” diyecekler belkide diyor ve yanlız çocuk büyüten annelere önerilerde bulunuyor:

Yalnız anneler...


Aşırı titiz, düzenli ve hijyen bir anne olmayı bırakmak: Bu aşırı çabalar anne üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Önceden düzenli bir eve sahip olan anne bebeğin gelmesi ile dağınıklaşan ortamdan daha fazla rahatsızlık duymakta ve kalan az zamanda toparlanamayan mutfak ve odalar annenin kendisini daha gergin hissetmesine neden olmaktadır. Oysaki bu durum anne tarafından bebek gelmeden önce kabullenilmelidir. Bebekle birlikte eski düzen kalmayacak ve eve harcanan zaman bebeğe verilecektir.

Bebeğin uyku saatlerini dinlenme zamanı olarak planlamak: Birçok annenin yaptığı en büyük hata bu noktadadır. Bu zamanları iş yaparak değerlendirmek yerine kısa uyku molaları, müzik dinleme ve dinlenme zamanı olarak değerlendirmek annenin ruh sağlığını olumlu etkileyecektir.

Bebekle geçirilen zamandan, oyunlardan keyif almak: Gün içerisinde bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılandığı her anı oyun haline getirmek, onunla birlikte gülümsemek anneyi de psikolojik olarak rahatlatacaktır. Bedensel yorgunlukların azaltılması için keyifli dakikaların yatak oyunlarına dönüştürülmesi işe yarayacaktır.

Eşe olan ilgi ve eşle birlikte geçirilen zaman: Bebeğin aileye katılması ile birlikte evliliklerin birçoğunun zarar gördüğünü sıklıkla gözlemlemekteyiz. Bebeğin evliliğe güzel şeyler kattığı düşüncesi doğru olsa da artan sorumluluklarla birlikte eşlerin birbirine yeterli düzeyde zaman ayıramaması, ilginin bebeğe yönelerek, eşe olan ilginin azalması, paylaşımları azaltarak çatışmalara zemin hazırlamaktadır. Eşle yapılan günlük sohbetler, sevgi sözcükleri, dokunuşlar, bebeğin evliliğinize kattığı güzellikler karşılıklı olarak paylaşılmalıdır. Babalar; bazen bebekler ile iletişim kurma zorlukları yaşayabilir. Ne yapacağı, onu nasıl kucağına alacağı, onunla nasıl oynaması gerektiği ile ilgili anne kadar becerikli olamayabilir. Bu konuda da eşe destek olunması ve bebekle iletişimin arttırılarak babaya da görev ve sorumlulukların verilmesi annenin kendine zaman ayırmasına ortam hazırlayacaktır.

Kendine bakımın azalmaması: Artan sorumluluklar, yorgunluk nedeni ile anne kendi ile yeteri kadar ilgilenmemektedir. Kendine bakmayan, kendisi için çaba göstermeyen anne zamanla depresyona girebilir.

Sosyal yaşamın bebekle birlikte kısıtlanmaması: Hamile kalmadan önce keyif aldığı aktiviteleri bebekle birlikte bitirmemek önemlidir. Çocuk doktorunun izin verdiği ortamlarda bu aktivitelere devam edilmesi annenin psikolojisi ve bedeninin dinlenmesi açısından da yararlı olacaktır.

Çalışan bir anne açısından çocuğunu yalnız büyütmek çok daha zordur. Çocuğunun gelişiminde yanında olamadığı, onunla yeterince ilgilenemediği düşüncesi ile yaşanan yoğun suçluluk duyguları annenin psikolojisini olumsuz etkiler. Çalışan anneyi psikolojik olarak rahatlatacak en önemli şey; çocuğuna bakan kişiye olan güvenidir. Bu kişi bir bakıcı, dadı veya anaokulu öğretmeni olabilir. Annenin bu kişilerle yakın, sıcak ve güven içeren bir iletişim biçimi kurması bu kişilerin de çocuğa ilgisini ve sevgisini pekiştirecektir.

alıntı