DOĞACAK BEBEK HAYATIMIZI NASIL ETKİLER?

Annelik ve babalık dünyanın en güzel iki mesleğidir. Bir insanın doğumuna vesile olmak ve onun sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesini sağlamak kadar keyifli başka bir şey olmasa gerek. Sağlık derken; hem beden sağlığı hem de ruh sağlığını hesaba katmak gerekir. İstenen bir hamilelik, sevgi dolu ebeveynler, huzur dolu aile ortamı, güvenli bir toplum, bebeğin ideal gelişmesi için olması gerekenlerdir. İnsanın genlerinde olan annelik ve babalık duygusu çocuğun ideal gelişmesi için önemli etkiye sahiptir. Anne şefkati ve sevgisi, babanın sevgisi ile beraber himayesi ve desteği, çocuğun ideal gelişmesini sağlamlaştıran özelliklerdir.
Doğumu izleyen ilk yılların insan hayatında önemi bilinmektedir. Bu açıdan sağlıklı bir bebek dünyaya getiren anne için bebeğini ilk günden itibaren tanımaya çalışmak, ona büyümesi ve gelişmesi için uygun desteği vermek önemli olmanın ötesinde bir sorumluluktur. Bu dönemde çocuğun beslenmesinin ona gösterilen ilgi ve şefkatin onun gelişmesinde önemli bir rolü vardır. (Oktay, 1999)
Anne babaların en sık sordukları sorulardan biri de doğacak bebeğin kendi hayatlarını nasıl etkileyeceğidir. Anne babalar, yeni gelecek aile bireyine karşı sevgi dolu beklentiler içerisinde olmalıdırlar. Yani hamilelik planlı ve istenen bir hamilelik olmalıdır. Yeni bebek, onlara anne veya baba olma duygusunu hissettirecek ve anne babalar bu durumdan büyük bir keyif alacaklardır. Doğacak bebeğin en büyük ihtiyacı sevgi dolu bir aile ortamıdır. Bu sevgi dolu ortam, doğacak bebeğe daha anne karnında iken hissettirilmelidir. Unutmayınız ki çocuğun dış ortamla; yani dünya ile ilk etkileşimi anne karnında başlar.
Bu dönemdeki annenin ruh hali ve sevgisi kesinlikle bebeği etkiler. Bebeklerin anne karnında daha 6-7. aylardan itibaren işitebildiğini bilmek yerinde olur. O dönemde bebek anne karnında olsa bile dış dünyada olup bitenlerden kısmı olarak etkilenmektedir, diyebiliriz. Annenin o dönemdeki olumlu ve mutlu ruh hali, bebeğin daha sağlıklı olmasını sağlar; buna karşılık mutsuz hamilelikler, anne karnındaki bebeğin psikolojik olarak stresini artırır.
Anne baba adaylarının, doğacak bebeğin düzenlerini bozacağını düşünmeden ve olayı büyütmeden, kendilerini bu evreye hazırlamaları en güzelidir. Belki sorumluluk alanınıza bir kişi daha eklenecek, hayatınıza yeni eklenen kişi programlarınızı değiştirecek, belki de bazı geceler uykusuz kalacaksınız ama o minik yüzün gülümseyişi, dokunuşu, seslenişi size her şeyi unutturacaktır. Anne babalara bebek sahibi olmadan önce en önemli tavsiyemiz, daha anne karnında iken mutlu ve huzurlu, aynı zamanda sevgi dolu aile ortamını hazırlayıp, minik misafiri beklemeleri olacaktır. Hayatın bu yeni evresinin keyfini çıkarmaya çalışmanız halinde bebeğiniz de siz de mutlu olacaksınız. Özellikle istenen ve beklenen hamileliklerin çocuğun öz güven kazanmasına önemli bir katkısı olmaktadır. Yani çocuğun kendisinin istendiğini, beklendiğini hissetmesi, ona verilen değerin önemli bir göstergesidir. Her çocuk, ister anne karnında; ister belli bir büyüklükte olsun kendisinin istendiğini, beklendiğini ve sevildiğini doğrudan hisseder. Çocuğun uzun vadede öz güveninin gelişmesinde bu tür bir etki oldukça önemlidir. Aksi takdirde kişiye verilen değerin az olması sebebiyle problemli bireyler yetişecektir. O halde çocuğunuzu isteyin, sevin ve bekleyin. Burada şunu da söylemek yerinde olur; birçok yeni evli çift, çocukları olduktan sonra birbirlerine daha da çok bağlandıklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla çocuklar bir ailenin yapı taşları arasındaki harca benzetilebilir.

Çocuk Eğitimi Ve Çocuğun Ruhsal Yönü:

Çocuk Eğitimi:
Her çocuk ayrı bir dünyadır. Çocuk yetiştirmek ise en kutsal, en büyük, en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır. Gelecek açısından düşünüldüğünde bu konunun önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Daha doğacak çocuk anne karnında iken anne babaların kafasında birçok soru işareti oluşur. Kız mı erkek mi olacak? Sağlıklı doğup büyüyecek mi? Ailemizde ve günlük hayatımızda nasıl bir değişiklik olacak? İleride nasıl bir insan olacak? okul başarısı iyi olacak mı ? Nasıl bir meslek sahibi olacak? Hayatta başarılı olacak mı? Buna benzer yüzlerce soru ile çocuğu beklemeye koyulurlar.
Bütün bu soruların ve bazı bilinmeyenlerin yanı sıra çocukların psikososyal gelişimini ve kişilik gelişimini doğru yönlendirmek anne babaların en önemli görevlerinden biridir. Bu görevin tam ve eksiksiz olarak yapılması ise her açıdan çok önemli ve birçok yönden zordur. Her ne kadar doğuştan ve genetik olarak alınan özellikler olmasına karşın, her çocuğun ayrı bir fiziksel yapısı, kişilik özelliği, psikososyal özellikleri, duygusal yapısı, zeka kapasitesi ve ruhsal gelişimi bulunmaktadır. Bütün bu özellikler, aile ortamı ve devamlı değişen çevre şartları ile etkileşince ortaya birçok yönü ile anne babadan farklı bir biyopsikososyal yapı ortaya çıkmaktadır.

Çocukları Anlamak:
Çocukların genel davranış özelliklerini tam olarak anlamak ve onların ruh dünyalarına inmek onların psikososyal gelişimini yönlendirmek açısından çok önemli bir noktadır. Anne babaların çocukların ruh dünyalarına inmeden yönlendirme ve eğitim gayretleri, çoğu zaman hedefine ulaşmaz. Anne babalar her gün birlikte oldukları, günlük aktiviteleri birlikte yaptıkları çocuklarını bazen tam olarak tanıyamamakta ve onların psikososyal gelişimini iyi yönde yönlendirememektedir. Bazı anne babalar, çocuklarının sadece fiziksel bakımlarına yönelik beslenme, barınma, sağlık problemlerini gözetip onların olaylar karşısındaki düşüncelerini, tepkilerini, yorumlarını, üzüntülerini, sevinçlerini, ruhsal yönlerini gerektiği kadar hesaba katmazlar. Kişisel görüşme ile haberleştiğimiz Amerikalı acil müdahalelerde bulunan bir sağlık mensubu şu yakınmaları dile getirerek endişelerini belirtiyordu '' acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardan çocukların etkilendiğini ve bazı psikolojik problemlerin oluştuğunu görüyorum, anne babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarını bahsettiğimde, onların bana cevabı onlar çocuk ne olacak ki şeklinde oluyor. Ben buna dayanamıyorum ve çok üzülüyorum, çocukların da ruh dünyası var '' .Gerçekten de bazı zamanlar günlük olaylar ve gelişmelerin arasında çocukların olaylar karşındaki ruhsal tepkisi en son akla gelmektedir.

Çocuğa Ayrılan Vakit:
Her anne baba çocuklarının gelişimi ve onların ruhsal yönleri ile çok ilgilendiklerini söyler ama kendi kendilerine oturup ''çocuğuma bu gün ne kadar vakit ayırdım ?'' diye sorduklarında, kendilerini tatmin eden cevabı çok azı alır. Bu durum aynı evi paylaşan fakat farklı dünyaların insanı oldukları anlamına gelir. Çocukla az da olsa kaliteli vakit geçirmek gerekir.

Ruhsal Gelişime Etkiler:
Her bir çocuğu ayrı bir dünya olarak kabul edip, onların ruh dünyasına inebilmek, ancak eğitim, anne baba bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi ile olacaktır. Ayrıca aile yapısının güçlendirilmesi, aileye sunulan imkânların artırılması, ailenin sosyokültürel ve sosyo-ekonomik açıdan desteklenmesi, çocukların yaşadıkları ortamların, çevre imkânlarının, devletin sağlayacağı imkânların çeşitliliği ve kalitesi bu sorunların oluşması ve sürecinde etkili olabilmektedir.
Çocuk eğitiminde çocuğun gerektiği şekilde yetiştirilmesi ve onun topluma hazırlanması, büyük ölçüde anne babanın hayatın ilk gününden itibaren çocuk ile ilgilenmesi, onun ile karşılıklı etkileşimi, ona değer vermeleri, kişilik yapısına saygı duymaları, ona yeterince vakit ayırmaları, onun bakım, beslenme ve korumasını sağlamaları, sevgi ihtiyacına karşılık vermeleri, ideal bir aile ortamı hazırlamaları, ona karşı ideal tavırları, tepkileri, tutumları etkili olmaktadır. Burada etki tepki prensibini hatırlatmak yerinde olur, anne babanın direk çocuğa yönelik veya gün içerisindeki herhangi bir davranışı, sözü, tavrı, tepkisi ve yorumunun çocuk üzerinde bir mutlak bir etkisi olacaktır. Bu etkinin çocukta yansımaları iyi veya kötü yönde görülecektir Aynı şekilde çocuğun her konuşması, davranışı ve yorumuna anne babanın tepkisi de çocuğun kişilik gelişiminin şekillenmesine neden olmaktadır. Yani çocuğu yanlış bir şey yaptığında ve bunu tekrarladığında sessiz kalan bir ebeveyn dolaylı olarak '' ben bu davranışı destekliyorum '' mesajı verir. Diğer taraftan çocuğun olumlu davranışını onaylamayan bir ebeveyn çocuğa yine dolaylı olarak '' bu davranışın benim için önemli değil, olsa da olur olmasa da '' mesajını verir. Bununla birlikte görmezlikten gelinen tekrarlayan hatalar giderek büyür, olumlu davranışlar ise giderek azalır. Çocukları her an kontrol etmek her yaptıkları konusunda haberdar olmaya çalışmak çocuğu ruhsal gerilime itebileceği gibi, diğer yandan çocuğu kontrolsüz ve kendi halinde bırakmakta çocuğun önü alınamayan davranış problemleri geliştirmesine zemin hazırlamaktadır. Bu iki kutbun ortasında hareket alanı ideal olanıdır.
Burada hemen şunu belirtmek gerekir ki günümüz iletişim ve etkileşim toplumunda çocuğun gelişimi konusunda anne babalar üstlerine düşen her türlü görevi yapsa bile akraba çevresi, okul ortamı, arkadaş ve sosyal çevresi, dişarıdan gördükleri, duydukları da gelişim ve ruh sağlığı açısından çok önemli olmaktadır. Anne babalar bazen kendileri haricinde oluşan etkiler konusunda oldukça çaresiz kalabilmektedir. Yani hem ev içerisinde çocuğa gereken yönlendirme, hem de onun ev dışında psikososyal gelişimine kötü yönde etkide bulunacak etkenlerden koruma, ikisini de sağlamak ideal gelişim açısından gerek ve yeter şart olmaktadır

Yapılması Gerekenler:
Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde psikososyal gelişimini sağlamak ve uygun eğitimi vermek için yapmaları gereken şeyleri şu şekilde sıralayabiliriz: Dengeli eğitim ve yönlendirme,Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği, çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları, olaylar ve ilerleyen süreç içerisinde çocuğa yansıyan davranışlar olarak tutarlı olmaları ve zaman aşımından dolayı farklı farklı tepki vermemeleri, çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması, güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması, hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırılmaları, yapılan yanlışları sonucunda sadece kızmak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları ve ona doğru olan hedefi vermeleri, Onlara her yönüyle değer vermeleri, kişilik yapılarına saygılı olmaları, onlara söz hakkı tanımaları, sevildiklerini hissettirmeleri, onlara güven duygusunu aşılamaları, sosyal ve psikolojik gelişimini yakından takip etmeleri, Gösterilen davranış problemlerine karşı duyarlı olmaları, zamanında ve erken müdahaleyi sağlamaları , kendi psikolojik sıkıntılarını çocuklara yansıtmamaları, onlardan gelişim ve kapasitelerinin üzerinde beklentiye girmemeleri, onlara yeterince zaman ayırmaları, Onların sosyal çevrelerinin farkında olmaları şeklinde özetlenebilir.

alıntı.