Ailede İletişimin A B C si

“Duygu ve düşüncelerinizi eşinize anlatabiliyor musunuz? Evinizde paylaşım ortamı oluşturabildiniz mi? Aile içi iletişimlerde her şeyi açıkça konuşabiliyor musunuz? Bağırıp çağırmadan içinizdekileri söyleyip sorunlarınızı çözebiliyor musunuz? Çocuklarınızı yetiştirirken eşinizle ayrılıklara düşüyor musunuz?....”

Aile veya evlilik olgusunda temel birim eşlerdir. Eşler arası ilişkiler, yalnızca kendilerini etkilemekle kalmaz, çocuklar sözkonusu ise onların kişiliklerinde derin izler bırakır. Çocuklar fiziksel olarak nasıl ebeveynlerine benziyorlarsa iletişim biçimleri, sorunlara yaklaşımları, paylaşım özellikleri ile de aile ortamını yansıtırlar, anne ve babalarına benzerler. Kendi özünü bulan, kendine inanan, güvenen, sorumluluk sahibi çocuklar yetiştiriyor muyuz? Çocuklarımız girişkenlik becerilerini edinebildiler mi? İstemedikleri durumlarda korkmadan hayır diyebiliyorlar mı? Aile içi iletişimlerimiz ne durumda hiç düşündünüz mü? Yoksa sizler de zamana dokunmayan, böyle geldi böyle gider diyenlerden misiniz?

İnsanın varolduğu günden bu yana sözsüz veya sözel iletişimin gerçekleşmediği bir durum söz konusu değildir. İletişimsizlik söz konusu denildiği anda bile mutlaka birbirimize mesajlar göndeririz. İnsanın varolduğu her yerde iletişim vardır; işte, okulda, sokakta sürekli iletişim ve etkileşim halindeyiz. Çevrenizde hoşlanmadığınız biri olduğunda görüşmezsiniz, konuşmazsınız, kaçarsınız ve ondan kurtulursunuz olur biter. Peki her an eşinizi, çocuklarınızı, ailenizi değiştirebilir, onlardan kaçabilir misiniz? Sanırım hayır diyenler çoğunlukta. O halde ailede iletişime göz atmaya, bu konuda gelişmeye, iletişim becerilerinizi geliştirmeye ne dersiniz? Çünkü; yaşam bazen yaptığımız şeyleri aile içerisinde yeniden yeniden yapmak, bunu yaparken de mutlu olmaktır.

Aile ve toplumsal yaşamımızda korkularımız, önyargılarımız, duyarsızlıklarımız, güvensizliğimiz, ben merkezciliğimiz, alınganlıklarımız nedeni ile pek çok iletişim kazaları yaşıyoruz. Yanlış anlarlarsa diye düşüncelerimizi söyleyemiyoruz, eşimizi kaybetmekten korktuğumuz için onu eleştiremiyoruz, ceza verirse diye anne babamıza inandıklarımızı söyleyemiyoruz, kızarırsam diye duygularımızı ifade edemiyoruz ve sonuçta iletişim çatışmalarının getirdiği mutsuzluklar yaşıyoruz. O halde.....İletişimlerde;

Biraz Duyarlılık...
Duyarsızlıklarımız. Akşam eve geliyorsunuz ve kızınız üzerinize atlayıp bir şeyler anlatmaya çalışıyor, ya da eşiniz; siz onları dinlemiyorsunuz... Kızınız ya da eşiniz bir daha sizinle konuşmak paylaşmak ister mi? Ne dersiniz; biraz zaman, biraz duyarlılık....

Keşkelere kapılmamak...
‘’Keşke öyle demeseydi, öyle davranmayıp şöyle yapsaydım’’ dediğimiz çok olur değil mi? Keşkeleri yaşamamak için iletişim becerilerimizi geliştirip aile ve toplumsal yaşamda iyi ve yakın dostluklar kurabiliriz. Çünkü keşkeleri geri getirecek zaman yoktur artık....

Öncelikler....
Eşimizi, aile bireylerini fiziksel ve içten dinlemek, savunmaya geçmeden, yargılamadan, süzmeden, anlamak ve anlatabilmek için dinlemek....


:: YAŞAMDAN KESİTLER
OLAN
Genç: Baba arkadaşlarımla hafta sonu sinemaya gidebilir miyim?
Baba: Sen otur önce zayıflarını kurtar.

OLABİLİR Mİ?
Genç: Baba arkadaşlarımla hafta sonu sinemaya gidebilir miyim?
Baba: Oğlum, arkadaşlarınla sinemaya gitmek istemeni anlıyorum, onlarla birlikte olmaktan mutlu oluyorsun, gitmelisin de. Ama bazı derslerin zayıf istersen bu konuda bir çalışma planı yapalım seninle sonra sinemaya gidebilir misin karar verelim ne dersin?

Kendimizi tanımak...
İyi bir iletişimin diğer bir halkası, becerisi kendimizi tanımaktır. Kendimizi tanımak duygu ve düşüncelerimizin farkında olmak ve iletişimde etkili olarak kullanmaktır. Kendimizi iyi tanırsak duygularımızın kaynaklarını da iyi biliriz.

Duygularımızı tanımakla da iş bitmez çoğu zaman onları nasıl kullanacağımızı bilemeyiz. Duygularımızı bastırmadan, kabullenerek, ben diliyle ifade etmek hem karşımızdakinin bizi anlamasını sağlar ve hem de ona konuşma olanağı yaratır ve iletişimi sağlıklı kılar.

Kendimizi ifade edebilmek...
Kendimizi Değiştirmeden Hiç Bir Şeyi Değiştiremeyiz.
Başkaları ile konuşurken verdiğimiz mesajlar duygularımız, düşüncelerimiz, gözlemlerimiz ve gereksinmelerimizi ifade eder, ama bunun pek farkında değilizdir. İnsanlar arası iyi iletişim için anlatmak istediklerimizi dolaylı yollar kullanmadan, suçlama, yargılamada bulunmadan ifade edebilmeliyiz.

İletişim iki yönlüdür: Biz ve diğerleri. Sözlü mesajlar kadar sözsüz mesajlarda iletişimde kullanılır. Çoğu zaman da ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önem taşır. Beden dilimiz gerçek duygularımızı açığa vurur. Bazen beden diliyle söylediklerimiz birbirini tutmaz. Bunu anlayabilmek de iletişim becerisidir.

:: YAŞAMDAN KESİTLER
OLAN
Kadın: Bu gün de geç kaldın (kızarak)
Erkek: İşim çıktı da ondan (başka tarafa bakarak)
Kadın: Annemlere gideceğimiz zaman hep işin çıkıyor değil mi canım...
Erkek: Tesadüf inan ki, niye gitmek istemeyeyim (arkasını dönerek).
OLABİLİR Mİ?
Kadın: Bu gün de geç kaldın...
Erkek: Sana doğruyu söylemek isterim, arkadaşlarla biraz oturduk, ben annenlere gideceğiz diyeceksin diye ağırdan aldım,
Kadın: Annemlere gitmek istemiyor musun, ben sizinkilere gidiyorum ama, bizi bekliyorlardı...
Erkek: Biliyorum ama, onların titizliği nedeniyle rahat oturamıyorum, onları yormak da istemiyorum, evde oturmak daha iyi.
Kadın: Rahatsız olduğun noktaları onlarla konuşabiliriz, ne dersin canım, anlatmazsak yanlış anlayabilirler.
Erkek: Haklısın, onları sevmediğimi düşünsünler istemem.....

Genellemeler; “hep”ler, ”hiç”ler olmadan iletişim......
Hep senin yüzünden, hiçbir zaman, hep böyle yapıyorsun, her zaman, hiç kimse, herkes....Toplumsal ve aile yaşamımızda özellikle o anda olan olay veya davranışa odaklanmak yerine geçmişi veya herkesi kapsayan genellemeler yapmaya başlarız, bu da karşımızdaki insanı savunmaya iter ve sağlıklı iletişim kurmak olanaksızlaşır.

Hayır diyebilmek...
Hayır diyebilmek iletişimde önemli bir yer tutar. Kırmamak, üzmemek, beğenilmek ve arkadaş kazanmak için hep evet deriz. İlkelerimiz, değerlerimiz, yaşama bakış tarzımız evet ve hayırlarımızı etkiler.

Eleştiri...
Sürekli eleştirilmek öfke birikimine ve davranış bozukluklarına yolaçar. Eleştiri yapıcı veya yıkıcı olabilir. Bunu belirleyen eleştiriyi yapan kişinin tutumlarıdır.

Eleştiri, eşinizin veya çocuklarınızın davranışına yönelik, olumlu sonuçlar almak için, kişiliğe yönelmeden, genellemeden, karşımızdakinin duygularını da göz önüne alarak, karşılaştırma yapmadan ve ilgili kişi yalnızken yapılırsa olumlu sonuçlar alınabilir.

:: YAŞAMDAN KESİTLER
OLAN
Kadın: Canım eşyalarımız eskidi,
artık yenilesek mi?
Erkek: İsteklerin de hiç bitmiyor...
OLABİLİR Mİ?
Kadın: Canım eşyalarımız eskidi, artık yenilesek mi?
Erkek: Evet haklısın, istersen seninle birlikte ekonomik durumumuzu gözden geçirerek buna karar verelim, şu anda çok uygun olmayabiliriz eşya almaya ve bundan üzülmeni istemiyorum.

Zihin okuma
Aile içerisinde özellikle eşler iletişimlerinde birbirlerinin davranışlarının alt metnini bildiklerini sanırlar. “Şöyle söylüyor ama aslında bana bunu demek istedi, sevdiğini söylüyor ama başka bir şey söylüyor...” ve bunun gibi karşımızdakinin söylemediklerini okumaya çalışmak yaşamımızı da iletişimlerimizi de güçleştiriyor. İletişim için o anda ne yapılıyor ve söyleniyorsa onu kabul etmek, ardını düşünmemek gerekir.

Aile içi iletişimde olumlu duyguları bedensel ve sözel dille anlatmak, olumsuzları yalnızca sözel olarak anlatmak, karşımızdakinin duygularına duyarlı olmak, olayları ayırmak, olumlu ortam oluşturmak, açık olmak, önyargılardan kurtulmak, gerçekleri konuşmak, farklılıkları kabul etmek, dinlemek, sonuçları düşünmek, duyguları kabul ama davranışları değil, saygılı, duyarlı, nazik, hoşgörülü, sataşmadan iletişim kurmak gerekir.

Kendi kendimizi yönetebilmek...
Duygu ve düşüncelerimizin sorumluluğunu alabilmek, yaşadıklarımızın kendi algılarımızdan, yaşantılarımızdan ve yorumlarımızdan kaynaklandığının bilincine varmak ve ailede haksız suçlamalarda bulunmamak iletişim için olmazsa olmaz püf noktası.

İletişim ve etkileşim içine girildiğinde derya deniz denilecek derinlikte bir konu, ama her şeyi doğarken öğrenerek doğmuyoruz.Hiç bir şey için geç değil, iletişim becerileri de araba kullanmak gibi öğrenilebilir becerilerdir.Aile içerisinde bu becerilerinizi geliştirmekte güçlük çekiyorsanız profesyonel destekle bunu başarabilirsiniz. İyi bir aile yaşamı için bir ucundan yakalamak gerekir, çünkü; “İnsanların ortak bir özelliği vardır: herkes birbirinden farklıdır. Ailenin ise mükemmel bir özelliği vardır: farklı olan herkesi birbirine sevgiyle yaklaştırır”


Dr. Fatma Akfırat


.ALINTIDIR.