Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer,öğretmen açığının bulunmadığını açıkladı.
Dinçer'in açıklamasından satır başları:
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yeniden yapılandırıldı. Kimi çevreler bu yapılanmayı, MEB milli vasfını kaybediyor diye nitelendirdi. Yapılanma tam olarak neyi amaçlıyor?
Biz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilatıyla ilgili kanunda değişiklik yaptık. Eğitimle ve eğitim sistemiyle ilgili bir değişiklik yapmadık. Türkiye’de eğitimin temel ilkelerini belirleyen kanun, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile milli eğitim temel kanunudur. Bizim yaptığımız değişiklik bu kanunlarla alakalı değil. Teşkilat kanununda yaptığımız değişiklik ile hiyerarşik basamakları azalttık. Dolayısıyla, Türk eğitim sistemini daha etkin ve verimli kılmayı amaçlayan bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü önceki yapı çok büyümüştü, esnekliğini kaybetmişti, katılaşmıştı. Dolayısıyla da bir görevi birden çok birim yapmaya başladığı için koordine olamıyordu ve etkinlik kaybolmuştu. İkincisi, hiyerarşik basamaklar çok arttığı için kararlar gecikmekteydi. Üçüncü olarak, çok katı gelenekler, bakanlıkta yenilik yapma fırsatı sunmuyordu. Yaptığımız çalışmada tüm dünyada meydana gelen gelişmeler karşısında daha esnek, daha çabuk karar verebilen, işlerini daha etkin yürütmeyi başaran bir örgüt tasarlamaya çalıştık.
ARADA 20 MİLYARLIK FARK VAR
MEB bütçesinin Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçesinin üzerinde olduğu belirtiliyor. Ancak, savunmaya ayrılan ve bu yıl ilk kez Sayıştay’ın denetimine tabi olacak olan bütçe dışı kaynaklar ortaya çıktığında, MSB bütçesinin yine MEB bütçesinden yüksek olacağı belirtiliyor...
Başbakanlık müsteşarlığının bilmediği kaynak olamaz. Biliyorsunuz ben başbakanlık müsteşarlığı yaptım. MEB, ÖSYM, YÖK, üniversiteler ve birde il özel idarelerinin eğitim için ayırdığı payları dahil edildiğinde milli eğitim bütçesi bu yıl 59 ila 60 milyar liraya ulaşıyor. MSB, Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) fonu, askeri vakfa ait firmalar ve benzeri kaynaklara baktığınız zaman bu yıllık 38, 39 milyar lira civarındadır. Arada 20 milyar liralık fark var.
ŞEFFAFLIK ÇOK ÖNEMLİ
Bir başka ayrıntı ise şöyle; daha önceki yıllarda savunma ihtiyaçları ile ilgili olarak şayet bütçe kaynakları yetmezse örtülü ödenekten de destek sağlanıyordu. Hatırlarsanız, 2003 yılından önce örtülü ödenekten savunma ihtiyaçları için bazı demirbaş alımları ki ben hücumbot alımını biliyorum yapılıyordu. Ancak 2003’ten sonra hükümetimizin yaptığı düzenlemeye göre, örtülü ödeneklerden demirbaş sayılacak türden hiçbir şeyin alınmaması kararlaştırıldı. Mesela, MSB, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT, artık demirbaş sayılacak harcamalarını kendi bütçelerinde açıkça göstermek zorundalar. Çünkü şeffaflık çok önemli. Şayet bu kurumlar, demirbaş alımlarını kendi bütçelerine koyamıyorlarsa Başbakanlık’taki Güvenlik İşleri Başkanlığı bütçesinden alım yapabiliyorlar. Dolayısıyla kimi alımlar, bu kurumların kendi bütçelerinde görülmüyorsa güvenlik işleri başkanlığı bütçesinde görülüyor. O yüzden insanların gönlü rahat olsun. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi 2002’de 7,5 milyar Türk lirası iken 2011 yılında yüzde 354,6 artışla 34,1 milyar TL oldu, 2012’de ise 39,2 milyar TL öngörülmesiyle bu artış oranı yüzde 425’de çıktı.
Bazı okul isimlerinin değiştirileceğini söylediniz. Neden?
Şimdiye kadar sadece kendi kaynaklarımızla değil aynı zamanda hayırsever kaynaklarıyla çok ciddi anlamda eğitim sistemine okul kazandırdık. Çoğu kere de bağış yapan kişiler, ister şahıs olsun ister tüzel kişilik olsun, bağışladıkları okullara kendi isimlerini vermek istiyorlar.
BU KADAR ÖĞRETMENE İHTİYACIMIZ YOK
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 12 Eylül darbesi ürünü olan YÖK'ün yapısını değiştireceklerini söyledi. "Üniversiteleri akademik olarak özgürleştireceğiz"diyen Dinçer, eğitime ayrılan bütçenin savunmaya ayrılandan 20 milyar lira daha fazla olduğunu belirtirken, kamu yönetiminin geleneksel zafiyeti yüzünden açıkta kalan 264 bin öğretmene "Bu kadar öğretmene ihtiyacımız yok, yeteneklerine uygun başka mesleklere yönelsinler" tavsiyesinde bulundu.