Umut nasıl bir duyguysa böyle. En küçük şeyden nem alıp insanın içine işleyiveriyor öyle.
Ne kadar umudum yok desen de, bir yerden küçük bir kırıntı oluşunca, yandın bir kere.
Sonra da o umutlar seni dibe çekiyor, en dibe. Kendi sonunu hazırlıyorsun. Besliyorsun içinde, bilinçsizce.
"Umut olmasa yaşanır mı zaten" diyorsun sonunda. Umut ediyor, umutla bekliyorsun işte, her ne ise onu...
Umudun, hayata tutunacağın tek bir dikenli "dal"ın olunca da
Elini kanatsa, hatta parçalasa dahi bırakamıyorsun...