Günümüzün karmaşık ve yoğun temposu, biz yetişkinleri bir koşuşturmaya sürüklerken ; ihtiyacı sadece yemek, içmek,giyinmek gibi maddi şeylerden ibaret olmayan çocuklarımızı da renkli ve çekici bir dünyanın büyüsüne kaptıran televizyonun tutsağı haline getiriyor.
Çocuklarımız gözlerini dünyaya ilk açtıkları andan itibaren televizyonun renkli, parlak ve bir o kadar da sahte dünyasıyla tanışıyorlar.Henüz konuşmayı dahi bilmeyen bebekler gözlerini ayırmaksızın çizgi filmler, diziler ve reklamların göz kamaştırıcı görüntülerini izliyorlar.Fakat bunları izlerken eğlenen ,oyalanan çocuklarımız bizden uzaklaşıp ,kendilerine yeni , eğlenceli ve düşsel bir dünya kuruyorlar.Anne babalarıyla ve yaşıtlarıyla birlikte geçirmeleri gereken bu zamanı,onlara sadece kendileriyle ve hayalleriyle baş başa yeni bir dünya sunan televizyon karşısında geçiriyorlar.Bu yeni dünya hem alabildiğine renkli hem de bir o kadar tehlikeli öğeler içeriyor.Hepimizin bildiği öğeler bunlar;şiddet,sihir-büyü gibi çocuğu gerçeklikten uzaklaştıracak hayali görüntüler,yaşlarına uygun olmayan cinsel içerik dolu yayınlar.

Kişiliklerinin, beyinlerinin, bedenlerinin en hızlı şekilde geliştiği bu kritik dönemde çocukların, anne ve babasının ilgi ve sevgisini hissederek, onların rehberliğinde yeni şeyler öğrenmeye ihtiyacı var.Arkadaşlarıyla sosyalleşmesini ve kişiliğini geliştirmesini sağlayacak oyunlar oynamaya ihtiyacı var.Beyinlerinin bir teyp bandı gibi her şeyi kaydettiği bu dönemde ,faydalı ve gelişimlerini destekleyici bilgilere , henüz bir fidan kadar narin bedenlerinin ise sürekli oturur pozisyonda televizyon seyretmek yerine çok daha eğlenceli ,geliştirici fiziksel faaliyetlere yani ev dışında ya da içerde çeşitli oyunlara ihtiyacı var.
Çocuklar televizyon karşısında kendi kendilerine büyüyüp gelişmeye çalışırken ,farkında olmadan ekrandaki gösterişli modellerle bütünleşme ve gerçek dünyadan bir uzaklaşma başlar.Örneğin 3-4 yaş grubundaki çocuklar,model aramaya hayatlarının merkezine birini koymaya daha meyillidirler.
Zamanlarının çoğunu televizyon karşısında geçirdikleri için modellerini de buradan seçebilirler.Çocuk bir anda kendini silahlı,yenilmez bir kahraman ,bir parmağıyla her şeyi yapabilen büyülü bir masal perisi zannedebilir.Bu nedenle, model aldıkları kahramanın hareketlerini yapmak isterken fiziksel olarak yaralanan ya da model aldıkları hayatlarıyla yaşarken olduğu gibi hiçbir şeyin sorumluluğunu almadan yaşayıp gerçek sorunlarla karşılaştığında kendini zayıf ,çaresiz hissettiği için psikolojik yönden çöküntü yaşayan çocuklar çevremizde hiç de az değildir. Yapılan bir araştırmada televizyondan çocukların yetişkinlerden farklı etkilendikleri,model aldıkları için saldırgan ve hayalperest kişiliklerin ortaya çıktığı görülmüştür.
Zamanla çocuklarımızın en yakın dostu haline gelen televizyonu ,onlara faydalı hale getirmek bizlerin elinde.Çocuklarımız televizyon izlerken ,onların yanında olup onları doğru yönlendirmek,televizyon saatlerini çocuklara göre olan programların olduğu belirli saatlerle sınırlandırmak ,seyrettikleri ve kafalarını karıştıran şeylerle ilgili doğru ve yeterli açıklamalar yapmak onların ,televizyonu zarar görmeden ve yararlı şeyler öğrenerek kullanmalarını sağlayabilir,geleceğe daha sağlıklı nesiller yetiştirebiliriz.

ALINTI