Eğitim, herkesin konuşabileceği bir konu mu?
"Futbol, siyaset ya da ekonomiyle ilgili hemen herkes konuşabilir. Öyle ya da böyle, bilgisi de vardır, fikri de. Ama bazı alanlar var ki, bırakın konuşmayı yanından bile geçemezsiniz. Örneğin bilimsel konular. Bir de eğitim, tıp ve mühendislik gibi spesifik alanlar var ki, konuşurken çok dikkatli olmak gerekir. Örneğin hastaya ilaç öneremezsiniz, örneğin binaların statik hesaplarını yapamazsınız, örneğin bu uçak niye alçaktan ya da yüksekten gidiyor diye yorum yapamazsınız. "
Eğitim ve öğretim de pedagojik bir alan. Öğrenime başlama yaşından ilgi ve yeteneklerin tespitine, mesleki yönlendirmeden zorunlu temel eğitim süresine kadar hemen her konu, ayrı bir uzmanlık gerektirir.
İşte bu çerçeveden bakıldığında Cumhurbaşkanı Gül‘ün “Önemli olan tartışabilmek ve herkesin konuşabilmesidir” şeklindeki sözlerini yadırgamadık desek yalan olur.
Temel hak ve hürriyetler, örneğin yeni Anayasal düzenlemeler konusunda elbette herkes fikrini ortaya koymalı ama teknik konularda, ne olur işi uzmanlarına bırakalım.
Üniversitelerimizde 60’a yakın eğitim fakültesi var. Onlardan bugün görüş almayacağız da ne zaman alacağız? Dün alınmamış olması bir hata ise aynı hatayı bir kez daha tekrarlamak zorunda mıyız?
Çankaya’nın görüşü?
Cumhurbaşkanı Gül, “Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılması teklifi çok tartışılıyor. Bu konuyla ilgili bir değerlendirme yapacak mısınız?” diye sorulması üzerine şöyle konuştu:
“Meclis’te tartışılıyor, herkes tartışıyor. Tartışmalar sonunda çoğunluk neyi söylerse muhakkak ki kritikler ve tenkitler de dikkate alınarak bir neticeye ulaşılacaktır. Bunlar demokratik sistemin gerekleridir. Önemli olan tartışabilmek ve herkesin konuşabilmesidir. Demokratik ülkelerde yasalar nasıl yapılır? Açık, seçik, tartışılarak. Bütün partiler fikirlerini söyler. Sivil toplum örgütleri, bu konuyla ilgilenenler görüşlerini ifade ederler. Bütün bunlar dinlenir. Bütün bunlara önem verilmesi gerekir. Bunların sonunda nihayet uzmanların tavsiyesi. Doğru neyse o istikamette yasalar milletin iradesini temsil eden parlamento tarafından gerçekleştirilir.”
Yasaları yapmak elbette parlamentonun işi. Bu konuda hiç kimsenin tereddüdü yok. Ama, zaman zaman olduğu gibi, uzman görüşü yeterince dikkate alınmadan çıkartılacak bir yasa söz konusu olursa, Çankaya’nın tavrı ne olur? Onların göstermediği duyarlılığı, Köşk gösterir mi? Eğer bu bilinirse, hele hele bir daha görüşülmek üzere geri gönderileceği ihtimali oluşursa, hazırlanan yasa çok daha titizlikle ele alınır. Bu da, olası tartışmaların önünü daha şimdiden kesmiş olur...
Uzmanların görüşü
Üniversiteler ve konuyla ilgili sivil toplum örgütleri, okul öncesi eğitim, yönlendirme, seçmeli dersler ve temel eğitimin süresi konusunda günlerdir görüş bildiriyorlar. Ama sanki söyledikleri hep havada kalıyor. Çünkü sözlerine fazla itibar edilmiyor. En azından ortada böyle bir izlenim var...
Bu arada, TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nun yaptığı çalışmalara da, Milli Eğitim Şûrası ve Talim Terbiye Kurulu’nun icraatları gibi biraz önyargıyla bakılıyor. “Siyasi atmosfere göre karar veriyorlar“ deniliyor. Haksız da sayılmazlar. MEB ve Talim Terbiye’nin, bir dönem ak dediği kararlara sonraki dönemlerde kara dediği çok görüldü...
İşte bu yüzden, eğitim sistemimizi derinden etkileyecek olan okul öncesi, temel eğitim ve yönlendirmeye yönelik kararların, sonraki dönemlerde ya da bir sonraki bakan döneminde, çöpe atılmaması için enine boyuna irdelenmesinde sonsuz yarar var.
Ak Parti iktidarı döneminde, bir bakanın yaptığını, ötekinin bozduğu onlarca karar var. ÖrneğinSBS, örneğin bilişim sınıfları, örneğin öğretmen atamaları...
İntikam yasası mı?
İktidarın da, muhalefetin de yasaya bakış açısı kesinlikle siyasi. Muhalefet, “Yapılan düzenleme,28 Şubat’ın rövanşı“ demenin ötesinde yeni bir açılım getirmezken, iktidar da, baş tacı edilecek büyük hedefi gölgelercesine, muhalefeti haklı çıkartmak için her türlü argümanı ortaya koyuyor.
Çocuklarımızın geleceği ve pedagojik kurallar, her iki tarafın de umurunda değil. Biri o tarafa çekiyor, diğeri öteki tarafa. Oysa her iki taraf da, okul öncesi eğitim ve zorunlu 12 yıllık temel eğitimin önemi konusunda hem fikir.
Keşke, didişmeyi bırakıp, en azından bu konuda, ortak akıl geliştirseler. Bak işte o zaman, kazanan herkes olacak. Ama nerdeee...
Özetin özeti: Eğitim ciddi bir iş ve bakalım bunu ne zaman anlayacağız!..
Abbas Güçlü
