Müzik Sadece Ruhun Gıdası Değil !

Dinlenmek, eğlenmek ya da hoş vakit geçirmek için dinlediğimiz müzik artık pozitif tıpta daha fazla kullanılmaya başlandı. Daha çok ruhsal hastalıklarda kullanılan müziğin insan sağlığına etkileri tıbbın ilgisini giderek daha çok çekiyor.

Yüzyıllardır özellikle ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan müzik, birçok tıbbi çalışmanın ve araştırmanın önemli adımlarından biri. Müzikoterapiyle ilgili son haber İsveç’ten geldi. İsveç’teki Örobro Üniversite Hastanesi’nde müzik dinlettirilen hastaların ameliyattan önce ve sonra ağrı kesiciye daha az ihtiyaç duydukları gözlendi. Müzikle tedaviyi ve müziğin koruyucu tıptaki rolünü hekim müzisyenlerden Prof. Dr. Selahattin İçli ‘yle konuştuk...

Hem hastalıkların tedavisinde hem de koruyucu tıp yöntemleri arasında yer alan müzikoterapinin özü, müziğin sakinleştirici etkisinden kaynaklanıyor. Yapılan bir araştırmada, ameliyata girecek hastaların bir kısmına klasik müzik dinlettirilerek hastaların ağrıya verdiği tepki gözlendi. Klasik müzik dinleyen hastaların ameliyattan önce ve sonra ağrı kesicilere daha az ihtiyaç duydukları belirlendi. İsveçli bilimadamları, araştırma sonucunda müziğin acıyı dindirici ya da azaltıcı etkisi olduğu sonucuna vardı.

Bilimsel olarak müziğin insan beyni ve bedeni üzerindeki etkisinden bahseder misiniz, müzik insan psikolojisini nasıl etkiliyor?

Prof. Dr. Selahattin İçli: Tarih içinde müzikle tedavi konusunun gelişimini biliyoruz. 8.yüzyıldan beri insanların ilgisini çekmiş ve müzikle tedaviye girmişler, daha çok da ruh hastalarını müzikle tedavi etmişler. Özellikle Türkler bu konuya çok büyük önem vererek şifahaneler kurmuşlardır. Kayseri’de, Edirne’de, Haseki’de bu şifahaneler var. Çünkü Türk müziğinin insana denge ve sükunet veren bir etkisi var. Biz de müziği klinik içine alarak orada ruh hastalarını tedavi etmişiz. Batı tıbbı da bu konunun üzerine çok gitmiş ve bununla ilgili sayısız bilimsel çalışma yapılmıştır ve yapılmaya da devam edilmektedir. Örneğin prematüre yani erken doğmuş çocuklar üzerinde de çalışmalar var. Acaba prematüre çocuklara belirli müzikler verilse gelişimi hızlanabilir mi diye bir çalışma yapılıyor. Çünkü biliyorsunuz çocuk ana rahmindeyken her türlü sesi algılar. Dolayısıyla müziği de algılıyor. Anne karnındaki çocuğun annenin duyduğu müzikten nasıl etkilendiğine yönelik çalışmalar var ancak biz bunun prematüreler üzerindeki rolünü araştırıyoruz.

‘MÜZİK İNEKLERİN SÜT VERİMİNİ BİLE ETKİLİYOR’

Evinde çicek yetiştirenlere onlara müzik dinletmeleri önerilir. Böylece çiçeklerin daha sağlıklı olacağı, yapraklarının daha parlak ve canlı olacağı söylenir. Yani müziğin sadece insanları değil diğer canlıları da etkilediğini söyleyebilir miyiz?
S.İ.: Çok doğru. Bırakın insanları, Avrupa’da ineklerin daha fazla süt vermesini sağlamak amacıyla müzikten yararlanılıyor ve ineklere müzik dinletilerek verimlilikleri artırılıyor. Çünkü ineğin verdiği süt, ortamın ışığına, hayvanlara dinlettirilen müziğin türüne göre değişiklik gösteriyor. Yine aynı şekilde müziğin bitkileri nasıl etkilediği yönünde de araştırmalar devam ediyor.

Peki müzikoterapi daha çok hangi hastalıklarda kullanılıyor; özellikle tercih edildiği bir hasta grubundan söz etmek mümkün mü?
S.İ.: Daha çok ruhsal hastalıklarda kullanılıyor. Ancak hem Türkiye’de hem de dünyada bütün hastalıkların tedavisinde kullanılması için çalışmalar devam ediyor. Özellikle kronik hastalığı olan hastalarda müziğin daha etkin kullanılması için yoğun bir çalışma yapılıyor. Çünkü her hastalıkta ve her ruh halinde insanların tepkileri farklıdır. Kanser, kalp hastalığı, diyabet gibi kronik hastalıklarda da hastanın moralinin yüksek olması büyük önem taşıyor. İşte müzikle tedavide biz bunu sağlamaya çalışıyoruz yani hastaya yüksek moral vermede müziği kullanıyoruz.

‘MÜZİK RUHUN GIDASIDIR’

Artık günümüzde tedavi edici uygulamalardan çok koruyucu tıp uygulamaları önem kazanmış durumda. Yani önemli olan hastalıklar oluşmadan gereken tedbirleri alabilmek ve sağlığı koruyabilmek. Müzik günlük hayatın koşuşturması içindeki günümüz insanına dinlenme, stresle mücadele etme, kaygılardan kurtulma ve sıkıntılarından uzaklaşma konularında yardımcı oluyor. Kısacası ‘müzik ruhun gıdasıdır’ sözü koruyucu tıp açısından önemli bir anlam ifade ediyor.

S.İ.: Hiçbir zaman saat 12 hizasında bir insan bulamazsınız. Yani çeşitli ruh tepkileri var. İnsanın bir tarafı depresif ise bir tarafı da maniktir. Her insanın ömrü boyunca ya manik tarafı ağır basar ya da depresif tarafı. Yani insanlar gezinen ruh haline sahiptir. Bir bakarsınız bir dönem çok neşelidir, bir bakarsınız karalar bağlamıştır. İşte bu noktalarda insanların hayatlarındaki faktörler ruh halinde etkili oluyor. Müzik de bu faktörlerden biridir. İnsanın kendisini iyi hissetmesini sağlayan müzik bu noktada önem kazanır.

Müziğin iki ana unsurunun melodi ve ritim olduğunu belirten Prof. Dr. Selahattin İçli, müzikoterapide Türk musikisinin çok önemli bir rolü olduğunu vurguluyor. İsveçli bilim adamlarının ‘Çok hızlı müzik türleri insanı strese sokuyor. Yani ani ritm değişikliğindeki müzik türleri tedavide iyi sonuç vermiyor’ şeklindeki sözleri de müzikoterapide daha çok dinlendirici ve huzur verici ritmlerin etkili olduğunu gösteriyor.

alıntıdır.