Okuma Alışkanlığı

Kütüphanecilik bilimi kuramcılarından Jessa Shera; hava, su, yiyecek ve barınak olarak nitelendirilen insanlığın geleneksel gereksinimlerine bir beşincisini, bilgiyi eklediğini belirtmektedir(Atılgandan’dan aktaran Kurulgan, Çekerol 2008).

Bilginin önemli olduğu bir çağdayız. Hızlı bir gelişim ve değişim içinde olan bilgi...
Öğrendiğimiz birçok şey kısa sürede güncelliğini ve değerini yitirebilmektedir. Eğitim kurumları tarafından aktarılan bilgiler belirli bir süre sonra ihtiyacımızı karşılayamamaktadır. Böyle bir ortam ve durumda bireyler kendilerini yenileme, ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bilgilere ulaşma çabası içine girmektedirler/girebilirler. Hayat boyu öğrenme bu noktada önemli bir yere sahiptir. Bireylerin hayat boyu öğrenme çabası içerisine girmesi, kendisini yenilemesi için çeşitli becerilere sahip olması gerekir. Bunlardan bir tanesi (göreceli olarak önemli bir tanesi de) okuma alışkanlığıdır. Eğitim kurumları çoğu zaman bireyin ilgi ve yeteneklerini göz ardı edebilmektedir. Birey okuma alışkanlığı sayesinde kendi ilgi ve yeteneklerini geliştirebilir, kendini gerçekleştirme olanağı bulabilir. Bu becerinin zamandan, mekandan bağımsız olarak gerçekleştirilebilmesi önemli bir avantajdır. Sağlıklı, demokratik, araştıran, yaratıcı ve sorgulayan toplum ve nesiller yetiştirmenin anahtarı okuma alışkanlığı kazanmaktan/kazandırmaktan geçmektedir.

Çeşitli araştırmalar okuma alışkanlığının temelinin çocukluk döneminde atıldığını bize göstermektedir. Çocuğun ilk çevresinin aile tarafından oluştuğunu ve çocuğun ilk yaşantılarının, deneyimlerinin bu ilk çevrede gerçekleştiğini, bu deneyim ile yaşantıların, bireyin kişiliğinde ve ilerleyen yaşantısında önemli etkileri olduğunu düşünürsek, ailelere, bu önemli süreçte büyük sorumluluklar düşmektedir. Aşağıda ebeveynlere ve öğretmenlere bazı tavsiyelerde bulunulmuştur.


Bamberger (1990), ebeveynlere, çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırabilmeleri için birtakım önerilerde bulunmuştur:
- Ebeveynler çocuklarına olabildiğince sık hikâyeler anlatmalı ve yüksek sesle okumalıdırlar.
- Ebeveynler çocukları için yaşına, isteklerine, ihtiyaçlarına ve gelişim aşamasına uygun kişisel bir kütüphane kurmalıdırlar.
- Ebeveynler çocuklarını cep harçlıklarından bir kısmını kitaplara harcamak için eğitmelidirler.
- Ebeveynler, olabildiğince çok sayıda akşamın belli bir süresinin okumaya ayrılmasını sağlamalıdırlar; bu sürede ailenin her üyesi kendi kitabını okumalıdır.
- Ebeveynler çocuklarının okumasına katılmalıdırlar, yani okudukları şeyler hakkında onlarla konuşmalıdırlar.
- Ebeveynler çocuklarına, okudukları şeyleri uygulayabileceklerini ve kullanabileceklerini; kitapların onların hayatlarını kurtardığını, aydınlattığını ve güzelleştirdiğini anlamalarında yardımcı olmalıdırlar.


Ailenin yanında, çocuğun eğitim hayatına başlamasıyla birlikte, öğretmenler de öğrenci için önemli bir rol modeldir.
Öğretmenlerin çocukların okuma alışkanlıklarının geliştirilmesinde, üzerine düşen görevleri ve yapabileceklerini şu başlıklarda özetlemek mümkündür:
- Okunmasını gerekli gördüğü kitaplardan oluşan sınıf kitaplığının oluşturulmasını sağlamak,
- Kitapları öğrencilerin kolayca ulaşabilecekleri şekilde düzenlemek,
- Sınıf içinde yeri geldikçe okuma türleri hakkında değerlendirmelerde bulunarak öğrencilerin ilgisini çekebilecek eserleri onlara tanıtmak,
- Öğrencilere vereceği ödevlerle bir okuma planı kavramı yerleştirmek,
- Uygun zamanlarda öğrencileriyle okunan kitaplar hakkında konuşmak,
- Okuma yarışmaları düzenleyerek çok okuyan öğrencileri kitapla ödüllendirmek,
- Okuma alışkanlığı kazanmış öğrencilerini bu özelliklerinden dolayı takdir etmek,
- Sınıf ve okul gazetelerinde kitap tanıtım yazılarına da yer vermek (Kıbrıs, 2000).

Hakan UZUN -Eğitim Bilim Toplum Çocuk (EBTÇ)