Duygular Dile Gelsin !

Çocuklarımıza duygularını dile getirmeleri için yeterince fırsat tanıyor muyuz? Peki siz günlük yaşamınızda karşı tarafa duygularınızı ne sıklıkla dile getiriyorsunuz? Günde bir kez bile olsun “Bu yaptığına üzüldüm” ya da “Neşeliyim” gibi duygularınızı net ifade etiğiniz cümleleriniz oluyor mu? Bazı günler bu duygu cümlelerinden bir tanesi bile muhtemelen çıkmıyor ağzımızdan.

Kendi duygularımızı içimize hapsediyor ya da dolaylı yollardan birtakım davranışlarla göstermeye çalışıyoruz. Bu da iletişim kazalarına ve başka sorunlu davranışlara yol açıyor.

Henüz yetişkinler dahi, duygu isimlerini sıralayın dense, birkaç duygu ismi söyledikten sonra gerisini getirmek için uzun uzun düşünmeye başlayacaklardır. Belki bunun nedeni, daha çocukluktan duyguları nasıl net bir biçimde dillendireceklerini öğrenemediklerindendir.

Çocukluktan dillendirilmeye fırsat bulamayan duygular, sahipleri tarafından da yok sayılmaya, fark edilmemeye başlar. Duygularına kulak vermeden yetişen kişiler yaşamları boyunca dönem dönem psikolojik tepkilerini farkında olmadan, bedensel bir takım rahatsızlıklarla ifade ederler. Negatif duygular, beden üzerinden bu şekilde ifade bulmaya çalışmaktadır. Birisi bu insanlara bir olayla ilgi “Peki ne hissettin?” diye sorsa, bu kişiler daha çok, nasıl davrandıklarını ya da ne düşündüklerini anlatmaya başlarlar. Anlatımın içinde duygular dillendirilemez.

Çocuklarımız “bunu yaptığın için sana kızgınım”, “mutluyum”, “..korktum” gibi, duygularını anlatan cümleleri kurabilmeliler. Çünkü insanoğlu, “duygusal” bir varlık.

Duygularınızı ifade edebildiğiniz ve karşı tarafa da bu fırsatı verdiğiniz günler yaşamanız dileğiyle.

Psikolog Başak Ünver