Bugün 10bin öğretmen ataması başvuruları 4/B’liler için sorunlu olarak ta olsa başladı. Bu atama tamamen Bakan Nimet ÇUBUKÇU’nun performansı prestiji adına yapılmaktadır.

Daha önce defalarca ele aldığımız gibi devlette olmayan kadroya atama yapılması mümkün değildir. Bu kadrolar da bütçe kanunlarına göre belirlenir. Bütçe kanunlarıyla yapılan tahsisler dışında atama yapılması ancak kanunla yani meclis kararıyla mümkündür. 2009 yılında yapılacak atama sayısı da bütçe kanununda belirtilmiş ve atamalar bu doğrultuda tamamlanmışken başbakanın ve bakanın yanlış yönlendirilmesi sonucu 10bin öğretmen ataması yapılacağı duyurulmuştu.

Durumun yani kadrolu öğretmen atamanın mümkün olmadığının ortaya çıkmasının ardından meclise verilen bir teklif ile kısa sürede konu kanunlaşmış, kanun cumhurbaşkanı tarafından jet hızıyla imzalandıktan sonra 10bin öğretmen ataması için düğmeye basılmıştır.

Bayramda dahi konu ile ilgili resmi açıklamalar yapılmış, kontenjanlar belirlenmiştir. (Bu noktada küçük bir parantez açmak istiyorum. Kontenjan belirlemede ilk atama dışındaki kontenjan dağılımları neden tutarsızlık göstermektedir. Örneğin Elektrik-Elektronik Teknolojisi/Elektrik öğretmenliğine toplam 41 öğretmen kontenjanının sadece 23’ü ilk atamaya ayrılmışken, 158 öğretmenin alınacağı Müzik öğretmenliğinde ilk atama sayısı 153’tür. Bu tutarsızlığın nedenini merak ediyor ve bir okuyucumun “bakanlığın bu alanlarda MEB’e alacağı yandaşları mı vardır?” sorusunu sormaktan kendimi alamıyorum.)

Bu atamada gösterdiği performans Sayın Çubukçu için başarı, Türk Milli Eğitimi için büyük bir kazanımdır.

Geçmiş yıllarda görülmüştür ki yapılan birçok açıklama siyaseten yapılmış arkası gelmemiştir. Bu noktada sayın bakanı tebrik etmek yerinde olacaktır. Sayın bakanın baskılar sonucu yaptığı “bu atamada sözleşmelilerin kadroya geçmeleri nedeniyle boşalacak pozisyonlara sözleşmeli öğretmen alınacağı” yönündeki açıklama da önemli bir gelişmedir. Her ne kadar da sayın bakanın sözleşmeli öğretmen alımını sona erdireceğiz sözleri varsa da bu ara çözüm eğitim ve öğretmen adayları adına olumlu olmuştur.

Önceki yıllarda defalarca ele alıp Kasım, Aralık aylarında öğretmen alımı yapılmasının eğitime zarar verdiğini, bu atamaların dönem arası ya da dönem başında planlanarak yapılması gerektiğine olan vurgularım halen geçerli olup Sayın Çubukçu’nun ilk tecrübesi olması nedeniyle hoşgörüyle karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Konumuz bu olmadığından kısaca geçeceğim ve bu sakıncaları okumak isteyenlerin;

“Aralıkta Öğretmen Atamanın Anlamsızlığı ve Şubat Ataması”

Aralıkta öğretmen atamak...


Sonbahardaki öğretmen ataması ile geleceğimize zarar vermeyelim.

Biz eğitim adına uyarıyoruz... Bakan ısrarla ara atama yapıyor

haberlerine bakmalarını tavsiye ederim.

Bu konuya yani ara dönemde atamaya vurgu yapmamın en önemli nedeni bu durumun artık sona ermesine katkı sağlamak en azından Şubat atamasının 2009 da olduğu gibi okullar açıldıktan sonraya bırakılmaması noktasında uyarı olması içindir.

Eğitim camiası sayın bakanın bu performansını MEB’de bekleyen diğer sorunları aşmak noktasında da göstermesini beklemektedirler.

Bunların büyük bir çoğunluğu kendi bünyesinde yapacağı yönetmelik değişiklikleri ile mümkündür. Fakat göreve başladığı ilk günlerde dile getirdiği “SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİN KADROYA GEÇİRİLMESİ” konusu kanuni düzenleme gerektiren bir durumdur. İstedikten sonra kanun meclisten çok rahat geçirilebilmektedir. Üstelik muhalefetin desteğiyle. 10 bin öğretmen atamasında görüldüğü gibi.

Kanuni düzenleme gerektiren başka bir husus ise Anayasa mahkemesince iptal edilen “UZMAN-BAŞÖĞRETMENLİK” konusundadır. Öğretmenler arasında madden ve manen sorun yaratan bu hususa da köklü bir çözüm bulunmalıdır.

Bu düzenleme çok da kolaydır. Çünkü Anayasa mahkemesi kontenjan ve hizmet içi eğitime izin vermemiştir. Bu durumda yapılacak olan; mevcut kanun maddesinden bu ibareler çıkarıldığı taktirde sorun çözümlenecektir. Saygılarımla…

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi


-memurlarnet-