Turgut Uyar Kimdir?

Şiirin en önemli isimlerinden Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. Ahmet Turgut Uyar, altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğar, babası Hayri Bey, bir subaydır ve uzun zamanlar boyunca ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalır. Hayri Bey’in bu durumu Turgut Uyar’ı o yıllarda etkilemiştir. Bir yanını eksik kalmasının da etkisiyle Turgut Uyar, henüz o yıllarda naif bir kişiliğe sahip olur. Yaşamı boyunca peşini bırakmayan bu ruh halini, şair şu şekilde kaleme alır;
“Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem “‘Yapma oğlum’ derdi ona; ‘o içli bir çocuk”’”..

İlkokulu bitiren Turgut Uyar, bazı nedenlerden ötürü ortaokulu Konya’da askeri bir okulda okur. Daha sonra Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve sonra da Askeri Memurlar Okulu’nu bitirir. Bu mezuniyet ile birlikte Turgut Uyar, o yıllarda Kars’ın ilçesi olan Posof’ta(Ardahan’ın il olması ile Posof şu an Ardahan’ın ilçesidir.) askeri memur olarak çalışmaya başlar. 4 yıl burada görev yapan şair, daha sonra Samsun- Terme’ye gönderilir. Burada 2 yıl memurluk yapan Uyar, 1954 yılında Ankara’ya tayin edilir ancak burada da 4 yıl çalıştıktan sonra askeri memurluk görevinden istifa eder. Askeri memurluk mesleğini severek yapmadığını söyleyen şair 1967 yılında kadar SEKA’da çalışır ve buradan emekli olur. Şair bu emekliliği itibariyle Ankara’dan İstanbul’a giderek oraya yerleşir.

Turgut Uyar, İstanbul yaşamı öncesinde, henüz öğrencilik yıllarında bir evlilik yapar. Öğrenciliğinin son yıllarında yaptığı bu evlilikten, Uyar’ın üç çocuğu olur. Ancak ilk eşi Yezdan Şener ile olan evliliği boşanma ile sonuçlanır. Daha sonra şair Ankara’da öykü yazarı Tomris Uyar ile tanışır ve evlenirler.
Alkol tüketimi neticesinde siroz hastalığına yakalanan Turgut Uyar, ömrünün son dönemlerinde büyük sıkıntılar çeker. Şiirin en önemli adamlarında biri olan Turgut Uyar, 22 Ağustos 1985 tarihinde son günlerine de geçirdiği evinde yaşama veda eder.

Yazın Hayatı ve Şiir Özellikleri
Turgut Uyar’ın sanat fitilini alevlendiren olay müziktir. İçine doğduğu aile, müzik duyarlılığı olan ve çeşitli enstrümanlar çalan bir ailedir. Evde ud, keman ve saz eşliğinde sanatsal bir kulak ile büyüyen Turgut Uyar’ın şiir alt yapısında kuşkusuz bu ortamın etkisi vardır. Henüz, çocukluk yıllarında şiir yazan Turgut Uyar, şiire nasıl başladığını şu şekilde kaleme almıştır;

“Daha ilkokulda vezin ve kafiyeden haberim olmadığı çağlarda manzumeler yazardım. Sonra ortaokul ve lise devresinde boyuna yazdım. Günde üç beş şiir, haftada on beş, günde bir roman yazıyordum. Ama ne şiirler ve romanlar. Liseyi bitireceğim yıl, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Hamit ve Haşim kıskıvrak tutmuşlardı. Taklit ettiğimi bile bile onlara özenerek, bildiğim ve becerdiğim kadar terkipli filan gazeller mazeller yazardım. Hatta Makber’e Mezar adıyla bir nazire bile yazmıştım. “

Turgut Uyar, şiire bu şekilde gayet sağlam kalemleri okuyarak başlamış ve devamında o günün bilindik isimlerini de okuyarak kendisine özgü bir şiir üslubu oluşturmuştur. Divan şiirini bir kenara itmek yerine onu okuyarak kendisine birçok şey kazandırmıştır.

Şair, ilk olarak “Yâd” adlı şiirini, o zamanların en önemli dergilerinden biri olan ve birçok şairin adını duyurduğu “Yedigün” dergisinde yayımlar. 1948 yılında ise Uyar edebiyatımızın en sağlam kalemlerinden biri olan Nurullah Ataç’ın ısrar ve çabaları ile “Kaynak” adlı derginin açtığı yarışmaya katılır ve “Arz-ı Hal” şiiri yarışmayı kazanır.
Kendi şiirini kendi çabaları ile oluşturan Turgut Uyar’ın şiirinde birçok şairi ve onların şiir fikirlerini bulmak mümkündür. Onun bazı şiirlerinde toplumsal bir duyarlılık ile Nazım Hikmet izlerini, bazı şiirlerinde Atatürk konulu dizelerinde Cahit Külebi’nin etkisini bulmak mümkündür. Bunun yanı sıra onun şiirinde Lorca ve Ahmet Haşim’i veya Orhan Veli’yi bulmak mümkündür. Şiirinde hem batı hem de divan şiirinin özelliklerini kullanan Turgut Uyar, diğer şairlerin şiirlerinden öğrenerek geliştirileceğine inanır. Ona göre, bir şiir işçiliği mutlaka olmalıdır. Orhan Veli’nin şiiri ile Garip akımının bazı özelliklerini gösteren Turgut Uyar, zamanla II. Yeni hareketi içine girmiştir. Ancak içine girdiği bu hareketin şiirleri gibi tamamen kapalı bir anlatımı Turgut Uyar, çoğu zaman tercih etmemiştir.

Eserleri

Turgut Uyar, bu şekilde benimsediği şiir işçiliğini yaşamına uyarlamış ve neredeyse yaşamını şiir gibi yaşamıştır. Sahip olduğu bu fikir ile yaşamı boyunca 9 adet şiir kitabına imza atmıştır.

Şiirler Kitapları

• *Arz-ı Hal
• *Türkiyem
• *Dünyanın En Güzel Arabistanı
• *Tütünler Islak
•* Her Pazartesi
• *Divan
• *Toplandılar
• *Kayayı Delen İncir
• *Dün Yok Mu

Bu şiir kitaplarının yanı sıra Turgut Uyar’ın Tanzimat Dönemi edebiyatından Cumhuriyet Dönemine kadar olan şairlere yer verdiği “Bir Şiirden” adında bir inceleme eseri bulunmaktadır. Turgut Uyar, bu kitapta edebiyatımızın yirmi bir şairini, birer şiirleri ile değerlendirerek bir inceleme yapıt ortaya çıkarmıştır. Bunun yanı sıra şairin, eşi Tomris Uyar ile birlikte aktardığı “Evrenin Yapısı” adında çeviri bir kitabı bulunmaktadır.

SULARDAN ÜRKÜ

Suların çoğaltığı seslerden ürküyorum

Yorgunluk veriyor ürkü¹

Alacakaranlık gibi anlamsız bir şey

Bir çoban kepeneği gibi ya da

Gelip çakılıyor aklıma

Sonra hiç bir şeye benzemiyor

Bir saat iki saat üç saat gibi şeyler oluyor

Bma hiç bir şeye benzemiyor tutturduğum

Türkü nedendir bilmem

Ediple söylediğimiz zaman oluyordu halbuki

Turgut Uyar

Yazar: Canan Yıldırım