10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI

Like Tree1Likes
  • 1 Post By HALE GAMZE

Konu: 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI

  • #1
    HALE GAMZE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Mart.2009
    Nereden
    İzmir-İstanbul-İspanya-İtalya ( i lerden gidiyorum,hayırdır... :)
    Mesajlar
    31,583
    @HALE GAMZE



    10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI





    ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI

    Bir milletiz şimdi yedisinden yetmişine yas tutan
    Derdimiz öyle büyük, devamız öyle az ki...
    Nasıl dindirilir gözyaşlarımız
    Öz ağlamasa göz ağlamaz ki...

    Sayın Kaymakamım, Belediye Başknım, Garnizon Komutanım, Daire Amirlerim, Değerle
    Misafirler, Sevgili Öğrenciler!

    BU gün büyük önder Atatürk’ün sonsuzluğa göçüşünün 63. Yıldönümü nedeniyle
    burada toplanmış bulunuyoruz.
    Muzaffer HACIHASANOĞLU’nun bir şiirinde Atatürk Şöyle sesleniyor:
    “On Kasımlarda,
    Önleri ilikli
    Boş bakışlarla
    Çıkmasınlar karşıma!
    İstemiyorum!
    Size güvendim Cumhuriyet’i gençler!
    Size inanıyorum...”
    İşte Atatürk’ün güvendiği, inandığı gençler onu unutmadılar:
    “Karanfil oylum oylum
    Geliyor levent boylum
    Levent boylum gelmezse
    Del’olur benim gönlüm” diyerek sizlere seslenecek olan okulumuz öğrencileri,
    hazırlamış oldukları “Atatürk Oratoryosu”nu sunacaklardır.

    ATATÜRK OROTORYOSU

    1.SAYGI DURUŞU

    Kız öğrenci

    Mustafa Kemal, sessizlik,
    Ki susar doruklara konan kuş
    Uzanmış boydan boya şehitler ve gaziler
    Mustafa Kemal ahret olmuş şimdi,

    Mustafa Kemal vatan olmuş.
    Mustafa Kemal bizi yönlere döndüren
    Karanlığı, aydınlıklarla örtülü;
    Mustafa Kemal,
    Açılmış, açılmış,
    Rüzgargülü.

    İçinde bulunan günden sonra
    Mustafa Kemal hiç gelmeyen yarın,
    Mustafa Kemal hiç gelmeyen yarın,
    Mustafa Kemal yaşamak gibi bir şey,
    Aşar mevsimlerini çağların.

    Yirmi milyon, elli milyon, iki yüz milyon;
    Mustafa Kemal tek.
    Hürriyetle kımıldamış,
    Hürriyetle sonsuz,
    En uzak, en yeni, en gerçek.

    Yürür, götürür, uçurur bizi,
    Ölümün zamanda bıraktığı hız.
    Mustafa Kemal gücümüz, kuvvetimiz dağlarda,
    Gönüllerin dileği daha ötelere gider,
    Mustafa Kemal acımız.
    F.Hüsnü DAĞLARCA


    Erkek Öğrenci

    Ölümün zamanda bıraktığı bu hız için, bu büyük acımız için sizleri bir dakikalık
    saygı duruşuna çağırıyoruz.
    Dikkat!
    “Saygı Duruşu”
    Rahat!Teşekkür ederim.

    2.AÇIŞ KONUŞMASI

    Erkek öğrenci

    Biz Atatürk’ü görmedik. Resimlerinden öğrendik buğday sarısı saçlarını, deniz
    mavisi gözlerini. Onu görenler anlattılar bize. Düşünceleri ilkeleri böyle yer
    etti usumuzda. Okul müdürümüz sayın Mustafa Beyaz Atatürk’ü anlatıyor.

    ATATÜRK ..............

    3.ATATÜRK

    Erkek öğrenci

    Atatürk büyük oğul, Türk ulusunun kader çizgisinde Fatihler Kanuniler ölmez,
    dediği gibi ozanın, Atatürk de bir sonsuzluğun başlangıcıdır. Bu gerçeği bize
    arkadaşımız Burcu ACAR bir şiirle dile getiriyor.

    Kız öğrenci

    Nasıl söylerim öldüğünü,
    Atatürküm karşımda,
    Yatmış uyumuş karlar üstüne
    Kalpağı başında.

    Nasıl söylerim öldüğünü,
    Çenesine uzanmış eli
    Atatürküm çıkar Kocatepe’ye
    Dalgın, düşünceli.

    Nasıl söylerim öldüğünü,
    Elinde beyaz tebeşir
    Geçmiş tahta başına
    Atatürküm ders verir.

    Nasıl söylerim öldüğünü,
    Başında yeni şapkası
    Yola çıkmış yürümüş
    Kalabalık arkası.

    Nasıl söylerim öldüğünü, nasıl!
    Bir ışık vurmuş yüzümüze
    Atatürküm bakıyor besbelli
    Çeki düzen verilim üstümüze.
    İlhan DEMİRARSLAN

    2.ATATÜRK ve BİLİM

    Kız öğrenci

    Aman Kemal Paşam aman,
    Ayırma kalem parmaklarını alnımızdan.
    Senin ellerin civan, senin yumruğun yavuz,
    Has bahçemizde diri gülümüz,
    Rüzgarlı yaylamızda doru atımız.
    Aman Kemal Paşam aman
    Biz sana yangınız, biz sana vurgunuz.
    Dinçer SÜMER
    Erkek öğrenc

    Atatürk’ü devlet adamlarından bir özelllik ayırır. Atatürk hem şavaşı bilir, hem
    barışı. Hem saldıran güçlere karşı savaşmayı bilir, hem de yıkık bir ülke
    üzerine yeni bir devlet kurmayı. BU özellik bir arada kimde bulunur? Savaşların
    yenilmez önderi Atatürk’ün barışları, yeni kurumları gerçekleştire çabalarını
    size arkadaşımız Murat SABANCI anlatıyor.

    Erkek öğrenci

    Atatürk, bilime gerçek değerini veren bir kişidir. Onun sürekli olarak okuması,
    bilim adamlarıyla toplantılar yapması, onların düşüncelerini alması bizim için
    en büyük örnek davranışıdır.

    Atatürk bilimle her yönden ilgilenmiştir. Onun ilgisi sözde kalamamıştır.
    Bilimsel kurumlar kurdurmuş, bu kurumların yaşaması için gereken parayı da
    sağlamıştır. Biz kurduğu ve parasal kaynaklarını sağladığı kurumlar üzerinde
    duralım.
    Bir Fransız yazarının “Türklerin barbar olduklarını” ileri sürmesi Atatürk’ü
    üzmüş, Atatürk bunun üzerine tarihçileri çevresinde toplamış, Türk tarihinin
    incelemesini buyurmuştur. Bu incelemelerin kolayca, bilimsel olarak
    yapılabilmesi için de 12 Nisan 1931 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyetini,
    bugünkü adıyla Türk Tarih Kurumunu kurdurmuştur.
    Dilimizin yabancı diller boyunduruğundan kurtarılması gerketiğini ileri sürmüş,
    12 Temmuz 1932 yılında Türk Dil Tetkik Cemiyeti’ni, bugünkü adıyla Türk dil
    Kurumu’nu kurdurmuştur.
    Atatürk bir çok bilimsel çalışmaya imza atan bu kurumları kurdurmakla kalmamış,
    vasiyetiyle bu kurumların parasal kaynaklarını da sağlamıştır. Hangi devlet
    adamı parasal varlığını iki bilim kuruluşuna bağışlamıştır?
    Bugün Türk Tarih Kurumu’nun ve Türk Dil Kurumu’nun ulaştığı aşama Büyük Önder
    Atatürk’ün bilme olan saygısının ve sevgisinin bir sonucudur.
    Bilim sever Atatürkümüzle övünüyoruz.

    5.AL KARANFİLLER
    (II.BÖLÜM)

    Kız öğrenci(Burcu SOLMAZ)

    Yüce Atatürk, Amerikalı bir çiçekçinin

    1.Erkek öğrenci

    En çok hangi çiçeği seversiniz?

    Kız öğrenci

    Sorusuna

    2.Erkek öğrenci

    Al karanfil

    Kız öğrenci
    Cevabını vermişti.

    Birinci Kız
    Karanfil oylum oylum

    Birinci Kız(İlknur KİZİR)

    Geliyor selvi boylum

    Birinci Kız

    Selvi boylum gelmezse

    Birinci Kız
    Del’olur benim gönlüm

    Delikanlı
    Del’oldu gönlümüz gelmiyor
    Karardı günlerim gülmüyor
    Bir al sabaha özlem çekeriz
    O güneş başka güneş, yükselmiyor.

    İhtiyar kadın
    Bir ömür bilirim karadan kara
    Canlar içre canlar uykusuz
    Bir dert işlemiş vatanın gönlüne
    Gönüller kor kor
    Dudaklar susuz

    İhtiyar erkek
    Dönmüyor feleğin kanadı
    Yoruldu, durdu, kırıldı
    Yürek bir al kanat olmak ister
    Şöyle aldan al bir kanat
    Vursun düşmanın yüzüne
    Gözüne, dizine
    Pişman ediversin bir anda
    Ulaştığı için gündüzüne.

    Delikanlı

    Bir tokat, bir yumruk olmak isterim
    İneyim başına sertten sert
    Ateşe verilsin yüreği,
    Çeksin gölgesini üstümden
    Bir halâl olarak sonsuzca
    Bu yurtta tek başına
    Gölgemle yaşamak isterim ben.

    Kızlar ve erkekler korosu:

    Karanfil deste gider
    Türküdür, beste gider
    Bir paşa İstanbul’dan
    Samsun’a dosta gider.

    Karanfil oylum oylum
    Geliyor levent boylum
    Yurt gönüllüm gelmezse
    Del’olur benim gönlüm

    Birinci kız

    Bileşiverdi özgürlüğü seen
    Özgürlüğe özlem dudaklar
    Yakın oluverdi Gazi Paşa’yla
    Vatanıma uzaklar.

    İkinci Kız

    Uzaklar dize geldi
    Erzurum göze geldi
    O büyük tan kaynağı
    Sivas’tan bize geldi

    Üçüncü kız

    Sarı zeybek yaslanır
    Yağmur yağar ıslanmaz
    Bir kez kükreyiverdi mi
    Deli gönül uslanmaz

    Dördüncü Kız

    Gazi Paşam Ankara’da
    Bir adım. Afyon
    Bir selam, bütün yurt hazır
    Bir işarette yürekler bir kuş
    Bir sözle bütün Anadolu
    Cepheleri doldurmuş.




    İhtiyar erkek

    Beş cepheden yaram var
    Beş devletle vuruştum
    Beş asker oldum bir ömürde
    Daha da olurum beş asker
    Ölürüm, yeniden can bulurum
    Her nereden olursa olsun
    Vatan için düşman üstüne
    Bir hınç olur doğrulurum.

    İhtiyar kadın

    Kara günlerim, uzaklaşın
    Yok olun kara düşüncelerim
    İşte vatanın bağrı can olmuş
    Dermansız bilinen yürek
    Birden derman olmuş
    Gazi Paşam önümüzde
    Gecemizde, gündüzümüzde
    Vatan bakışlı bir ceylan olmuş.

    Erkekler ve Kızlar Korosu:
    ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

    6.ATATÜRK’TEN ANILAR

    Kız öğrenci

    Atatürk kişilik sahibi bir önderdir. Yurdumuz kuşatıldığı zaman hem ümidini
    yitirmemiş, hem de ezilmemiş, düşmanı karşısında, gözünde büyütmemiş, korkuya
    kapılmamıştır. Şu anı bunun en güzel örneğidir.
    “Mustafa Kemalce Bir Cevap”
    İstanbul’un işgal günleri: Başta General Harrington olmak üzere bir kısım işgal
    kumandanları Pera Palas salonunun bir köşesinde otururlar. Mustafa Kemal nedense
    dikkatleri çeker. Kim olduğunu soruştururlar. “Mustafa Kemal” denir. Onlar için
    Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nın en ünlü kişilerinden biridir.
    Kendisine haber göndererek masalarına davet ederler. Ama Mustafa Kemal’in cevabı
    hem nazik, hem kesindir:
    Burada ev sahibi olan biziz. Kendileri konukturlar. Onların bu masaya gelmeleri
    gerekir. (Cevat ABBAS)

    7.AL KARANFİLLER
    (II.BÖLÜM)

    Kızlar korosu:

    Karanfilim tastadır
    Yüreciğim hastadır
    Bütün sevgilerin yolu
    Cardan can olan dosttadır

    Erkekler korosu:

    Candan can olan Gazi’nin
    Bir emriyle vuruldum
    Bir kılınç oluverdim baştan ayağa
    Afyon cephesine doğruldum.

    İhtiyar erkek

    Ben hazırım Paşam
    Hem hızırım Paşam
    Yurdun alın yazısını
    Süngü olur yazarım Paşam

    İhtiyar kadın

    Ben bir al karadım al
    Al hıncımı düşmana çal
    Vatan uğruna ölem de
    Yurdun başında sen kal,

    Delikanlı

    Ben yıldırımdan ince
    Şimşekten keskinceyim
    Emret paşam emret
    Tanlardan da önceyim.

    9.KARTAL BAKIŞLI DEHA

    Ben denizim, ta ezelden beri,
    Mevsime, yeşilime hayran insanlar,
    Bir ben vurgunum gözlerinin rengine;
    Bende öyle mavi nerde var?

    Akdeniz, Karadeniz kardeşlerim,
    Anlata anlata bitiremediler.
    Mayıs çiçekleri gibi dalgalarda,
    Açılırmış Mustafa Kemal dediler.

    Ben rüzgar istemem şahlanmağa,
    Yelemi okşasın Mustafa Kemal, yeter.
    O bir üflesin avuçlarıma,
    Süt liman olurum, cümbüşüm biter.

    Dağda:

    MUSTAFA KEMAL

    Omuz omuza kilitlenmişiz,
    Kartallarla sohbetimiz berdevam.
    Yalnız Mustafa Kemal’e geçit vermişiz;
    O milleti kurtarmağa giden adam.

    Ağacımız, çiçeğimiz, kuşumuz,
    Onun türküsünü çağırır durur,
    Biz dağ milletiz, dağlaşmazsak,
    Halimiz nice olur?

    Tepelerim vardı benim, toprak yığını;
    O ayak bastı kardeşim, dağlaşıverdi.
    Kocatepe, Adatepe, Metristepe;
    Kocadağ, Adadağ, Metrisdağ oluverdi.

    Ben ve Mustafa Kemal, kardeşiz.
    Sularla yıldızlarla beraber.
    Fırtına, şimşek oluruz,
    Millet iletince haber.
    A.Hikmet PAR

    Kızlar korosu

    Yurdumu alsın öyle mi?
    Yurdumda kalsın öyle mi?
    Benim Atamın kaderi
    Ağuyla gülsün öyle mi?

    Kızlar ve erkekler korosu

    Hayır, asla duramam
    Mustafa Kemal emretmiş
    Kimseye akıl soramam.

    Birinci Kız

    Bir sel, vatanın bağrından
    Bir sel, vatanın bağrına
    Yücelerden yüce bir sel
    Çevrildi İzmir yoluna.

    İkinci kız

    Kara günler karalarda eğlensin
    Ak günlerim ellerimden tutuyor
    Özgürlüğü emivermiş de ufuklar
    Bana, benim olan güneşler yaratıyor.

    Üçüncü kız

    İşte İzmir’in Kordonboyu
    Yarin yamandır huyu
    Düşman ne olduğunu bilmiyor
    Öğrenmiş Hanya’yı, Konya’yı.

    Dördüncü kız

    Çekilin üstümüzden
    Türkle başbuğ geliyor
    Vatanın damarlarında
    Türk kanı yeniden gülüyor.



    10. O GELİYOR

    Kız öğrenci

    Bir gemi Karadeniz dalgalarını yaman aşıyor,
    Bir gemi Anadolu’ya umut taşıyor.
    O gemide bir inanç, bir hınç geliyor.


    Kızlar ve erkekler korosu:
    ATAM MARŞI

    Erkek öğrenci

    Yıl, 1919,
    Mayıs’ın on dokuzu
    Uyanın Samsunlular!
    Uyumak ölüme eş,
    Diriltin ruhunuzu.
    Ufukta bir gemi var!
    Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor?
    Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır?
    BU gemi umut yüklü, inan yüklü, hız yüklü;
    İşte bu vatanın derdiyle yanan bağır...
    Kurulacak yarını düşünen baş geliyor.
    Bu baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü
    Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.

    Yıl, 1919,
    Mayıs’ın on dokuzu.
    Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor.
    Sanki harlı bir ateş
    Yakıyor ruhumuzu.
    Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor.
    Üzülmemek elde mi?
    Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi!
    O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak.
    O hız doldukça bütün damarlara kan gibi!
    Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak,
    Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi!
    Gittikçe büyükleşen
    Gölgene dikilmekten
    Karar gözlerimiz,
    Koş, atıl gemi, sana engel olmasın deniz!
    k saçlı dalgaları birer birer kes de gel!
    Kuşlar gibi uç da gel, rüzgar gibi es de gel!

    C.Sahir EROZAN

    10.ATATÜRK’Ü ANLAMAK NEDİR?

    Erkek öğrenci

    Atatürk’ü anlamak bir kuru övgü değil. Atatürk’ü yaşamak yalnızca ağlamak değil.
    10 Kasımları bekleyip gönül dağlamak değil. Ozanın dili olmuş Atatürk:

    Kız öğrenci

    Öldü sanmayın beni
    Kalbinizdeyim sıcak duygularınızla
    Elinizdeyim verimli işler içinde
    Nerede üstünse başarınız
    Bilin ki orda ben varım.

    10.ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI’NDA

    Erkek öğrenci

    Biz varlığımız Atatürk’e borçluyuz. Önümüze düştü. Baş oldu bize. Düşmanı onunla
    döktük denize. Bunun anlamını arkadaşımız Berna KİZİR bir şiirle veriyor.

    Kız öğrenci

    Sana borçluyuz ta derinden!
    Çünkü yurdumuzu sen kurtardın.
    Hasta, yorgun düşmüştük,
    Yaralarımızı iyice sardın.

    Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın,
    Sanatkardın, denizler kadar engin;
    Kimsenin göremediğini görürdü
    Sevgiyle bakan gözlerin.

    Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet
    Yüzyıllar boyunca geri kalmış,
    Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
    Her yanından yaralar almış.

    Dedin ki: Bir güzel savaşmalı
    Kurmak için yeniden,
    Bilgiyle, inanla, coşkunlukla
    “Öğün, çalış, güven!”

    Sana borçluyuz ta derinden!
    Işığısın bu yurdun.
    Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize,
    Çünkü Cumhuriyeti sen kurdun.

    Hürriyeti sen yaydın içimize,
    Halkçıyız dedin halk içinden,
    İnançta hür yetiştirdin bizi,
    Sana borçluyuz ta derinden!

    Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti,
    Bu milleti temiz ellerin.
    Sana borçluyuz ta derinden!
    En büyüğü Mustafa Kemallerin!

    Cahit KÜLEBİ


    Kızlar ve erkekler korosu:

    ANKARA TÜRKÜSÜ

    12.AL KARNFİLLER
    (III:BÖLÜM)

    Kızlar korosu:
    Karanfilim açılıyor durmadan
    Açılıyor, saçılıyor durmadan
    Al renkler içinde Vatan’la
    Uçuluyor durmadan

    Erkekler korosu:

    Karanfil uzar gider
    Yaprağın düzer gider
    Özgürlük, bir can olmuş
    Gözlerin süzer gider.

    Erkekler ve kızlar korosu

    Gazi Paşam dünyaya ferman
    Onun dilekleriyle yoğruldu vatan
    Al karanfiller şimdi daha al
    Şehit kanlarından.

    Birinci kız

    Yurdum sen sensin
    Tek dilek sensin
    Öyle bir aşk selisin
    Akıp tükenmeyensin

    Atatürk, her işte bir fikir
    Atatürk, her işte bir adım
    Atatürk, her işte bir nefes
    Atatürk, her işte muradım.

    O gösteriyor, millet yapıyor
    O yapıyor, millet tapıyor
    O başımızda bir yaratan ki
    Bütün başarılar ondan kopuyor

    Vatanımız onunla geniş
    Onunla bayrağımız al
    Biz onun emekleriyle
    Yeşermiş kollarız dal dal.

    Kız öğrenci

    Küçüktük, elimizden tuttu
    Uyanık dizinde uyuttu
    Büyüttü, yürüttü
    Fikirleriyle okuttu.

    13. ATATÜRK’LE HER ZAMAN

    Erkek öğrenci

    Ateşimiz sönmüş değil,
    Bitmez senden aldığımız
    Kalem kağıt da yetmezse
    Kanımızla yazacağız.

    Bize yol gösteren sensin
    Sensin bize hayat veren
    Bizi boğacak sellere
    Sensin aşkla kanat geren.

    Sensin bütün bir insanlık
    Tarihinde tek kahraman
    Sensin tek işaretinle
    Bir milleti kalkındıran.

    Bu günleri gören sensin
    Bu gençlik senin eserin
    Sensin bu dağ başında hür
    Esen rüzgar serin serin.

    Aşkın sinmiş ilikleri
    Nabzımızda atan sensin
    Sensin bu sevgili bayrak
    Taptığımız vatan sensin

    Taptığımız vatan sensin
    Ateşimiz sönmeyecek
    Tükenmeyecek aşkımız
    Nesillerden nesillere
    Hep seni anlatacağız.
    Tarık ORHON


    İhtiyar erkek

    Dallarım yapraksız neyleyim
    Görmemeliydim
    Atan öldü diyorlar
    Duymamalıydım.

    İhtiyar kadın

    Gözlerim ışıksız neyleyim
    Bakmamalıydım
    Ey yüce insan senin için
    Senin için gözyaşı
    Dökmemeliydim.

    Delikanlı

    Günüm soldu erken, neyleyim
    Gülmemeliydim
    Atam izinde yas nedir
    Bilmemeliydim.

    Birinci kız

    Gözyaşım dost oldu neyleyim
    Ağlamasam çaresiz
    Atam yokluğunda yokum
    Ölsem çaresiz.


    12.ATATÜRK’ TEN ANILAR

    Kız Öğrenci

    Mustafa Kemal şerifi üzerine titreyen bir çocuktu. Mahallesinde sokak oyunlarını
    seyreder ama katılmazdı. O zamanki arkadaşlarının birinin anlattığına göre, bir
    gün komşu çocukları birdirbir oynuyorlarmış, Mustafa Kemal de seyrediyormuş.
    Bakalım ondan sonra ne olmuş?

    (Öğrenciler sahnede birdirbir oynamaya başlarlar.)

    Erkek öğrenci

    -Mustafa bizimle birdirbir oynar mısın?

    Atatürk-Erkek öğrenci

    -Peki, olur.

    Erkek öğrenci

    -Ama eğil de atlayalım.

    Atatürk-Erkek öğrenci

    -Ben eğilmem; Üstümden atlayabiliyorsanız atlayın, kesinlikle eğilmem.

    (Öğrenciler sahneden çekilirler.)

    Kızlar ve erkekler korosu:

    Karanfil deste gider
    Türküdür, beste gider
    Bir paşa İstanbul’dan
    Samsun’a dosta gider.

    Karanfil oylum oylum
    Geliyor levent boylum
    Yurt gönüllüm gelmezse
    Del’olur benim gönlüm

    15.ATATÜRK

    İhtiyar kadın ve ihtiyar erkek

    Andık adını selam durduk
    Gene aramızdasın,
    Gene bizimlesin
    Biliyorduk.

    İşte gözlerin mavi mavi bakar
    İşte o sarı saçlar
    Sen ölmedin
    Biliyorduk.
    Daima dilimizdesin
    İşimizde, aşımızda, ekmeğimizde
    Bitmemiş bir destanısın
    Biliyorduk

    Ne söylesek anlatamazdık ki seni
    Sade “Atatürk” dedik
    En büyük dedik
    Sustuk

    Kızlar ve erkekler korosu:

    Karanfilsin, tarçınsın
    Felek, niçin hırçınsın?
    Atatürk’le varol ki
    O zaman benim harcımsın.

    Karanfil başa döner
    Açılır süse döner
    Duyunca can acımı
    Renk atar yasa döner

    Karanfil katar oldu
    Ayrılık beter oldu
    Can varlığım Atatürk
    Gözlerde tüter oldu.

    Birinci kız

    Onunla doluyuz her işimizde
    Gecemizde gündüzümüzde
    Her sabah işe başlarken
    Önümüzde ve izimizde
    81gamze81



    Önce Okul Öncesi Ekibi sizlerin de desteğiyle 10 yıldır okul öncesi eğitime destek vermektedir.
    10. yaşımız kutlu olsun!!!


  • #2
    HALE GAMZE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Mart.2009
    Nereden
    İzmir-İstanbul-İspanya-İtalya ( i lerden gidiyorum,hayırdır... :)
    Mesajlar
    31,583
    @HALE GAMZE







    Sayın konuklar,
    Bugün bizler burada tutkuyla , coşkuyla , sevinçle ve hüzünle onu birkez daha
    yaşatacağız.Mustafa Kemal'i anlatmak Türk ulusunu anlatmaktır.Mustafa Kemal'i
    anlatmak Kurtuluş savaşını anlatmaktır. Yokluklardan gelen bir ulusun doğuşunu
    anlatmaktır. O'nu anlatmaya dilimizin dönmediği , gücümüzün yetmediği yerde O'nu
    kendi günlüğünden dinleyip anlayalım.

    Yıl 1881 Kiraz mevsimi
    Vakit alaca karanlık
    Ay batacak , güneş doğmak üzere
    Toprak kabardı , gök gerine gerine uyanıyordu
    İki katlı kagir evde çifte şamdan yanıyordu
    Ve ansızın
    O? Sarı, gür bir kadın saçı gibi
    Dalga dalga esti rüzgar
    Kiraz ağaçları meyve yüklü pıtrak pıtrak
    Gün ağardı taze , apak Ve öptü yeni doğanın
    Küçük Mustafa'nın parlak ışıklı yüzünü güneş
    Yüzyıllar öncesinden
    Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size
    Ben Mustafa Kemal'im hey!
    Ben Mustafa Kemal"im
    Selanik
    Baba ocağı
    Kilise canlarının ezanla karışıp gittiği çocukluk yıllarım
    Gür ağaçlı bahçeler
    Ve tadına doymadığım kara dut
    Daracık sokaklarda kaybolup gittiğimiz liman şehri
    Selanik bir büyük liman,
    Selanik bir büyük şehir/Suda balık sürüleri gibi :
    Gelir gider , gider gelir
    Yorgun tembel balıkçıların
    Beni uzaklara salacağı martı sesleri
    Baharda gürlediği vakit Korkutan
    Korktuğu kadar düşündüren gök gürültüleri
    Selanik gecelerinde yıldızlar kocaman olurlardı
    Ya da ben öyle hatırlıyorum



    1
    Ne kadar çok , ne kadar parlaktır , bir okadar uzak.
    Arkadaşlarım,komşu çocukları, gayri müslim arkadaşlarımız çok olmazdı
    Olanlarda bize en yakın yıldız kadar yakın
    Oysa,
    Yaşadığımız acı tatlı ne varsa
    Bu küçücük şehirdeydi.
    Geçti dört mevsim dört yaz
    Uzun ince parmaklarımda
    Mahalle mektebinde diz çöküp ,
    İlahilerle başladı okula

    Bir sabah beyaz bir entari giydirildi bana
    Sırmalı bir sarık elimde yaldızlı bir dal
    Annem dua etti.
    Ben de babamın ve hoca efendinin elini öpüp okula gönderildim.
    Beyaz kemerli loş bir oda
    Rahlede bir kuran
    Hoca keramım anlatmaya başladı.
    Anlayamadığım bir dilden okuyup , dizlerimin üstünde yazmaya çalışıyordum.

    Kemiklerim sızlardı , ayakta yazmak istemezdim
    Hoca tek sesiyle emrederdi
    Otur
    "Ama böyle yazmak zor oluyor , dizlerim acıyor deyince ,
    Bana karşımı geliyorsun , dedi.
    Ben de evet dedim.
    Sonra babam beni başka okula gönderdi.
    Şemsi Efendinin özel laik okuluna.
    Burası daha iç açıcıydı.Yan yana sıralar daha aydınlık
    Üstelik artık dizlerim acımıyor
    Babamın işleri bozulunca , dayımın köyüne Langazaya gittik.
    Çiftlik hayatı başladı.
    Bir tarlada öğrenmişti vatan bekçiliğini
    Kargaları kovalaya kovalaya Mustafa
    Yel eser gün vurur akşamlara dek Kavrulur yanardı elleri ekinlerin ortasında
    Yüzyıllar öncesinden
    Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size
    Ben Mustafa Kemal'im hey Ben Mustafa Kemal" im





    2



    Orada okul yoktu , sıkılıyordum.Köydeki müslüman hocadan ders alıyordum.
    Sonra da köyün papazından , ama Rumca'yı sevmiyordum.
    Teyzemin yanına Selanik'e gönderildim.
    Arapça öğretmeni kaymak Hafızdan hayatımın ilk dayağını yedim.Bu bana çok
    dokundu. Çocuksu sorularıma dahi cevap veremiyecek kadar cahil , aciz koskoca
    bir adamdan dayak yiyordum.
    Bir gün komşumuzun oğlu Ahmet, bizi ziyarete geldi. Askeri okuldaydı.
    Pırıl pırıl tertemiz üniforması, anlamlı bakışı, kendinden emin konuşması.
    İşte o gün ben de o üniformanın içine girmiştim sanki.
    Annem olmaz dedi.
    Osmanlının askeri demek bitmez tükenmez sürgünler , savaşlar demektir.
    Kıyamam sana.
    Ama nafile gizlice okulu kazanmıştım.
    Anacığımın elini öptüm , hakkını helal etti.
    Yeni okulumu arkadaşlarımı seviyordum.Başarılıydım.
    Matematik öğretmenimiz senin de benim de adımız Mustafa dedi .
    Gel bir de yanına Kemal adını koyalım.Bundan sona senin adın Mustafa Kemal
    olsun.
    Orta okuldan sonra , yatılı olarak Manastır Askeri Lisesine başladım . Manastır
    Makedonya'nın can damarıydı , sınır bölgesiydi.
    Bulgar , Arnavut, Yunan çetelerinin cirit attığı bir yer. Etrafımda nelerin olup
    bittiğini anlamak istiyordum.
    Sonra Ömer'le arkadaş olduk.
    Tatil günleri istasyona gider , askerleri seyrederdik.
    Oradan da Yonya'ya.(Yonya bir liman gazinosuydu)
    Orada birşeyler içer saatlerce tartışırdık.
    Ali Fethi ile tanıştıktan sonra ufkum daha da genişledi.
    O bana siyasetin ne olduğunu anlattı.
    Jan Jak Ruse , Volterî, Mantesküi'yi anlattı.
    | Volter , Rober Piyer ,1789 ihtilali , halk , ulus , özgürlük , gerçekler.
    |Ve yaşamın sınırları . kafam karmakarışıktı.
    Gökte ay üşür
    Dışarıda gece üşür
    Düşmanca kol gezer bıçak sırtı bir ayaz
    Mustafa Kemal üşümez
    Düşünür.
    Bir gün Ömer'le tren istasyonunda dervişlere rastlamıştık.
    Ve garda da. bir sürü yabancı yolcu.
    Dervişler,ellerinde sivri külahları
    Bol cüpbeleri kendilerinden geçmiş , bağırıp çağırıyorlardı.
    Nara atıyorlar , kimileri de düşüp bayılıyorlardı.
    3





    Şöyle bir baktım.Utandım.
    Gözlerimi kapadım.Cennetin anahtarını satan papazla, muska satan yobaz
    Ve nara atıp kendinden geçen , sözüm ona dervişler.
    İşte dedim kendi kendime.
    Dünyayı bu hale sokan sizlersiniz.
    Artık düşünüyordum, öğrenmek istiyordum.

    Düşlerim beni aştıkça , yeniden öğrenmeliyim.
    İçimdeki büyük aşkın ne olduğunu artık iyice anlıyordum.
    Okul bitince...
    İstanbul'a Harbiye'ye gidecektik düşlerimizi gerçekleştirmeye.
    İnsanlığa aşıksın sen Sönmeyen tek ışıksın sen Kurtuluş ve özgürlüğe
    Bir evrensel bekçisin sen
    İstanbul
    Daha ilk bakışta ortaçağı anımsattı bana
    Sanki insanlar hala yüzyıllar öncesi gibi yaşıyordu ,
    Kara çarşaflı, peçeli hayaletler gibi, karanlık basmadan evlerine koşuşan
    kadınlar
    Asma çardakların gölgesinde
    Günde beş vakit ezan sesiyle kımıldayan çehreler.
    Haliç'in ötesinde ölü bir görüntüden ibaret kalan Türk mahalleleri
    Ve şaşkın değişmez sessizliğe uyuyorlardı.
    Oysa Beyoğlu , Pera ve baş döndürücü sokakları sonunda liman...
    Şık faytonlar , mağazalar , tiyatrolar , müzikaller.Bambaşka sosyal bir çevre.
    Vergi vermeyenler sırtını kapitülasyonlara dayamış
    Merkezi hükümete önem vermeksizin bir bambaşka İstanbul.
    Osmanlıların üstündeki yabancı baskısı o derece şiddetliydi ki
    Sanki Türkler kendi vatanlarında esir
    Yabancılar efendiydiler.

    Düşman devletler Osmanlı Devletine Maddeten ve manen tecavüz halinde
    Karar vermişler onu yok etmeye , bölüşmeye
    Padişah ve halife olan kişi de
    Düşünmüyor hayatını ve rahatını
    Kurtarmaktan başka çare.
    Artık Fransızca gazeteleri okuyabiliyordum.
    Bazı kitaplar yasaktı.Bunları geceleri okurdum.
    Namık Kemal'i , Volter , Robes Piyer'i şimdi daha iyi anlıyordum.


    4


    Önce Napolyon’a hayrandım.
    Felsefi görüşlerim iyice şekillenince , ondan pek hoşlanmadım.
    Demek ki devrimler karşı devrimleri getirebilirdi.
    1789'un saflığı ve temizliği ve Napolyon'un emperyalizmi.
    O gün arkadaşlarla bir komite kurduk.
    El yazısıyla gazete çıkarmaya karar verdik.
    Gazete sarayın kulağına gidince yakalandık.
    Ama okul müdürü devrimci bir adamdı.Kurtulduk.
    Belki de bir iç güdü.
    Kurmay okulunun ilk sınıfında hepimizden bir araştırma , yazısı istemişti.

    Araştırma yazısını okuyan öğretmenim gözlerime baktı.
    Zaten dedi, senden de bu beklenir.
    Araştırmanın adı:Başkente karşı Anadolu isyan hareketlerinin Gerilla
    taktikleri.
    Sonra yine yakalandık.
    Bildiri dağıtıyorduk üstelik okul bitmiş daha yeni yüzbaşı olmuştum.
    Tutuklu kaldığım süre içinde yazıyordum.
    Şiir yazıyordum.
    Devrim taslakları yazıyordum. Sonra kıta hizmeti adına İstanbul dışına sürüldüm
    , Şam'a
    Yıl 1905
    Mustafa Kemal şimdi yüzbaşı
    Yıldızlar İçinde yıldız;yücelmiş daha başı
    Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz
    Gökte yıldız ve ay üşür
    Mustafa Kemal üşümez
    Vatanını ve ulusunu düşünür
    Peki dedim , öyle olsun. Bizde gider çölde bile yeni bir devlet kurarız.
    Zamanla binlerce gerçeğin değil, tek bir gerçeğin olduğunu anladık.
    Ne işimiz vardı Arabistan çöllerinde.
    Hepimizi baskı altında toplamaya çalışan softaların , yobazların içinde , ne
    işimiz vardı. ( YEMEN TÜRKÜSÜ)
    iyice anlamıştım ki ,
    Müslüman olmayanların cennetin bütün nimetlerinden yararlandıkları ,
    Müslümanların ise cehennem azabı çektikleri bir yerdi.
    Osmanlı İmparatorluğu.
    Sende-de dünyalar devirenlerin
    Ayakta tutmayan darbesi vardı;
    Zamanı yakından çevirenlerin
    Zincire vurulmaz hür sesi vardı
    5




    İhtilalin nasıl, neresinden başlamalıydı.
    Vatandan uzak Arap illerinde...
    Arkadaşlardan kopuk.
    Makedonya'ya gitmeliydim.
    Bu işin can damarı arada atıyordu.
    Bir müddet sakin kalıp , Selanik'teki Genel Kurmaya atanmalıydım.
    Ve atandım.
    İhtilalin çekirdeği bazen de kendince oluşuyordu.
    Kendini devrimci ihtilalci sayanlar vardı
    Bir elinde kılıç , bir elinde din kitapları, devrim üzerine yemin ederler.
    Değişmesi gereken bir düzen için ,değişmeyecek kurallar üstüne yemin edebilir
    miydi?
    Ama ihtilal kadrosu yavaş yavaş tamamlanıyordu.
    Biz reformcu değildik,
    Biz siyasal yapıyı değiştirmek istiyorduk
    Egemenlik kavramını değiştirmek istiyorduk.

    Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
    Dinsel kuvvetler ise bunun tam tersiydi.
    Kökten dinciler gücünü tartışmadan değil
    Baskıdan , düşünce özgürlüğünden değil
    Kayıtsız şartsız itaattan alıyorlardı.
    Üstelik kör itaat
    İnsan zekası ve uygar olabilmek
    Evrenin sınırlarını çözmeye çalışmak,
    Bilim teknik ve hür düşünce yerine kör itaat
    Bizi bu hale sokan karanlık , cehalet değil miydi?
    Yola çıkarken kavşak noktalarında düşüncelerimiz saydamlaşıyordu
    Arkadaşların çoğu müslümanlıktan din olarak değil
    Siyasal bir güç olarak bahsediyorlardı
    Yobazlar , gericiler, tutucular
    Müslümanlığın yüz karasıydı.
    Ve bu cehalet sürdükçe mahvolup gidecektik
    Bazı arkadaşlar din yerine ırk kavramını uygun görüyorlardı.
    Ama sis dağıldıkça çoğunlukta devrim çekirdeğinde anlaşıyorduk
    Başlık kendi kendine çıkıyordu
    TÜRK DEVRİMİ!
    Hangi devrim tek başına yapılabilirdi.
    Devrim kimin için yapılabilirdi
    Üstelik başlayınca durmak dinlenmek yoktu artık

    6



    Esirler, mazlumlar için sende
    En içli şairin bir kalbi vardı
    Harise , zalime karşı çehrende
    Bir korkunç devrimci gazabı vardı

    Uygarlık ister istemez evrensel boyutlara gidiyordu.
    Artık uygarlık değil , dünya uygarlıklarının temelleri bize yakışırdı.
    Siyasi görüşlerim asker kişiliğimle bağdaşamaz hale gelmişti.
    Yavaş yavaş kızağa alınıyordum.
    Önce Trablusgarb'a göderdiler.
    Kaybedilmiş bir cephenin yeniden kurtarılması için
    Ama karşımda ümmetinden bile bıkmış
    Şeyhler, aşiretler , kabileler , tarikatlar
    Savaşmak için hiçbir nedeni olmayan
    Kaybedilecek hiçbir şeyi kalmamış topluluklar
    Trablus macerası ve Balkan Savaşı sonrası
    Ömrümün çoğunun geçtiği Selanik bile elden çıkmıştı
    İstanbul Hükümeti hayalperest insanların elindeydi
    Acı ama gerçek bu
    Uyarıyordum. Ama iktidar olma hırsı
    Onlar için her şeyden öndeydi.
    Bitsin bu gaflet uykusu
    Padişahtan hayır yok artık bize
    Geldi düşmanın önünde dize
    Yalan söylüyor size
    Alalım herşeyi göze , dönelim öze
    Çıkaralım vatanımızı karanlık geceden
    Işıl ışıl bir gündüze
    Terfi edilmiştim.
    Yeni bir görev gerekiyordu
    Ve usulca sürgüne yollandım
    Sofya'da Ateşe Milliterliğine
    Sofya'da hayat güzel geçiyordu
    Fransızcamı ilerletmiştim
    Ne de olsa davetli sürgün hayatı.
    Diplomatik misyonların davetleri.
    Ziyafetler , açılışlar akşam yemekleri...
    Memleketim için ne gerekiyorsa burada yapmaya çalışıyordum

    7



    Arkadaşımla yazışmayı hiç aksatmadım
    Zaman bizim zamanımızı bekliyordu.
    Bir gün Sofya'nın müzikli bir çay bahçesinde,
    Birden yanı başıma bir Bulgar köylüsü geldi.

    Garson onunla ilgilenmekten hoşlanmadı.
    Köylü Bulgaristan benim çalışmamla yaşatılıyor,
    Bulgaristan benim tüfeğimle korunuyor.
    Verin çayımı, pastamı ; parasını vereyim"
    Bende köylüden yana çıktım.
    "Benimde köylüm böyle olmalı"dedim.
    İşte böyle olmalı.
    Milletin efendisi köylüdür.
    Dimitrina , General Ratsov'un kızıydı,
    Onunla sık sık beraber olmak durumundaydık.
    Babası Bulgar müdafa vekiliydi.
    Davet eder , her seferinde giderdim.
    Konuşurduk.
    Konu dönüp dolaşıp siyasete gelince "Kadın erkek eşitliği"derdim.
    Dimitrina da seçme hakkı seçilme hakkı.
    Kadınların her türlü özgürlüğü olmalı
    Dimitrina da"Bu Avrupa'da bile yok Mustafa , Türkiye'de ne zaman olur"
    Çok yakında derdim çok yakında
    Kadınlar yeniden doğuracaklar kendilerini
    Ey Türk kadını.
    Daha Avrupa'da yokken
    Sen kazandın
    Seçme Seçilme hakkını.
    Türk kadını,Atatürkçülükten ödün vermez
    Büyük savaşa az kalmıştı
    Doğru gibi görünen askeri taktikler
    Aslında siyasi senaryoların tam tesiri gösteriyordu.
    Almanya savaşa girerse ve kazanırsa,
    Türkiye onun uydusu olacak.
    Kaybederse bizde paramparça olacağız
    Saltanat, yutan demek.
    Saltanat bu ülkeyi
    Düşmana satan demek
    Ölmez Türk Milletin
    Her an aldatan demek 8

    Sofya'da kalmak ,
    Her şeyden uzak kalmak istemiyordum
    Beni artık tanıyorlardı
    Onlar için tehlikeliydim
    Uzak cephelerde beni oyalamak istiyorlardı
    Hatta yanıma üç alay alıp,
    Hindistan'ı Müslümanlık adına zaptetmem istenmişti
    Üç alay asker , ben ve Hindistan
    Hep hayal, hep hayal ....
    Yeni bir görev istedim. .
    İstanbul'da olmak istiyordum.
    Beni uzakta tutmak için 19.Kolorduya,
    Gelibolu'ya gönderdiler
    Aslında bu paha biçilmez bir fırsattı
    Bende gittim (ÇANAKKALE MARŞI)
    Üstümüze bütün gücüyle dayanmış
    Koskoca bir emperyalist ordu.
    Gemiyle tam karşımızda . Çanakkale'de!
    Üstelik iyi hazırlanmış kusursuz bir savaş planı
    Öğün ey Çanakkale , cihan durdukça öğün
    Ömründe göstermedin,bin düşmana bir düğün
    Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün
    Başına,yüz milletin birden üşüştüğü yersin
    Komuta bizde değildi.
    Bir Alman Paşası vatanımızı koruyacak
    Kimin adına diyordum , kimin adına
    Emperyalistler, emperyalistlerle savaşacaktı
    Yine bizim topraklarımızda
    Yine bizim canımızla oynanan
    Bir ölüm kalım savaşı
    İşin başında yanlışlığı görmüştüm
    Uyardım ama dinletemedim
    Çözülüyorduk.
    Sonunda bütün cephenin komutanlığını bana verdiler ister istemez
    Anlayamadıkları bir güç karşısında ölüyorduk,
    Öldürüyorduk.
    Ama kazanıyorduk . Kazanıyorduk


    9




    İşte yıllar önce şahlanmış yamaca
    Alaca karanlıkta çıkan çarpmış başım
    Şarapneller ölümden bir kucak aça aça
    Bu diyarın taramış ,toprağını, taşını

    Dörtgün dörtgece
    Uykusuz dörtgün dörtgece
    Tarihin en kanlı savaşı
    Bu savaş biterken
    O tertemiz Anadolu çocukları
    Neden ve niçin öldüklerini artık anlamışlardı
    Ben size taaruz emretmiyorum ; ölmeyi emrediyorum
    Başka da çaresi yoktu
    O günden sonra
    İçimdeki son kuşkularda yok olup gitti
    Artık yepyeni bir dünya
    Yepyeni bir vatan
    Yepyeni bir millet doğacaktı.
    Düşmanın direnci azalmış
    Ve bir müddet sonrada çekip gitmişti
    Ama yorgunduk
    Sıtma nöbetleri içindeydim
    Üstelik burada da fazla işim kalmamıştı
    Tevfik doktor olarak Gelibolu'daydı
    Çok hastasın dedi:

    Gidelim Tevfiık gidelim , İstanbul'a gidelim.
    Libya , Mısır , Filistin , Suriye , tüm Arap illeri
    Müslümanlık adına alınmış topraklar
    Ulus olamamış ümmetlerin . toplulukların hepsi
    Şimdi Fransızdan , İngilizden , İtalyandan memnun gibiler
    Bulgar , Yunan , Sırp ulus olmak istiyor
    Turan illeri şimdiden sosyalizm adına zaptedilmiş
    Yabancı bir devletin koruculuğunu , kolaycılığını istemek insanlık
    niteliklerinden yoksunluğu ,güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka
    bir şey değildi.
    Tarih mi yanlış yazıyor,
    Yoksa biz mi şaşırdık
    O gece Şişli’deki evde İsmet'le buluştuk.
    Merhabalasırken gözleri parlıyordu bütün ihtilalciler gibi
    10

    l
    Anadolu haritasını çıkardım
    Hemen cebinden bir pergel çıkardı. "İsmet" dedim.
    Anadolu'ya gidiş için en iyi yol sence hangisi?
    Demek karar verdin dedi.
    Haritaya baktı baktı;
    Bir sürü yol var , bir sürüde yer
    Sonra sordu "Peki ne zaman?"
    Zamanı geldi İsmet
    Hazır ol, artık gidiyoruz.
    Atatürk'üm eğilmiş vatan haritasına
    Görmedim tunç yüzünde böyle geceler
    Tutsak yaşamak , baş kaldırmamak en büyük ardır.
    Gelin el ele verelim , düşmana haddini bildirelim
    Başka yolumuz kalmamıştı. Anlatıyorduk , Anlamıyorlardı.
    Yaylılar gelip geçiyordu güneyden
    Örtük kara perdeler sallanıyordu Utanıyordu Anadolu'dan gelip geçen
    Milletin yüreği kan ağlıyordu.
    Darbe yapmak fazla bir değişiklik getirmeyecekti.
    İstanbul'un içinde çürüyüp gidecekti
    Geleceğimin Mustafa'sı Kemal"le anlaşmıştı
    Tek yolumuz bağımsızlık
    Bütün mazlum insanlar , uluslar er geç bağımsızlığına kavuşacaklar ;
    Güneşin doğudan doğduğu gibi bundan eminim.
    15 gün sonra ,
    Bandırma vapurunun güvertesinde o fırtınalı ünde....
    .Göz göze geldik.
    Hepsinin içinde aynı heyecan , aynı sabırsızlık

    Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
    Selam durdu kayığı , çapan , takası
    Selam durdu tayfası
    Samsun limanına bu gemiden atılan
    Demir değil
    Sarılan anayurda
    Kemal Paşa'nın kollarıydı.
    Sonra Erzurum
    11


    Bir selam gibi gitti Erzurum'a
    Bin selam gibi geldi Sivas'a Erzurum'dan
    Dağlar alçaldı yol vermeye
    Temizlendi iklimden karından
    Aksilikler bizi bırakmadı.
    Arabamız bozulunca bizde baharın tüm güzellikleri içinde yürüdük
    Her molada bir mısra
    Her yürüyüşte bir mısra daha
    Bu benim ilk güftemdi (GENÇLİK MARŞI)
    Yola çıkarken apotlerimi koparmıştım
    Artık rütbesiz bir er bile değildim
    Emir komuta zincirinin ne olduğunu Askerler iyi bilir
    Artık halktan biriydim
    Tek gücüm ihtilalci olmamdı.
    Boynumuzda idam fermanı bulunan bir ihtilalci
    Boz kalpağım hele bir çıkarsın Mustafa Kemal
    Altın saçları pırıl pırıl dalgalansın rüzgarda
    O Mustafa Kemal ki
    Rütbesiz , nişansız dimdik ayakta.
    Bütün evraklar yazışmalar resmi olarak yaverimdeydi
    Ama o da istifa ettiğine göre
    "Ben" dedi bu evrakları şimdi size veremem ne olacak?
    Bunu hiç düşünmemiştim.
    Ertesi gün odaya Kara Bekir Paşa geldi.
    İki adım uzakta topuklarından gelen bir selam verdi.
    Ve böylece devam etti
    "Komutanda bulunan herkesin size saygılarını arz ediyoruz.
    İhtilalin doğal komutanı sizsiniz.
    Emrinizdeyiz."
    Kucaklaştık. Öyle ulu kişi ki , öyle kahraman ki
    Vardığınızı sanırsınız
    O uzak.
    Kısa zamanda parlak başarılar elde edebilirdik Sınırlan genişletmek istemiyordum

    Ulusal sınırlar içinde
    Sağlıklı bir devlet kurarak
    Benden sonrada sağlam kalacak .
    Siyasi bir sistem bırakmalıydım
    Misakı Milli
    12

    Vatan
    Sen büyüksün...
    Sen güzel
    Bu can feda olsun senin' yolunda
    Varlık içinde yok sana bir bedel
    Hilal sağ yanında, ,
    Yıldız solunda.
    Arkadaşlarla bazen tartışırdık
    Bazıları eski sınırlara kovuşmak isterlerdi
    Hatta daha ötesine
    Oysa ben sömürgeciliğin , yayılmacılığın hüsranla sona ereceğini biliyordum.
    Amaçlarıma adım adım gitmeliydim.
    Halkıma ters gelecek düşünceleri defalarca düşünmeliydim
    Danışmalıydım.
    Ama karar verince de asla geri dönmemeliydim.
    Yürüdük biraz güç , biraz huzur
    Yolumuzda diken yerine süngüler
    Bir meclis kuruldu Sivas şehrinde,
    Alın yazımız yazıldı.
    Yine başımızda Mustafa Kemal .
    Erzurum'a varınca ilk hedefim kongreyi toplamaktı,
    Bu Anadolu ihtilalin ilk meclisi olacaktı.
    Ateş orada yakılacaktı.
    Düşman ilerliyordu üstümüze her yandan
    Her gün yeni bir parça sökülüyordu vatandan
    Onlar ilerledikçe , derdi Gazi Kumandan
    Düşmanı boğacağım yurdumun kucağında

    Sabahlara kadar çalışırdık.
    Herşeyi adım adım planlamak gerekiyordu.
    Günlükleri yazmaktan yorulunca Mazhar'a yazdırdım Sigaramın acı nefesi , tatlı
    hayalleri gerçekleştirecekti
    Bu sırları şimdilik sakla ve yaz...

    Padişah ve hanedan yok olacak.
    Ve Cumhurivet kurulacak
    Yaz
    Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka olacak,
    Bazen bunlar fazla hayal değil mi? Dedi
    Yaz derdim devam et
    13


    Latin harfleri olacak
    Yaz
    Kadınlara özgürlük , seçme ve seçilme hakkı
    Seneler sonra ikimizde yazdıklarımızı unutmamıştık
    Şapka devrimini gerçekleştirdiğimizde

    Benim de , Mazhar'ında , Diyanet İşleri başkanında birer şapka vardı.
    Göz göze gelmiştik.
    Mazhar demiştim.
    Kaçıncı sayfada kaldık.
    Hesap vakti gelmişti.
    Tarih alışkanlığından vaz geçecek Kimsiz , kimliksiz kalanlar
    Şimdi kendi yazgılarını yazacaklar
    '
    Ne ezen olmalıydı ne ezilen
    Her ulus kendi bağımsızlığını kendi yaratacak

    Siz bu işleri başkaları adına yapmaya kalkarsanız.
    İşte biz buna emperyalizm deriz
    Oysa biz emperyalizmi kahretmeye geliyoruz
    Hakimiyet milletindir dediğimde acaba ne anlıyorlardı
    Ama anlayacaklardı ,
    Savaştıkça anlayacaklardı Kazandıkça anlayacaklardı
    Bir gün ressamlar
    Kahramanlık yüzünü kaybederlerse
    Gitsinler , Yıldırım'ın resmini yapsınlar
    Aksak Timur şimdi yaşasaydı
    Belki de aynı şeyi yapacaktı
    Su gencecik çocuklara bak!
    Yeni Zellandalı . Avusturalyalı Anzak ve Yunan için anlamsız bir savaşın garip
    mezar taşlan değiller mi?
    İşte şimdi bizden öğrenecekler
    Özgürlüğün ne olduğunu ,
    Bağımsızlığın ne olduğunu
    İçleri rahat
    Yanı başımızdaki mezarlarda...
    Daha ilk meclis açılırken
    Oradakilerin çoğunun ulus kavramı yoktu.
    Padişah , Hilafet, Ümmet
    Bundan başka
    Kişiliği olmayanlarda bir özgürlük savası nasıl kazanılacaktı.
    14


    Diyelim ki kazandık.
    Bu savaş kimin adına kazanılacak
    Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir."
    Ben Mustafa Kemal'in annesi
    Ezan sesi gibi özlem içimde Mustafa'm Afrika çöllerinde Mustafa'm Anafartalarda
    Mustafa'm Anadolu'da

    Ana kalbi işte
    Düşündüklerimi ve arkadaşlarımı tanıdıkça
    Başıma bir şeyler gelecek korkusuyla Anacığım
    Pamuk elleriyle okşamıştı beni.
    "Mustafa'm" dedi.
    Korkuyorum.
    Padişaha karşı mı geleceksin?
    Gün nasıl doğacaksa,
    Sen beni nasıl doğurdunsa anacığım
    Güneşe bak
    Doğudan doğacak güneşe bak
    Gün nasıl ağarıp gelecekse,
    Nasıl ki rüzgar bulut olacaksa Buluta yağmur el değecekse Yağmura toprak can
    verecekse Güneşe bak doğacak güneşe bak.
    Ne din , ne ırk,
    Sen ben yok,
    Ne dün ne bugün
    Yarın yok

    Sonra ateş , sonra kan , sonra ihaneti gördük İhaneti ateşle yakıp , aydınlatıp
    Korku korkudan kaçıp
    Ressamlar bizim resmimizi yaptılar
    Gencecik; Yeni Zellandalı, Anzak, Avusturalyalı Koyun koyuna bağımsızlığı
    bizden öğrendiler
    Güneşe bak
    Doğudan doğacak güneşe bak
    Gün nasıl ağarıp gelecekse
    15









    Nasıl ki rüzgar bulut olacaksa Buluta yağmur el değecekse/ Yağmura toprak can
    verecekse Güneye bak
    Doğudan doğacak güneşe bak Ne din, ne ırk
    Sen yok ben yok
    Ne dün ne bugün
    Yarın yok
    " Doğudan doğdu güneş
    İlk defa karanlık korktu
    İhaneti ateşle yakıp aydınlattık
    İnsanlar bilinçlendikçe kişiliklerini ister
    Milletler de öyleydi
    Kabiliyetlerini keşfetmek ,zengin olmak isterler
    Bu zenginlik başkalarının açlığı pahasına olursa
    İşte o zaman iş değişir.
    Eninde sonunda hesabı sorulur
    Gerçek bir devrimcinin amacı
    Egemenlik kayıtsız ve şartsız uluta olmasını sağlamaktır
    Tam bağımsızlık , dünya milletleriyle kardeş olmak demektir.
    Irk esasına dayanan düşünce unsurları
    İnsanlık ailesine üvey evlat yetiştirmek demektir ; Bilinçlenen bir toplum
    demokrasiden korkmaz ;
    Halkını cahil bırakan insan eninde sonunda kaybolur.
    Fakirliği paylaşmakla . zenginliği paylaşmak ayrı ayrı şeylerdir.
    Sosyal devlet emeğin ve geniş halk kitlenin sefahı demektir.
    Bunu kaideleri bellidir.
    Ne üç beş kişi parasıyla dünyayı değiştirebilmeli
    Ne de devlet zalim olmalıdır.

    Cumhuriyet özgürlük , insanca varlık yolu Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık
    yolu
    İnsan zekası ve kültürü;
    Soyut ve somut kavramıyla bir bütündür.
    Sanata , bilime söylediğin türküye ekmek kadar acıkıyorsan
    Ne mutlu sana

    16





    Barış zeka ürünüdür
    Savaş olmayanlara aittir
    Eğer uğruna savaşacak bir şeyin varsa
    Olsa olsa özgürlüğündür , bağımsızlığındır.
    Ellerimiz bağlanmış , biz inliyorken yastan
    Tıpkı yanardağ gibi , görünmüştün Sivas'tan Dedin ki: "Türkün alnı layık değil
    karaya" ; Bir avuç el toplayıp , yerleştin Ankara'ya Herkes duydu halaskar
    sesini uzak , yakın... Başladı , tarihlerde görülmemiş bir akın Düşmanların
    eridi eridi karşımda dizi dizi... Bir asırda bir doğan , ey yüce namlı GAZİ
    Zaman akıp gidecekti
    Hiçbir şeyi tabulaştırma
    Tabulara karşı koy
    Büyük devrimlere gereğin kalmayacak kadar
    Devrimci kal yeter
    Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa
    Artık millet olmuştur.
    Sakın kurtarıcı bekleme;
    Yoksa sana karşı vazifemi yapamadım sayarım.
    Anafartalarda Mustafa Kemal'din
    Kurtuluş savaşında Gazi Kemal
    Laik Türkiye Cumhuriyetini kurarken Kemal Atatürk oldun
    Yaşarken önderimizdin
    Yokluğunda ışığımız

    DÜŞMANLARA GEÇİT YOK ATAM
    Meltem YANIKOĞLU likes this.
    81gamze81



    Önce Okul Öncesi Ekibi sizlerin de desteğiyle 10 yıldır okul öncesi eğitime destek vermektedir.
    10. yaşımız kutlu olsun!!!


  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. 10 Kasım Atatürk'ü anma ile ilgili şiirler
      Konu Sahibi Gülbin HİCRİ Forum 10 Kasım Atatürk Haftası Etkinlikleri
      Cevap: 5
      Son Mesaj : 08.Kasım.2015, 18:14
    2. 19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI
      Konu Sahibi Emel Hoca Forum EMEL HOCA'DAN PLANLAR
      Cevap: 18
      Son Mesaj : 17.Mayıs.2015, 23:51
    3. 10 Kasım Atatürk'ü anma ve Atatürk haftası ile ilgili 100 farklı etkinlik
      Konu Sahibi ** kevser** Forum 10 Kasım Atatürk Haftası Etkinlikleri
      Cevap: 48
      Son Mesaj : 19.Ekim.2013, 00:36
    4. Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı
      Konu Sahibi Gülşah MUTLU Forum 19 Mayıs Etkinlikleri
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 14.Mayıs.2010, 17:22
    5. ATATÜRK'Ü ANMA VE GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLAMA YÖNERGESİ
      Konu Sahibi HALE GAMZE Forum YÖNETMELİK,YÖNERGE, KANUN,TÜZÜK vb DUYURULARI
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 04.Kasım.2009, 20:47

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş