Okul Öncesi Çocuklarda Beslenme Alışkanlıkları

Çocuğun kişiliği okul öncesinde şekillenir. Yetişkinlik çağının davranışlarını etkileyecek alışkanlıkların edinilmesi de yine bu yıllarda olur. Bu çağda edinilen düzensiz yemek yeme alışkanlığı, hayatının diğer dönemlerinde fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini etkilemektedir.

Çocukluk insan hayatının en önemli çağıdır. Bu çağda çocuklar anne ve babalarından aldıkları kalıtsal özellikleri ve onlardan edindikleri alışkanlıkları sergilerler. Bu devrede kazanılan en önemli alışkanlıklardan biri de beslenmedir. Çocuklara iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmakta amacımız, onların fiziksel ve ruhsal bakımdan gelişmelerini sağlamaktır.

Yeterli ve dengeli beslenme düzeni ve iyi alışkanlıkları olan ailede büyüyen ve zamanında ek besinlere başlayan çocuklarda iyi beslenme alışkanlıkları görülür. Çocuklara kazandırılmak istenen davranışlar ancak sağlam bir eğitimle olur.

Çocuğun kişiliği okul öncesinde şekillenir. Yetişkinlik çağının davranışlarını etkileyecek alışkanlıkların edinilmesi de yine bu yıllarda olur. Bu çağda edinilen düzensiz yemek yeme alışkanlığı, hayatının diğer dönemlerinde fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini etkilemektedir.

Çocuk, hayatının ilk günlerinde kendi beslenme ihtiyaçlarını çevresindekilere iletir. Acıkınca ağlar, huzursuzluk gösterir ve beslenmesi gerektiğini çevresine anlatır. Beslenme çocuğun istek ve ihtiyaçlarına göre mi, yoksa annenin ya da çevrenin ihtiyaç ve beklentilerine göre mi olacaktır? Beslenme; çocuk, annesi ve çevresi arasında bir mücadeleye dönecek midir? Anne, elinde tabakla çocuğun arkasında dolaşıp dil dökerek hikâyeler anlatarak dolaşacak mıdır? "İştahsız, hiç yemek yemiyor" diye dile getirilen bu sorunlar, hem çocuk, hem de aileyi bıktıracak mıdır?

Bütün bu sorunlara cevap bulabilmek için fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı bir çocuğa beslenme alışkanlıkları kazandırmada yapılması ve yapılmaması gereken davranışları ele almak gereklidir.


Beslenme alışkanlıklarını kazandırırken bebeklik çağını da göz önünde bulundurmak gerekir. Yeni doğan bebeğe annenin sıkıntı ve kızgınlıkla meme vermesi, beslerken azarlaması, çocuğa uzak olması, sevgi göstermemesi, aşırı bakım endişesi gibi basit görülebilen davranışlar beslenme sorunlarının kaynağıdır. Çocuk oluşan bu hareketlere önce ağzıyla karşılık verir. 3 - 4 yaşın normal direnme döneminde anne ile çatışma artınca yemek yemek istemez, ağzında tutar, zorlayınca kusar.

Bebek ve çocukları beslenme saatlerinde sinirli ve tepkili yapan durumlar şunlardır:
a)Zorlama ve Korkutma: Yeterli miktarda ve zamanında yemediği, etrafı kirlettiği ve çok sık yediği için ya da değişik nedenlerle çocuğa baskı yapmak, korkutmak ve cezalandırmak çocuk üzerinde kötü izler bırakır.
b)Çocuğun her istediğini yapmak: Çocuğa aşırı ilgi göstermek, isteklerine boyun eğmek, ne istiyorsa yapmak çocukta olumsuz etkiler yaratır.
c)Acele ettirmek ya da oyalamak: Çocuğun yemeğini yemesi için acele ettirmek ya da gereksiz yere oyalanmasına engel olunmalıdır.
d)Kıyaslama ve kıskandırma: Başka çocuklarla kıyaslanması, az yediği için zayıf olduğu, ondan iyi yediğini söylemek, kıskandırmak yanlıştır.
e)Ödüllendirme: Yemeğini yediğinde ona bir şeyler almak üzere söz vermek, istediği her şeyi yapmak önce olumlu sonuç verse de sonuçta çocuk istediği gibi davranacak, her yemeğin sonunda ödül bekleyecektir. Yemek yemek pazarlık konusu olmamalıdır


Çocuğun bu olumsuz davranışlarından sonra ailenin olumlu tutumları da şunlar olmalıdır:
Sofra; ailenin gülüp söyleşerek yemek yemek için bir araya geldikleri güzel bir ortamdır. Bu olumlu fırsatın yaratılmasın-da en önemli görev anne ve babaya düşer.
Çocukların sofrada anne ve babalarını gülerek neşe içinde sevgi ve saygıyla konuştuklarını görmeleri gerekir. Çocuklar sofranın aile yaşamındaki önemini ve aileyi kaynaştırdığını öğrenmelidir. Anne, baba ve kardeşler, bu davranışlarıyla küçüklere örnek olmalıdır. Aile sofrası özenli hazırlanmalı, temiz ve düzenli olmalı, çocuklar bunu öğrenmelidir. Sofraya çocuk için de tabak, çatal, kaşık ve bardak konmalı, sofrada onun da bir yeri olduğu gösterilmelidir.

Çocuk sofrada hatalar yapabilir, yemeğini veya suyunu dökebilir. Yaptıklarını yüzüne vurup, bağırıp çağırmamalı, sofradan uzaklaştırılmamalıdır. Çocuklara yanlışları iyilikle söylenirse bu tür hataları bir daha yapmamaya çalışacaklardır.

Beslenme saatleri ve aile sofrası çocuğun beklediği mutlu bir olay durumuna getirilmelidir. Sofrada tartışmalara ve üzüntü verici konuşmalara yer verilmemelidir. Çocuklarla hoşlandıkları konular hakkında konuşup, onlarla ilgilenildiği gösterilmelidir.

Çocuğa okul çağına gelinceye kadar kendi kendine yemek yemeyi öğretmek gerekir. Çocuk yaklaşık bir yaşından itibaren kaşık tutmaya teşvik edilmelidir. Eğer çocuk kendi kendine yemeye alıştırılmadıysa, okulda öğretmen ve arkadaşlarına mahcup olur. Yemek yemek istemez. Okulda öğretmenler, evde anne, baba ve kardeşler çocuğa yemek yeme ve beslenme alışkanlıklarıyla model olmalıdır. Bütün bunlar çocuğun hayata hazırlanması, kendi kendine yemesi ve yeterince beslenmesinde etken olacaktır.

İyi yemek yeme alışkanlığı kazandırmak için çocukları beslerken bazı hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuğun herhangi bir fizyolojik rahatsızlığı yoksa ve çocuk yemede güçlük çıkarıyorsa o zaman annenin çocuğa gereken besin ihtiyacının ne kadar olduğunu bilmediği ve çocuğa seçme olanağı tanımamış olduğu akla gelebilir. Çocuğa istemediği yiyecekler vermekte ısrar edilmemelidir. Yemek aralarında kuşluk ve ikindide çocuğun iştahını kapatacak yiyecekler verilmemelidir. Örneğin; çikolatalar, tatlılar, hamur işi yiyecekler gibi. Yemek konusunda çocuğun seçme arzusu ve kararları göz önüne alınmalıdır. Çocuğun büyüme seyri normalse yedikleri de yeterlidir.

Çocuk yemesi gereken yiyeceklerden bazılarını istemeyebilir. O zaman çocuğa bu besinin yerini tutabilecek başka bir besin verilebilir. Örneğin; çocuk süt içmek istemiyorsa onun yerine ayran veya beyaz peynir veya yoğurt verilebilir.

Çocuk parça et yemeği istemiyorsa çocuğa köfte veya tavuk veya balık veya kıymalı pişirilmiş kuru baklagil yemeği verilebilir.

Çocuk bunları alıyorsa sorun yok demektir. Yine çocuk domates yemiyorsa anne domatesin yerine portakal, elma veya salatalık yedirerek çocuğun besin ihtiyacını karşılamış olur.

Sonuç olarak; çocuğa beslenme alışkanlıkları vermeye çocuğun doğumundan itibaren başlamalı, kırkı çıksın, memeden kesilsin diye beklenmemelidir. Çocuk ne sevgiyle fazla şımartılmalı, ne de sevgisiz bırakılmalıdır. Çocuklara kazandırılan iyi beslenme alışkanlıkları kişilik sahibi, sağlıklı, mutlu insanlar yetişmesine yardımcı olacaktır.


.ALINTIDIR.