Obezite Gelişimi ve Çocuklarda Sağlıksız Beslenme Tercihleri

Vücut ağırlığına yansıyan yağ dokusu artışı olarak isimlendirilen obezite (şişmanlık), son yıllarda hızla artış gösteren ciddi bir hastalık. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bir bulaşıcı hastalık gibi hızla yayılıyor.

Gelişmiş toplumlarda çok yaygın olan bu sağlık sorunu son on yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde de hızla artmakta ve bir halk sağlığı sorunu olmaya başlamaktadır. Bütün gelişmiş toplumlarda her geçen yıl şişman (obez) olanların sayısı, düzenli olarak ve hızla artıyor. Ülkemizde de çocukluk yaş grubu şişmanlığı, özellikle kentsel yerleşimde önemli bir sağlık sorunu halini almış durumda.

Erişkin yaş grubunda sık görülen önemli sağlık sorunlarının başında gelen şeker hastalığı, kalp krizi, tansiyon yüksekliği, kanda yağ yüksekliği gibi hastalıklar erişkin şişmanlığı ile çok yakından ilgilidir. Erişkin şişmanlığının büyük bir kısmı ise ergenlik yaş grubundan miras olarak alınır ve yaşanır. Erişkinlerin sağlını tehdit eden bu hastalıkların, gelecek on yıllarda görülme sıklığını azaltmak ancak bugün alınacak tedbirlerle mümkün olabilir. Böylece gelecek nesillerin önemli sağlık sorunlarını daha az yaşamaları sağlanmış olur. O halde gelecek nesillerin daha sağlıklı olması ve daha uzun yaşaması için bugün şişmanlık ile mücadele edelim. Bilinçlenelim. Şişmanlığın gelişmesini önleyelim.

Şişmanlığın tedavisinde ve önlenmesinde Hedef kitle "okul öncesi ve okul dönemi yaş grubu" olmalıdır! Ulaşılabilirlikleri kolaydır. Eğitilebilirlikleri yüksektir. Ayrıca, şişmanlığın görülme sıklığının hızla artma eğilimi gösterdiği yaş grubudur. Ve bu yaş grubunda ortaya çıkan şişmanlığın daha sonraki yaş gruplarına intikali yüksektir.

Söz konusu yaş gruplarının beslenme tercihlerine ve uygulamalarına baktığımızda obezite gelişimi için risk oluşturabilecek bazı özellikler olduğunu görüyoruz.
Ne oluyor bu yaş grubunda? Beslenme özgürlüklerinin artması çok dikkat çekicidir. Yemek tercihlerine psiko-sosyal faktörler etkilidir. Okulda beslenme tercihlerinde arkadaşlarından etkilenirler. Ev dışındaki öğün sayısı artar. Öğün atlama eğilimleri artar. Atıştırma eğilimleri artar. Bu nedenle de çoğu, ana öğünlerde tok olduğunu ifade eder. Tercih ettikleri atıştırmalılar ise yüksek kalori içeren ancak besin içeriği düşük, yanlış ve sağlıksız ürünlerdir. Gofret, çikolata, kek ve cips gibi atıştırmalıklar en çok tükettikleri atıştırmalıklardır. Diğer taraftan meşrubat tüketimleri fazladır. Süt ürünleri tüketimleri ise önemli derecede azalır. İşte bu nedenle hem düşük kalorili (diğer atıştırmalıklara göre) hem de besleyici değeri yüksek, protein ve kalsiyumdan zengin atıştırmalıkların önerilmesi doğru olur. Bu amaçla meyveli yoğurt veya çocuklara özel meyveli süt ürünleri veya tüketmeleri desteklenmelidir. Bir diğer risk taşıyan beslenme eğilimi ise hamburger, pizza, sandviç gibi "fast food" tüketimlerinin artmasıdır. Sebze - meyve - süt tüketimleri azalır. Düzensiz beslenmeye başlarlar.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre son on yılda 2-4 yaş grubunda şişmanlık görülme sıklığı % 4'den % 9'a yükselerek iki kat artmıştır. 6-15 yaş grubunda ise üç kat artarak, % 5'den % 16'ya yükselmiştir. Bu da bize öncelikli hedef kitleyi net olarak işaret etmektedir.
Şişmanlığın teşhisi zor değil, çocuğun şişman olduğunu kabullenmek zor?

Tanı koymak için hekim olmak bile gerekmez. Ancak yapılan çalışmalar, anne-babanın çocuklarının şişman olduğu gerçeğini kabullenmekte geç kaldıklarını göstermektedir. Çocuklarının şişman olduğunu fark edenlerin önemli bir kısmı da, bunun zaman içinde kendiliğinden hallolacak bir durum olarak algılamakta ve değerlendirmektedir. Bu da çok önemli bir fırsat kaybına yol açmaktadır.


.alıntı.