Çinko ve Önemi

Tüm canlılar için esansiyel bir element olan çinkonun insan sağlığı için önemi ilk kez 1960 lı yıllarda belirlenmiştir. Vücutta çinko, en yüksek miktarlarda gözde retina tabakasında ve üreme organlarında (prostat sıvısında) bulunmaktadır. Karaciğerde depo görevi gören küçük bir miktar ise acil ihtiyaçları karşılamaktadır. Saç ve derideki çinko asla sistemik metabolizmaya girmezken, çinko eksikliği oluşturan fizyolojik ve patolojik durumlarda kas ve kemikteki çinko kısmen kullanılabilir. Anne sütü çok önemli bir çinko kaynağıdır. Anne sütü ile beslenen bebeklerin çinko düzeyleri özellikle ilk 3 ayda daha yüksek olmakta ve bebeklerin boyca büyümeleri de daha fazla olmaktadır.
En iyi çinko kaynakları etler ve deniz ürünleridir, daha az olarak da bezelye ve fındıktır. Buğdayda, pirinçte ve tohumlu besinlerde de yeterli çinko olmasına rağmen çinkoyu bağlayan fosfat ve fitat içerikleri çinko emilimini azaltır. Ağızdan alınan çinko barsakların ikinci kısmından emilerek kana karışmaktadır. Barsaklardan çinko alımını ve transferini etkileyen diyet ve barsağa ait faktörler olduğu gibi, sigara stress alkol ve ilaçlar da emilimi etkileyen negatif faktörlerdir.
Karaciğerin çinko metabolizmasında önemli bir yeri vardır. Çinko eksikliğinde bir süre diyetle alınan çinkonun emilimi artar ve endojen çinkonun kaybı azalır. Organizmada bir miktar karaciğer dışında önemli bir deposu olmadığı için, uzun süreli diyet eksikliklerinde (6 aydan uzun) barsak hücrelerinin yenilenmesi bozulduğu için, emilim de bozulmakta ve çinko dengesi korunamayıp çinko eksikliği ortaya çıkmaktadır.
Günlük çinko ihtiyacı; bebeklerde 5 mg, 1-10 yaşta 10 mg, adolesanda 15 mg dır. Büyüme ve gelişmede çinkonun önemi kanıtlanmış olup bebeklik ve çocukluk dönemi beslenmesinde mutlaka gerektiği kadar sağlanmalıdır.
Anne sütündeki çinko ilk 4-5 ay yeterli olmakla birlikte, hem anne sütündeki miktarının azalması, hem emilimi engelleyen ek gıdalara geçilmesi nedeniyle bu dönemden sonra bebeklerde marginal çinko eksikliği ortaya çıkmaktadır. Altıncı aydan sonra 5mg/gün çinko eksikliği önemli olmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hem çinko içeren gıdaların az tüketilmesi, hem tüketilen gıdalarda çinko biyoyararlılığının azlığı marginal çinko eksikliği boyutlarının çok geniş olmasına neden olmaktadır. Bebeklerde iştahsızlık, kilo almada güçlük, huzursuzluk, zaman zaman ishaller, immun fonksiyonlarda bozulma nedeniyle enfeksiyon sıklığında artış, daha büyük çocuklarda tat ve koku duyularında azalma, pika, büyüme geriliği, gece körlüğü, pubertede gecikme, ruhsal dengesizlik, gibi bulguların çinko eksikliği bulguları olabileceği unutulmamalıdır.


.alıntıdır.