Darwin’in Türlerin Kökeni Kitabı ve Kitaptaki Bilimsel Tezat (2.Bölüm)

Darwin’in Türlerin Kökeni Kitabı ve Kitaptaki Bilimsel Tezat (1.Bölüm) isimli makalenin devamıdır.



Darwin'in, bu sınırsız değişim fikrini en iyi ifade eden bilimsel kanıtlardan çok derin ve sınırsız bir hayal gücüyle ifade bulan “Türlerin Kökeni”nde yazdığı şu cümlelerdir. “Bir ayı cinsinin doğal seleksiyon yoluyla giderek daha fazla suda yaşamaya uygun özellikler elde etmesinde, giderek daha büyük ağızlara sahip olmasında ve sonunda bu canlının dev bir balinaya dönüşmesinde hiçbir zorluk göremiyorum”.

türlerin kökeni
Darwin bir ayının balinaya evrimleşebileceğini! bunun içinde hiç bir zorluk görmediğini ifade eder. Bizden söylemesi... Karar akıl, mantık ve izan sahiplerinindir.

Bu cümleyi Charles Darwin’i tanımayan ve canlılar konusunda en küçük bir bilgisi olmayan bir kişiye okur ve fikrini sorarsanız aldığınız cevap muhtemelen; bu satırları yazan kişi hem ayıları, hem de balinaları bilmiyor olacaktır.

Gerçekten de elimizde yazılı soyağaçları bulunmadığı için soy ortaklığını çeşitli benzerliklerden çıkarmak zorundayız diye yazan ve bilim adamı olması gereken bir kişinin balinaların ayılardan evrimleşebileceği, bu konuda herhangi bir zorluk görmemesini açıklaması ve bu saçmalığı teorisine kanıt olarak göstermeye çalışması hayli ilginç ve ibret vericidir.

Darwin’in mantığına göre canlılar arasındaki soy ortaklığının benzerliklerden çıkarılması gerektiği düşünülürse iki canlı arasındaki soy benzerliğinin tespitinde ayılarla balinalar arasındaki benzerliklerin göz önüne alınması gerekecektir.

Bütün içten ve gayretli çalışmalarımıza rağmen ayılarla balinalar arasında her iki canlının doğurarak çoğaldıkları, yavrularını emzirdikleri, balinaların suda yaşadıkları, ayıların ara sıra suya girdikleri, ciğerleriyle nefes aldıkları, sıcakkanlı oldukları dışında benzerlik bulamadık.

Fakat benzersizlikler binlercedir.

Okuyucunun balinaların ayılardan evrimleşebileceği konusunda herhangi bir zorluk görmeyen Darwin mantığını daha iyi kavraması ve doğru karar verebilmesi için iki canlı arasındaki benzersizliklerden bir kaçını aşağıya alıyoruz.

a) Balinalar sadece denizlerde yaşar. Ayılar ise ihtiyaç duyduğunda suya girer. Hem karada hem suda yaşar.

b) Orkalar (katil balinalar) dışındaki tüm balinalar plankton denilen küçük canlılarla beslenirler. Evrim teorisine göre planktonla beslenenler orkalardan evrimleşmiştir.

Ayılar ise hem otçul, hem etçildir. Otlardan ağaç yapraklarına, böceklerden balıklara kadar çok geniş bir besin yelpazesi vardır.

c) Ayılar karasal hayvanlar en güçlülerinden biridir. Özgür güçlü ve hızlıdırlar. Hemen, hemen doğal düşmanları yoktur.

d) Ayıların vücutları sık tüylerle kaplıdır. Balinaların vücutlarında ise tüy yoktur.

e) Ayıların dört ayağı, ayaklarında son derece kullanışlı pençeler vardır. Balinalar ise bunlardan mahrumdur.

f) Ayı ve balinaların fizyonomilerinde en küçük bir benzerlik yoktur.

Yukarıda yazdığımız gibi iki canlı arasındaki benzersizlikler öylesine çok ve derindir ki birbirlerinden evrimleştiklerini iddia edebilmek için ancak Darwin gibi hayal gücü sınırsız olmak ve bilimin gösterdiklerini bir kenara bırakmak, teorisini savunmak ve kanıtlamak için akıl, mantık, vicdan ve bilimsel ahlak dışı sınırsız bir hırsa sahip olmak gerekir.

Balina ve ayılar konusunda daha derin ve geniş bilgi almak isteyen okuyucularımız ilgili bölümlere müracaat edebilirler.

Kendini bir doğa bilgini olarak takdim eden ve bu konuda bir teori hazırlayan bir kişinin hem ayıları hem de balinaları bilmiyor olması, öyle görünmesi hem garip hem de ilginçtir.

Charles Darwin teorisini kurgularken çelişkilere düştüğünün genelde farkındadır.

Maymun vücutlarının kıllı fakat maymunlardan evrimleştiği iddia edilen insan vücutlarının niçin kılsız olduğunu açıklama konusunda ortaya attıklarıyla kendisi bakınız nasıl çelişiyor: “Erkekte kılların özellikle göğüste ve yüzde ve her iki eşeyde kol ve bacakların gövdeye bitiştiği yerlerde alıkonmuş olması insanın kıllarını dik durmaya başlamadan önce yitirdiği varsayımına uygun olarak böyle bir sonuç çıkarılabileceğini göstermektedir.”

Çünkü bu gün en kıllı olan kesimler o zaman güneşten en iyi korunmuş olmak gerekir. Bununla birlikte başın saçlarla kaplı olması dikkat çeken bir ayrıntıdır. Çünkü baş her zaman güneşin etkisinde en çok kalan parçalardan biri olmakla birlikte sık saçlarla kaplıdır.

Ne var ki insanı da içine alan maymunlar takımının öbür üyeleri çeşitli sıcak bölgelerde yaşamakla birlikte kıllarla kaplıdır ve kılların genellikle en sık olduğu yer sırt kesimidir.

Bu insanın güneşin etkisi ile çıplaklaştığı varsayımını çürütmektedir.


Hüdai Çakmak