2050 Yılına Kadar Neler Olacak? (Bölüm 3)

2050 Yılına Kadar Neler Olacak? (Bölüm 2) başlıklı makalenin devamıdır...

Makale dizimin ilk iki bölümünde içinde bulunduğumuz 2012 yılına kadar teknolojideki gelişmeleri ve çevremizdeki değişiklikleri de göz önünde bulundurarak bundan sonraki 40 yılda neler olabileceğini birkaç başlık altında sıralayacağımı söylemiştim. Üçüncü bölümde de bu başlıkların devamını bulacaksınız…

Dünya Kaynakları 9 Milyar İnsana Yetmeyecektir.
Asya’da çölleşme büyük şehirlerin sınırlarına dayanmıştır. Pekin’de hava kirliliği nedeniyle insanlar artık ağız maskesiyle trafiğe çıkmaktadır. Fırtınalı havalarda bütün şehri çevredeki çöllerden kalkan kahverengi bir toz bulutu kaplamaktadır.
21. Yüzyılın hemen başlarında çevre alarm verirken ortalarına yaklaştıkça bu tablo daha da ağırlaşacak, en temel ihtiyaçlar bile güçlükle karşılanacaktır.

2050 Yılına gelindiğinde bazı hesaplamalara göre Dünya nüfusu da 9 milyar sınırına dayanacaktır. Dünya kaynakları bu nüfusu besleyecek durumda değildir
İnsan hep sahip olduğundan daha fazlasını talep eder. Bu arzu insanlığı bu kerteye kadar getirmiştir. Yolun bundan sonraki kısmı bir serabın arkasına gizlenmiş uçurumdur.

İnsanlık uçurumun başına gelmeden direksiyon kırarak, zorlu patikalara sapmak mecburiyetinde kalacaktır.

İnsanların çoğu bitki yetiştirmeyi, kendi ihtiyacına yetecek kadar gıda üretmeyi öğrenecektir. Evlerin civarında, bahçe, çatı, teras, balkon gibi yerlerde sebze, meyve yetiştireceklerdir. Çünkü gıda üretimi bu büyük nüfusu beslemeye yetmediği için pahalanacak, temini güçleşecektir.

Doğal kaynaklardan elde edilen verim bu günkünden daha az olacaktır. Çünkü arılar başta olmak üzere bitkilerin döllenmesine katkı sağlayan birçok böcek ve kuş türünün sayısı azalacak veya nesli tükenecektir. Okyanus ve denizlerdeki canlı yaşamı alarm vermeye başlayacak doğal dengeler bozulacaktır.

İletişim Teknolojisinde Gelişmeler Ya Bir Şans Ya Da Şansızlık Olacaktır
İletişim araçlarındaki gelişme böyle bir dönemde insanlığın büyük şansıdır. Ya bu sayede birbirlerinin deneyimlerinden yararlanarak, yani bilgiyi paylaşarak ayakta kalabilecekler ya da bu iletişim araçları ile çatışma ve savaşları organize edeceklerdir.

Örneğin; özellikle gıda, su gibi yaşamsal alanlarda çalışmış ve emekli olmuş deneyimli uzmanlardan istedikleri anda ellerindeki iletişim araçlarından herhangi biriyle, makul bir bedel karşılığında destek alabileceklerdir.
Bu sayede küçük bahçelerde, terk edilmiş arsalarda bile sebze, meyve üretebilecekler, çatılardan akan yağmur sularını bir depoda biriktirerek buraların sulanmasında kullanabileceklerdir.

Şehirlerin yakınında kurulan büyük sera ve bunlara entegre edilmiş açık pazarlarda buradaki nüfusun gıda ihtiyacı 4 mevsim boyunca karşılayabileceklerdir.

Dolayısıyla bu tür taze gıdalar üretim yerinde tüketici ile buluşturularak raf ömrü kısalacak, ayrıca nakliye masrafları asgariye inecektir.

Bu işlere kalkışmadan önce yeterli bilgi ancak uzmanlardan alınabilecektir.

Yukarıdaki iyimser öngörünün bir de kötümser olanı vardır.

Ekonomik krizin ve sosyal çöküntünün yarattığı öfkeyle insanlar dini, mezhebi, ırkı, milliyeti veya ideolojiyi bahane ederek birbirine düşüp, ölümüne çatışabilirler.

O zaman sahip olunan iletişim araçları, birbirine karşıt uçların süngülerini bilediği masatlara dönüşecektir.



Gelecekte Sanal Seyahatler Turistik Seyahatlerin Yerini Alacaktır
Kıtalar, ülkeler, şehirler arası yolculuklar azalacak, harcanan enerjinin pahalılığı ve vergiler yüzünden turizm çok pahalı hale gelecek bu imkandan yararlanmak isteyenler ciddi bedeller ödeyeceklerdir.

Sanal turizm insanların mekan gezme, yer görme, kültür tanıma taleplerini sesli ve görüntülü sistemlerle gerçekten oradaymış gibi üç boyutlu görüntüler eşliğinde, hatta kokusunu bile duyumsatarak karşılayacaktır.

O günlerde Google Earth canlı yayınlanmaya geçeceği için istenilen mekanlarda seçilen bir masada oturup çevreyi televizyondan veya akıllı gözlükten 3 boyutlu izleyerek olayın içindeymiş duygusu yaşanacak, gerçeklik ve sanallık arasındaki perde kalkacaktır.

Nasıl ki bazı rüyalar gerçekmiş gibi gelir ve ‘keşke bu bir rüya olmasa’ denir veya kabus görüldüğünde ‘inşallah bu bir rüyadır’ diye iç geçirilir ya öylesine birbirine karışabilecektir.

Böyle deneyim yaşayan insanlar içlerindeki gezip, görme arzusunu kısmen karşılamış olacaklar, hatta yeteri kadar zaman ayırabilirlerse bir gün içinde birçok yere gidebilip, hiç para harcamadan birçok yeri gezip, görebileceklerdir
İnternetle Birçok İhtiyaç Karşılanabilecektir.

Gelecekte insanlar ihtiyaçlarının büyük kısmını internetten sağlayacak, televizyon ve bilgisayar karşısında uzun zaman geçirecektir. Alışverişin büyük kısmı internetten yapılacak, mecbur kalmadıkça şehir trafiğine çıkılmayacaktır.
Birçok iş evde yapılacak, hizmetler ayağa gelecek, eğlence bile evlerdeki sinema, oyun ve hobi odalarına kayacaktır.

Bilgisayar oyunları yaygınlaşacak, öğrenciler birçok şeyi bu oyunlar vasıtasıyla, yani oynayarak öğrenecektir.

Teknolojik gelişmeden en çok nasiplenen ses ve görüntü sektörü olacaktır.

Ev sinemaları 7+1 ses sistemi ile desteklenecek, bu sistemi besleyen yapımcılar, yönetmenler, belgesel hazırlayanlar şöhret olup, kazanç sağlayacaklardır. Toplumları en çok etkileyenler bunlar arasından çıkacaklardır.
Bazı inançlar ve ritüelleri bile bir internete taşınacak, büyük inanç organizasyonları, inanç gezileri, turları sanal ortamda gerçekleşecek, inanç liderleri müritlerine televizyondan seslenecektir.

Akıllı Televizyonlar Bilgisayarın Yerini Alacaktır
Akıllı televizyonlar sayesindeki yaşanan hayatlar ve deneyimler uzaktan kumandaya bile gerek kalmadan bir sözcük veya birkaç kelimeyle anında ekrana gelecek, gizlilik veya özel hayatın sınırları daralacaktır. İnsanlar görünür olmaktan eskisi kadar gocunmayacaklar, insanca hallerini paylaşmaktan çekinmeyeceklerdir.

Sabah 9 Akşam 6 İşyeri Mesaisi Azalacaktır
Gelecekte bazı meslekler ve bazı işler işyerine gitmeyi gerektirmeyecek birçok iş evdeki bilgisayar, televizyon, kameralar gibi dijital iletişim araçlarıyla yapılabilecek, isterlerse bazı aileler çocuklarına gerekli eğitim ve öğrenimi evlerinde verebilecektir.

Okula gitmek bir mecburiyet olmaktan çıkarılıp, ailelerin inisiyatifine bırakılacaktır.
Çocuklar hangi konuda yetenekli ise ağırlıkla o konuda eğitim alacaklardır. Ezbere dayalı, beyin yıkamaya dönük eğitim ilgi görmeyecektir. Bu klasik eğitim tarzı faydalı olmadığı gibi kişisel gelişime de zararlı sayılacaktır.

Devamı: 2050 Yılına Kadar Neler Olacak? (Bölüm 4) başlıklı makalede...

Rıfat Kayın